Türk-Amerikan ilişkilerinde İran faktörü

Son yazımda Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak için geçmişten gelen iki meselenin değerlendirilmesinin mühim olduğunu ifade etmiştim. Şimdi, bambaşka bir boyutta ikili ilişkileri daha da karıştıracak bazı meselelere değinmemiz gerekir.

Haberin Devamı

Suriye konusunda Türkiye-A.B.D. ilişkileri ve ortaklığı önümüzde önemli ve müspet bir hamle gibi duruyor. İkili görüşmelerde ilişkilerin gelişimi ve daha iyiye gitmesi açısından iyi mesajlar verildi. Buraya kadar sorun yok. Asıl mesele devreye ikinci ve üçüncü ülkeler girdiğinde başlıyor.

Türkiye, Suriye için uzun süredir devam eden diplomasi trafiğini Astana’da yapılan görüşmelerde üst düzeye çıkardı ve mutabakat noktasında bazı başarılar elde etti. İran’ın, Suriye yönetiminin ve Rusya’nın masada olduğu bir çözüm sürecinde uzlaşmaya gidildi. Bu aşamada Amerika’nın duruşu sahaya inmek istemeyen ve bu sebeple PYD-YPG ile yakın temas halinde olmaktan yanaydı. Bu yüzden Türkiye’yle gergin, Rusya ile tansiyonu yüksek bir Amerika vardı. Buna karşılık, İran noktasında ise P5+1 ülkeleri ile uzlaşma sağlanmış ve İran-Amerika ilişkilerinde tansiyon azalmıştı.

Haberin Devamı

Şimdi ise Türkiye’yle işbirliğine daha niyetli ve istekli bir Amerika var. Bu iyi yönde bir gelişme; hatta Amerikan’ın bölge politikalarında PYD-YPG konusunda bile bir ihtimal ümit verici bir değişim olabilir. Ancak mesele burada bitmiyor. Suriye’de Rusya, Suriye ordusu ve İran da Türkiye gibi sahada varlığını kullanıyor. Trump yönetimi, Obama yönetimine göre şimdilik Rusya’ya daha ılımlı yaklaşıyor ve Rusya’yla işbirliğine açık duruyor. Ancak İran için aynı şeyi söylemek çok da mümkün değil.

Birleşmiş Milletler nezdinde İran’la varılan mutabakatın değişimi mevzubahis. Yaptırımlar ve hatta askeri müdahale seçeneği bile yeni yönetimin ağzından çıkan sözlerde sık rastlanan ifadeler olmaya başladı. A.B.D. Savunma Bakanı James Mattis’in İran’a bakışı, bilhassa CIA direktörü Mike Pompeo’nun, hatta Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın bile İran konusundaki düşünceleri İran-A.B.D. ilişkilerinin seyrinin çok da iyiye gideceği sinyallerini vermiyor.

Bir müddet sonra İran’a ekonomik yaptırım kararı alınması durumunda Türkiye-Amerika ilişkilerinde Suriye üzerinde şimdilik esen müspet rüzgârın nereye gideceği sorusu akıllara geliyor. Türkiye’nin gerek Suriye noktasında, gerekse gaz alımında İran’la yaptığı mutabakatlar ikili ilişkilerin son dönemde gelişmesine sebep oldu.

Haberin Devamı

Amerika tarafından İran’a uygulanacak sert politikalarda Türkiye’den bilhassa yaptırım taleplerinde yer alması istenebilir. İşte bu aşamada Türkiye-Amerika ilişkilerinde gerginlik yaşanması muhtemel olabilir.

İran’la yaşanacak sıkıntılar sadece İran’la sınırlı kalmaz, Irak ve Irak’ın kuzeyinde zaten Türkmenler ve Şii güçler arasındaki gerginliği de alevlendirebilir.

Rusya’nın bu aşamada takınacağı tavır meselenin sadece Amerika, Türkiye ya da İran üçgeninde olmaktan çıkıp dörtlü bir diplomasi oyununa evirilmesine de sebep olabilir.

Netice itibariyle artık bölgedeki hamleler sadece ikili ilişkilerin belirleyeceği bir düzenin çok ötesinde üçlü hatta dörtlü diplomasinin yürüyeceği, küçük ya da büyük menfaat ve ulusal güvenlik önceliklerinin çatıştığı yeni bir süreç başlıyor.

Haberin Devamı

Şuana kadar Amerika’nın dışarıda seyretmesi bir nebze de olsa olayları okunabilir kılıyordu. Şimdi ise Ortadoğu’da, Irak ve Suriye’de dengelerin günlük değişime uğrayacağı, diplomasi kaptanları için seyrin zor, engebeli ve puslu bir havada seyredeceği yeni bir dönem var önümüzde. 

Yazarın Tüm Yazıları