Şanssız sanal öğrenciler

YÜZ yüze eğitimin durmasından beri ilk kez geçen hafta üniversiteler semti Bornova’ya gittim. Bölgede sadece Ege Üniversitesi’nde 60 bine yakın öğrenci var. Yaşar Üniversitesi’nde 11 binin üzerinde öğrenci okuyor. Öğrencileriyle, akademisyenleriyle bir yıl öncesine kadar cıvıl cıvıl olan kampüs alanlarında terk edilmiş kent sessizliği vardı.

Haberin Devamı

 

Son yıllarda öğrenci kampüslerinin çevrelerine önemli yatırımlar yapıldı. Yurtları, siteleri, kafeleri, restoranları, spor salonları, kırtasiyeleri, kuaförleri ve moda mağazalarıyla adeta küçük birer öğrenci şehirleri yaratıldı. Şimdi hepsi boş, sağlıklı günlerin geri gelmesini bekliyor. Ama en önemlisi, yıllarca üniversite hayalleri kuran öğrencilerin yaşamlarının en güzel dönemini kampüs yerine ekran başında geçirmek zorunda kalması. Yüz yüze eğitimin canlılığı olmasa da üniversitelerde online eğitimle öğrencilerin öğrenmede kaybı fazla olmadı. Geliştirilmiş özel yazılımlarla bilgisayar üzerinden adeta sınıfta gibi eğitim yapılabiliyor. Başka üniversiteleri bilemiyorum ama benim ders verdiğim Yaşar Üniversitesi’nde bunu gördüm.

Haberin Devamı

KAMPÜS ORTAMINI YAŞAYAMADILAR
Ancak sorun, öğrencilerin sosyalleşmeleri için en önemli ortam olan kampüste buluşamaz hale gelmeleri. Öğrencilik döneminin dostlukları her zaman daha sahici kabul edilir. İş ve özel yaşamdaki gelecekteki dostlukların çoğu buralarda filizlenir. Toplumun değişik kesimlerinden, hatta değişik ülkelerden gelen öğrenciler kampüs ortamında yeni bir dünya ile tanışır, sosyal ve kültürel açından zenginleşir. Şu anda üniversite eğitimi alanlar maalesef bu fırsatı kaçırıyor. Örneğin, geçen yıl üniversiteye başlamış iki yıllık ön lisans eğitimi alan meslek yüksek okulu öğrencileri sadece üç ay üniversiteye gidebildi. Sonra yasaklar başladı. Haziranda ise mezun olacaklar. Bu yıl eğitime başlayanlar ise kampüs ortamını hiç yaşamadı. Belki de birbirlerini sadece sanal ortamda tanıyarak mezun olacaklar. Korkarım salgının günümüz gençliğinde yarattığı sosyal ve psikolojik tahribat hayli ağır olacak.

Korona, Seçkin Bey’i de aldı

BİLMİYORDUM, İzmir Urla doğumluymuş. Hürriyet Gazetesi’nin önceki genel yayın müdürlerinden Seçkin Türesay’ı da virüs aramızdan aldı. Aynı Türkiye’de 30 bin, dünyada 2 milyon 700 bin kişiyi aramızdan aldığı gibi... Seçkin Bey’le İstanbul’da bir dönem farklı gazetelerde ama aynı grubun çatısı altında çalışmıştık. Gerek beyefendi kişiliği, gerek mesleki becerileriyle bende hep örnek alınacak gazeteci izlenimi bırakmıştı. Böyle bir insanın virüsle mücadeleyi kaybetmesini kabullenmek zor.
Salgının başladığı ilk aylarda gelinimin babasını da İstanbul’da kaybetmiştik. Önümüzdeki ay dünürüm Eşber Güneş’in aramızdan ayrılışının birinci yılı dolacak. Daha 68 yaşındaydı ve tam 40 yıl çalıştığı Lutfthansa’dan henüz 2 yıl önce emekli olup dinlenmeye başlamıştı. Hiçbir sağlık problemi olmayan, hayat dolu bir insanın bugün bizimle olamamasına hala inanamıyoruz.

Haberin Devamı

HER BİRİ AYRI HAYAT
Hayatlarını kaybedenlerin sayıları her gün televizyon ekranlarında gözümüzün önünden geçiyor. Ama o ruhsuz rakamların her birinin ayrı bir hayat olduğunu hiç unutmayalım. Salgın nedeniyle bozulan işler, azalan kazançlar zaman içinde bir şekilde telafi edilir. Ama kaybedilen hayatların geri gelmesi mümkün değil. Açma, kapama, maske, mesafe tartışmaları yaparken aynı acıları her an kendimizin de yaşayabileceğini aklımızdan çıkarmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları