İntihar mı, reklam mı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaz Köprüsü’nde bir vatandaşı intihardan vazgeçirmesi üzerine;

Haberin Devamı

Tesadüfe bak diyorlar...
İntihar edecek adam Erdoğan hayranı çıktı diyorlar...
Oyunu AKP’ye vermiş diyorlar... Öküz altında buzağı arıyorlar.
Adını koyamadıkları şeyi ben söyleyeyim:
“Ortada intihar falan yok, Erdoğan’ın PR çalışması için her şey mizansen” demeye getiriyorlar...
Ben böyle bir şeye gram ihtimal vermiyorum.
Ama bir yandan da; keşke Erdoğan’ın etrafında bu kadarını düşünüp, kurgulayacak kadar yaratıcı PR danışmanları olsa diyorum.
Çünkü bu haber önceki gün dünyanın bütün büyük gazetelerinde geniş şekilde yer aldı.
The Times’da üç fotoğrafla birlikte “Atlama, Başkan seninle konuşmak istiyor” başlığıyla yarım sayfadan büyük kullanıldı.
Erdoğan’ın sadece Türkiye’de değil bütün dünyada büyük reklamı oldu.
Dediğim gibi gram ihtimal vermiyorum ama bunu birileri planlayıp yapmış olsa ben böyle PR çalışmasına şapka çıkarırdım.

 

 

Haberin Devamı

Phaselis, ‘paralel yapı’ sayesinde mi kurtuldu

Daha geçen pazar Jale Özgentürk, “Tamince’nin biatı yetecek mi” diye yazmıştı Hürriyet’teki ekonomi kulisi köşesinde...
Mayıs ayında Gülen cemaati ile ilişkisini tamamen kestiğini açıklamasına, Erdoğan’ı seçmesine rağmen Fettah Tamince’nin biatının yeterli görülmediğini aktarmıştı.
Önceki gün bunu doğrular nitelikte bir haber geldi;
Tamince’nin Phaselis’e yapmayı planladığı Rixos otel projesi, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından iptal edildi.
Phaselis kurtuldu...
Bu konuda defalarca yazılar yazdık, Tamince’ye projeden vazgeçirmeye davet ettik, haberler yapıldı, çevreciler ayaklandı ama bir sonuç alamamıştık.
Şimdi aniden proje iptal edildi.
Jale’nin dediği gibi bu iptalin altında “yetersiz biat” gerekçesi varsa eğer, ben ilk kez “paralel yapıyı” sevdim...
Sonuçta dolaylı da olsa Phaselis’in kurtulmasına neden oldular.
Nedeni ne olursa olsun sonuçta Phaselis kurtuldu ya, ona sevinelim.
Tabii yarın öbür gün “biatı tam” bir yatırımcıya Phaselis’e otel izni verilmezse...

 

 

Haberin Devamı

Alışveriş arabaları

Süpermarketlerdeki alışveriş arabaları bu kadar kullanışsız, bu kadar kötü olmak zorunda mı?
Büyük marketler her şeyi çok güzel yapıyor, şıkır şıkır düzenliyor ama gelin görün ki müşterinin en çok ihtiyacı olan alışveriş arabaları kötü...
Mesela Maslak Uniq İstanbul’un içindeki Migros’takiler...
Burası belki de şehrin en taze sebze, meyvesini satan marketlerden biri.
Tesadüf mü acaba diye ikinci kez gittiğimde de ürünlerde aynı tazelikle karşılaşınca helal olsun dedim.
Ama her şeyi çok taze getirmeyi, her yeri temiz ve düzenli yapmayı başaran market yönetimi sıra alışveriş arabalarına gelince sınıfta kalmış.
Arabalar sağa sola dönmüyor, kullanırken sinir içinde kalıyorsunuz.
Acaba bozuk mu diye iki üç tane araba değiştirdim, hepsi aynı derecede kötü... Migros’a bu alışveriş arabaları asla yakışmıyor.
Sadece Migros’a değil tüm süpermarketlere söylüyorum: Müşteri memnuniyeti ve sadakatini önemsiyorsanız ilk önce alışveriş arabalarınızı kaliteli, dört tekerleği dönen, kolay sürülebilen cinsten seçin...

 

 

Haberin Devamı

Teoman bunun için alkışlanmalı

Teoman’ın Volkswagen Arena’da verdiği konserden izlenimler yazmış Funda Karayel, Sabah Cumartesi’de...
Diyor ki;
“48 yaşına gelmiş Teoman bu ülkenin Leonard Cohen’i olması gerekirken ne yazık ki konseri 16-18 yaş arası gençlerin enerjilerini boşalttığı yerdi...”
Oysa tam aksine Funda, bu yüzden Teoman’ı alkışlamalıyız.
Demek ki seyircisiyle beraber yaşlanıp gitmeyen sanatçılardan...
İkinci, üçüncü kuşak seyircisini yaratmış...
Senin yazdığın gibi 16-18 yaşındaki gençler bağıra çağıra şarkılarını söylüyorsa eğer bu bir şarkıcı için büyük başarıdır.
Teoman’ın derinlikli şarkılarından bihaber oldukları için kızmışsın o gençlere ama bırak o şarkıları da Teoman’ı “Bizim Leonard Cohen” olarak görenler dinlesin...
Bir şarkıcının popüler şarkılarını 16-18, derinlikli şarkıların 30-40 kuşağı dinliyorsa zaten o şarkıcı yıkılmaz...
Demek ki Teoman da yıkılmayacaklardan.

 

 

Haberin Devamı

Yılın olayları

Posta gazetesi benim de içinde bulunduğum 10 gazeteciye yılın magazin olaylarını sordu...Dünkü Posta’da sonuçları gördüm, şöyle bir liste çıkmış:

Aşkı: Sinem Kobal-Kenan İmirzalıoğlu
Ayrılığı: Bade İşçil-Malkoç Süalp
Evliliği: Sertab Erener-Emre Kula
Bebeği: Özgü Namal’ın Nefes’i...
Şoku: Nefise Karatay’ın eşi Yusuf Day’ın Cicişler’le yakalanması...
Tartışması: Deniz Seki’nin cezaevindeyken dizide oynaması...
Skandalı: Kaan Tangöze-Kıvılcım Ural aşkı...
Sırrı: Tarkan’ın gizemli sevgilisinin ortaya çıkması...
Bence doğru bir liste olmuş.

Yazarın Tüm Yazıları