Paylaş
Hassasiyet... Zarafet... Estetik... Nezaket... Bilir misiniz? İçinizden, “Ne ukalasın... Herhalde biliyoruz” diye geçirseniz de ben bu kelimeleri yinelemek için tekrar yazacağım... Hassasiyet, zarafet, estetik, nezaket... Bu tekrarın zihninizdeki yüzeysel anlamını değiştireceğine pek ihtimal vermesem de içimizde yaratacağı olası yankıyla kendimize gelebiliriz... Merak etmeyin bir yere gittiğimiz yok... Her şeyde olduğumuz gibi yüzeysel olarak yerimizdeyiz. Ancak hakikatte değiliz... Hayata ve detaylarına bakış açımız, “Üstünkörü... Sana öyle geliyor...” diyerek dişlerinizi gıcırdattınız. “Biz öyle zorluklarla baş ettik ki, kolay mı sanıyorsun...” Celallenmeyin hemen... Haşa sizi yargılamıyorum... Genel olarak dilimizin kelimelerini kullanış biçimi ile algılanışı arasında bir anlam karmaşası yaşıyoruz. Ne yazık ki içimize işleyen ataerkil ve eril toplum bakış açısından kurtulamıyoruz. Hassasiyet, zarafet, estetik ve nezaket kelimelerine dişil anlamlar yüklüyor ve bu kelimeleri mümkün olduğunca kullanmaktan kaçınıyoruz. Kadın, erkek fark etmeksizin algıladığımız anlamlar genelde; hassasiyet: alerji, zarafet: zayıflık, estetik: ameliyat, nezaket: korku gibi hissediliyor... Ne acı değil mi? Gerçek anlamlarını örseleyerek edindiğimiz “zorbalık” davranış biçimi, içimizdeki insanlığı da kamufle ediyor ve tarzımız haline geliyor. Çok üzgünüm... Şahsiyetimizi belirleyen bu kelimelere yüklediğimiz üstünkörü bakış açısı ve algılayış biçimiyle ilerlememiz mümkün değil. Hepimizin beynine mıhlansın diye tüm paragrafı bu kelimelerle doldurmak isterdim, ancak birkaç ilaveyle bir kez daha yazacağım, değerlendirmesini siz yapın. Hassasiyet, zarafet, estetik, nezaket... Güç, kararlılık... Cumhuriyet... Şahsiyet... Atatürk.
ARTNOUVA 2025

BU yıl ikincisi düzenlenen fuarın aslında diğer çağdaş sanat fuarlardan ayıran tarafı; sanatın dekoratif ve mimari yönlerine vurgu yapıyor olması. Sanatın toplumsal yaşamı geliştirmesi ve hoşgörülü düşünce yapısına yönlendirmesi açısından çok değerli olduğunun farkında olmamız gerek. Henüz tam anlamıyla keşfedemesek de gençlerin bunu fark edip müdahil olması önemli. Genç sanatçıların “Enstalasyon (Yerleştirme sanatı)” ve performans gösterileri ile mesajlarını vermesi nefis duygular kazandırıyor. ArtAnkara ve İstanbul’daki ArtContact fuarlarını düzenleyen Atis Fuarcılık ile kurucusu Bilgin Aygül’e, ev sahipliği yapan ATO Congresium’a, sanatın gelişmesine verdikleri katkıdan dolayı tüm Ankaralıların şükran duyması gerek. Kendi adıma teşekkür ediyor ve devamını diliyorum.
MERMERDE LEZZET CIZIRTISI

GEÇENLERDE İstanbul’dan bir arkadaşımı görmeye Şaşmaz’a gitmiştim. Karnımız acıkınca aklıma gelen ilk yer sevgili Cesur Yıldız’ın Bizim Köftecisi oldu. Lezzeti ve hijyeninden emin olduğum için sevgili arkadaşım Cebo’yu da oraya götürmek istedim. İstanbul’da bulamayacağı Cesur’un meşhur “Mermerde et” seremonisini izlettim. Mermer tabağın içine tereyağında biftek ve döner, üzerine domates, biber, kekik koyup fırına veriyorlar. Fırından çıkıp masaya gelene kadar sabırsızsınız... Gelince hemen gömülmeyin, cızırtı bitene kadar bekleyin yoksa yanarsınız...
KİREMİTTE KILÇIKSIZ ALABALIK

HEM de kaşarlı alabalık... Çoğunuz gibi bana da çok ters gelir balık ve kaşar bir arada. Yazın yazmıştım... Hatırlarsanız sadece kadınların hazırlayıp pişirim yaptığı İstanbul Yolu Şaşmaz Kavşağı’nda benzincinin içindeki “Caş alabalık” lokantasını. Hem temiz hem leziz oluşunu lokantanın kadın hassasiyetiyle idare edilmesine bağlamıştım. Bu gidişimde yanında şahane salatasıyla, kiremitte kaşarlı kılçıksız alabalık denedim. Ah ya lele, ah lele lans diyorum. Mutlaka gidip tatmalısınız. Siz de şarkı söyleyeceksiniz.
01 ADANA DÜRÜM ‘MURAT USTA’

HİLAL Mahallesi Holzmeister Caddesi’ndeki 01 Adana Dürüm Lokantası’na gittiğimde; Murat Usta, eşi Burcu ve küçük kızları ile yardımcıları İrem, hep birlikteydiler... Kebaptan ziyade tam bir aile kokusu hakimdi dürümcü dükkânında. Mest oldum... Herkesin yüzü gülüyordu... Bu bana yetmişti... Kebap yemesem de olur dedim kendi kendime... Yemeden çıkmadım tabi... “Her şeyi günlük hazırlıyorum, taptaze” dedi Murat Usta... Bizde dünden bir şey olmaz. “Hanım her gün denetlemeye geliyor” dedi. Gülüp “Hanımcılık hep kazansın” diye takıldım Murat Usta’ya. Havası da kebabı da şahane... Gitmeniz gerek.
Paylaş