Yiğidi öldür, hakkını teslim et...

Geçenlerde Hıncal Uluç ve Feride Edige’yle aylık mutat yemeklerimizden birini yedik... Bu kez Dilek Hanif de vardı masamızda...

Haberin Devamı

O yemekte Hıncal Abi’ye anlatmaya çalıştım ama başarılı olamadım demek ki, dün Kelebek’le Günaydın’ın haber yönünden aynı olduğunu yazdı köşesinde... Değil Hıncal Abi, aynı değil...
Elbette senin beğendiğin köşe yazarları Günaydın’da olabilir ama daha çok Kelebek’in yazarlarının yazdıklarını köşene taşıdığını unutma lütfen...

Yiğidi öldür, hakkını teslim et...

Ama konumuz bu değil...
Belki gözünden kaçıyor ama biz yenilenen Kelebek’te senin en çok eleştirdiğin konuda büyük yenilik yaptık...
Magazin havuzundan çıktık... Biz kendi haberlerimizi, kendi muhabirlerimizle yapmak gibi zor bir yola koyulduk...
Kelebek diğer magazin gazetelerinden farklı olsun diye...

Yiğidi öldür, hakkını teslim et...

İşte diğer magazin muhabirleri Bebek’te, Cihangir’de turlarken, biz kalktık Köln’e gittik, Tarkan’ı yeni eşiyle düğün sabahı görüntüledik...
Hawaii’de Kıvanç Tatlıtuğ’u balayında yakaladık... Nefise Karatay’ın eşi teknede alemdeydi, Kelebek’in “evli çapkınlar” haberi günlerce konuşuldu...
Yiğidi öldür, hakkını teslim et...

Esra-Ceyda kardeşlerin polise hakaretten aldıkları fidan dikme cezası son dönemin en renkli magazin haberlerinden biriydi...
Haluk Bilginer’in yabancı bir filmde canlandırdığı Halil Paşa görüntüleri, Arda Kural’ın sokaktaki yaşamı, Hazal Kaya-Ali Atay çiftinin gece gezmesi başka gazetelerde olmayan, hep Kelebek’e özel haberlerdi... Sen değil misin gazetelerin haberlerinin aynı olmasını eleştiren... Ajanslardan, haber havuzlarından alınan aynı haberlerle çıkmasına kızan Hıncal Abi?

Yiğidi öldür, hakkını teslim et...


İşte biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz... Alkışlaman gerekirken eleştiriyorsun... Türk medyasında en iyi rekabetlerden biri magazin sayfalarında yaşanıyor...
Rekabet, zenginliği de beraberinde getiriyor... Bu sayede sadece biz değil, rakiplerimiz de çok güzel işler yapıyor...
Yazar beğenme seçiminde özgürsün ama hiç değilse habercilik konusunda yiğidi öldür, hakkını teslim et Hıncal Abi...

Haberin Devamı

Gupse’yle Barış’ın aşkına tanık oldum

Haberin Devamı

Hep söylüyorum, ben şanslı gazeteciyimdir, haber ayağımın dibine küt düşer diye...
Çarşamba akşamı Amsterdam’da kaldığım otelin lobisindeyim, biri bana seslendi...
Döndüm baktım, Gupse Özay’la Barış Arduç... Otele giriş işlemlerini yaptırıyorlar...
“Ne yapıyorsunuz burada?” dedim, Barış’ın dizisi “Kiralık Aşk”ta iki-üç gün çekimlere ara verilmiş, atlayıp Amsterdam’a gelmiş aşıklar...
İlk gelişleri şehre...
“Ben motosiklet kiraladım... İsterseniz bisiklet kiralayın, kanalların etrafında gezin mutlaka” dedim...
“Biz de öyle planlıyoruz” dedi Barış...
Geçen yazdan bu yana hiç ara vermeden çekiyorlar “Kiralık Aşk”ı...
Yorucu bir tempo olduğu aşikar...
“Haziran sonuna kadar diziyi çekmeye devam edeceğiz... Bir yıldan fazla olacak böylece... Biz de iki-üç gün zaman bulunca Amsterdam’a kaçalım dedik” diye anlattı Barış...
Bu arada Gupse çok zayıflamış, uzun süredir görmüyordum...
Barış da kendini boksa verdiği için iyice fit bir vücuda sahip olmuş...
Bir gün sonra sabah kahvaltısında buluştuk, sohbete devam ettik...
Gupse, Barış’a neden
Muhammed diyor?
Ben Gupse ve Barış’ı çok yakıştırıyorum, erkek tarafı zaten yakışıklılığıyla kızların gözdesi...
Gupse görüp görebileceğiniz en komik ve fırlama kadınlardan biri...

