Kaybolan kimliklerimi Demet Akalın nasıl buldu?

Çocukların bavulları, uçağa yetişme telaşı falan derken hiç başıma gelmeyen şey oldu ve kimlikleri bir yerde düşürdüm.
Uçaktan inerken fark ettim, hosteslerle birlikte koltukların arasına baktık ama yok...
Herhalde uçağa giderken otobüste düşürdüm dedim. İstanbul Havalimanı’nı aradım, her yerde kimliklerin peşindeyim.
Havalimanından çıktım, otele yerleştim, sağa sola telefon açmaya devam ediyorum hâlâ...
O sırada telefonum çaldı, ekranda ‘Demet Akalın’ yazıyor.
Açtım, “Artık elimdesin, kimliklerin bende, istediğim her şeyi yapabilirim” dedi.
Önce anlamadım, bu meseleden Demet Akalın’ın nasıl anında haberi olabilir diye şaşırdım.
Haberi olduğu yetmiyormuş gibi gerçekten de kimliklerim ondaymış.
Meğer Demet ve Okan, kızları Hira’yla birlikte ara tatili fırsat bilip Antalya’ya 3 günlük tatile gitmişler ve benim geldiğim uçakla İstanbul’a geri dönüyorlarmış.
Benden sonra uçakta kimlikleri bulan hostes de “Demet Hanım kimliklerini bulduk, lütfen Cengiz Bey’i arayıp söyler misiniz, kayıp bürosuna bırakacağız” demiş.
Demet hemen beni arayıp “Kimliklerin elimde” diyerek durumdan haberdar etti.
Sonunda kimliklerim bana ulaştı.
Şu olay var ya, magazin dünyasında iki kişinin başına gelirdi ancak.
Biri Demet Akalın... Diğeri de ben... Her olayın içinde olduğumuz için...

Can Yaman sevgisisahte mi, gerçek mi?

◊ Sahte olduğunu düşünüyorum, çünkü o kadar yakışıklı oyuncumuz varken neden Can Yaman’a bu ilgi?
◊ Gerçek olduğunu düşünüyorum, çünkü Can Yaman son yakışıklı ve “Dolunay” dizisi Avrupa ülkelerinde gösterildi, şimdi “Erkenci Kuş” gösterilecek.
◊ Sahte olduğunu düşünüyorum, çünkü Avrupa’da özellikle İtalya ve İspanya’da Türk oyuncularına yönelik böyle bir ilgi yoktu, bu ilgi nereden çıktı?
◊ Gerçek olduğunu düşünüyorum, çünkü son yıllarda İtalya ve özellikle İspanya’da Türk dizilerine gösterilen ilgiyi biliyorum.
◊ Sahte olduğunu düşünüyorum, çünkü Madrid havalimanında paralı seyirci gibi şapkalı bir adam, Can Yaman gelmeden önce milleti coşturuyor...
◊ Gerçek olduğunu düşünüyorum, çünkü daha sonra o adamın bir TV kanalında muhabir olduğu ortaya çıkıyor. Muhabir neden çığırtkanlık yapıyor, orası muamma...
◊ Sahte olduğunu düşünüyorum, çünkü olayı köpürtmede yabancı bir PR ajansının parmağı varmış gibi gözüküyor.
◊ Gerçek olduğunu düşünüyorum, çünkü Can, Javier Bardem’le bir araya geliyor ve son derece cool, sanki Hollywood starı olan bizimki...
◊ Sahte olduğunu düşünüyorum, çünkü İspanyol Hello dergisi, TV kanalı ve onların aracılığıyla bir paralı seyirci işine girilmiş olabilir...
◊ Gerçek olduğunu düşünüyorum, çünkü bu işin içinde PR’cı parmağı olsa da bir potansiyel olmadan hiçbir şey köpürtülemez...
Dolayısıyla bu meselede benim kafam karışık, karar sizin...
Ama bu tartışmaya son noktayı koymak için Can Yaman’a buradan açık bir teklifim var.
Atlayıp hemen Madrid’e geleyim. Şöyle bir Puerta del Sol’de birlikte yürüyelim. Şöyle bir Gran Via’da salınalım, oturup bir kahve içelim.
İlginin ne boyutta olduğunu göreyim de bu tartışma da son bulsun.

Kıvanç’ın kazağı

Can Yaman, Madrid’de 2 bin kişiyle filan karşılanadursun, bir başka oyuncumuz Madrid’de tatilini sessiz sedasız sürdürüyor: Kıvanç Tatlıtuğ...
Sosyal medyadan paylaştığı Madrid fotoğraflarını çok sevdim.
Hele şu desenli kazağına bayıldım.
Bunu sadece buraya değil, Kıvanç’a da yazdım.
“Kazağa bayıldım, nereden aldın? Doğru söyle Başak’ın tercihi mi” dedim.
Yanıtı şöyle oldu: “Teşekkürler Cengiz. Yurtdışındaki bir vintage mağazasından aldım. Örme kazağı çok severim ama model tercihi tabii ki Başak’ın.”
Yakışıklı bir erkeğe, stil sahibi bir kadının eli değdiğinde de ortaya bambaşka sonuç çıkıyor be...
Kıvanç’ın bunu gururla söylemesi de artı puan.