Yiğidi öldür, hakkını teslim et...


Genç kuşağın en iyi kadın komedyenleri arasına girmeyi başardı...
Üstelik tüm yeteneklerinin üzerine zayıflayarak güzellik iddiasını da koydu...
Barış’ın hayranları delirse de kusura bakmayın arkadaşlar; çok yakışan bir çift onlar...
Amsterdam’da birlikte kahvaltı ederken baktım Gupse sürekli Barış’a “Muhammed” deyip duruyor...
Sonunda dayanamadım sordum, “Muhammed nedir ya” diyerek...
“Baksana Muhammed Ali tişörtü giyiyor” dedi...
“Adam boksla kafayı bozdu. Her gün boks yapıyor, yapmakla kalmıyor bir de böyle Muhammed Ali tişörtleri giyiyor” diye de ekledi...
Barış da “Hiç böyle olduğunu bilmiyordum. Boks yapmaya başladıktan sonra bayıldım bu spora... İnsanı acayip rahatlatıyor ve enerjisini boşaltıyor” diyerek anlattı boks merakını...
Deliha’dan sonra
Görümce geliyor
“Deliha’nın devamını çekecek misin?” diye sordum Gupse Özay’a...
“Onun devamı değil ama yeni bir filme hazırlanıyorum şimdi” dedi...
Adı Görümce olacakmış...
Deliha’da olduğu gibi Gupse hem yazıp hem de oynayacak filmde...
Bu kez bir görümceyi canlandıracakmış...
“Senaryoyu yazıp yazıp gönderiyorum, yönetmen ve Necati Akpınar’la üzerine konuşuyoruz...
Değişiklikler yapıp son haline getiriyorum” diye anlattı...
Temmuz ayı gibi çekeceklermiş Görümce’yi, önümüzdeki yılın başında vizyona girmesi planlanıyormuş...

Haberin Devamı

Çocukla neresi daha iyi... Şehir içi mi şehir dışı mı?

Ben şehrin göbeğinde yaşamayı seven biriyim; bakkal elimin altında olacak, kafe üç adım ötemde olacak... O yüzden de 15 yıldır Cihangir’de oturuyorum...
Ondan önce Teşvikiye’deydim...
Peki ya çocuklar olunca?
Geçen hafta kızım Pera’yla Zekeriyaköy’e giderken; “Baba buradaki evler ne güzel” dedi...
Çünkü o koşup oynayacağı bahçeli bir ev istiyor, hatta bahçeye köpek filan da alacakmış... Ben de ona “Ama buralarda evin kapısından çıkınca kafenin garsonuyla, manavla, bakkalla sohbet ede ede yürüyemezsin sokakta” dedim...
Cihangir daha eğlenceli dedim... Tabii kime göre? Neyse biz o gün Zekeriyaköy’deki Köy projesine gittik, Anneler Günü’nü kutladık, gün boyu eğlendik, oynadık parklarda...
2 saat dururuz diye gittiğimiz Köy’den, 4,5 saatte zor ayrıldık...
Çünkü çocuk dostu bir yer yapmışlar, her şey öncelikle çocuk ve kadınlara yönelik... Ben hâlâ şehir içinde yaşamayı tercih ediyorum...
Ama bizim evde geçen haftadan bu yana “şehir içinde mi, şehir dışında mı oturulur” tartışması daha da alevlenmiş durumda...
Cihangir’deki eve bir köpek alıp sorunu ötelemeyi düşünüyorum...

Haberin Devamı

Musti’nin spor aşkı...

Mustafa Sandal’la karşılaştık geçen hafta... Eşi Emina’yla birlikte reklamında oynadığı Köy projesinin kahvaltısına o da gelmişti...
İki çocuk babası, 46 yaşına geldi ama ne zaman karşılaşsam daha da fit görüyorum...
O da iki çocuk sahibi olunca şehir içinden şehir dışına, yeşile kaçanlardan...
Her gün de düzenli spor yapıyor...
Türk popunda düzenli spor yapmayı ilk gündeme getiren isimlerin başında geliyor Mustafa...
90’lı yıllardan beri tanıyorum, o zamandan beri düzenli spor yapıyor...
O zamanlar böyle spor, yürüyüş, boks modası yokken bile Mustafa Sandal kafayı spora takmıştı...
Yıllar geçti hâlâ öyle...
Bugünün spora düşkün popçuları Musti’nin izinden gidiyorlar, haberleri yok...

Yazarın Tüm Yazıları