Ne yiyorsak o’yuz

“İyi bir hayat yaşama kaygısı, gitgide hayatta kalma kaygısına dönüşüyor.” (Byung Chul Han)

Haberin Devamı

Anlamakta zorlanıyoruz... Ne olduğumuz... Kim olduğumuz karmaşasını neden içinden çıkılmaz hale getiriyoruz ki... Ekosistemin bir parçası olduğumuz, çevre ve doğallığın kuralları ile bir bütünlük içerisinde yaşamamız gerektiği gerçeği çok mu acı? Evet evet duydum sizi... Çoğunlukla doğaya karşı olumlu hissiyatınızı belirttiniz... Yeşil sevginiz olduğunu inkâr etmemek gerek. Haklısınız... Sosyal medyanızda sürekli doğadan manzaralar, hayvanların sevimli davranışlarını içeren resimler, videolar paylaşıyorsunuz. Hakkınızı teslim edelim; çoğunuzun apartman veya ayna kaplı gökdelendeki dairenizde beslediğiniz kedi, köpek, kuş vb. hayvanlarla tatlı bir hayat yaşattığınız aşikâr. Zavallı sokak hayvanlarının çöp konteynerlerinde bulamadıkları mamaları marketten alıp ve hatta sokakta önlerine kadar servis etmeniz de çok hoş. Bu davranış biçiminiz vicdani rahatlığınızı pekiştirmekle kalmıyor, çevrenizde takdir topluyorsunuz. Sizinle gurur duyulmalı mı emin değilim ancak doğayı ve bileşenlerini sevdiğinizi her fırsatta dile getirerek ilgi çektiğinizi biliyorum. Hayatınızda sözde sevginin dışında doğayı koruduğunuza dair kaç davranış biçiminiz var? Alışveriş ve yaşamsal kaynak tüketimi hassasiyetiniz... Hadi doğa sevginiz olduğunu varsayalım... Peki ya saygı? Ekosistem ve hayvanlara saygınız konusunda aynı içtenlikle vicdanınızı rahatlatmanız mümkün mü? Teknolojik gelişmelere gösterdiğiniz ilgiyi, çevreye verdiği zarar ölçüsünde değerlendirebilme bilincine sahip misiniz? Sahip olduğunuza inanıyorsanız doğayı değil de yaşam tarzınızı doğaya uyumlu hale getirmeniz gerekmez mi? Şayet doğaya uyumlu yaşıyorsanız; bunun gerçekliğini anlamak için kendi çöplerinizi karıştırmanız yeterli... Çünkü “Ne yiyorsanız o’sunuz.”

Haberin Devamı

YÜREĞİ YEŞİL KADIN ‘TUĞBA ÇELEBİ’

Ne yiyorsak o’yuz

Tuğba Hoca’ya, “Yüreği yeşil kadın” dememdeki kastımı anladınız sanırım. Doğa ve bileşenlerinin ortak rengi yeşile olan tutkusundan ziyade; doğayla yaşama karşı takındığı samimi davranışları çok etkili. Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Çelebi üniversitesinde “Sıfır atık” başlıklı toplantıya çağırdı. Severek gittiğimi söylemeliyim... Anlattıklarını biliyor olmama rağmen ürperdim. Ben dahil benimle aynı duyguyu paylaşan Cevahir Hilal Malatyalı, Alp Ergül, Esra İstanbullu, Zeynep Naz Kayışoğlu, Şevval Tokgöz, İrem Yüksel, Büşra Büyükbaş, Aslıhan Kaya, Esmanur Özdemir, Ayşenur Kılıç, Serap Kuru, Zeynep Elçin Kıyak, İrem Merve Yel, Eren Çağlak, Selen Kalin, Liubov Torun, Beren İnözü, Neşrin Çelik, Melike Sude Samatlı, Zeynep İrem Kolukısa, Rukiye İkra Arın, Yaren Akça, Beyzanur Özgül ve daha nice duyarlı gencin “Sıfır atık” bilinciyle yüreklerini yeşillendirerek Tuğba Hoca’ya katılmalarını diliyorum.

Haberin Devamı

‘İNCİR’S BAKERY’

Ne yiyorsak o’yuz
Ne yiyorsak o’yuz

İncir’in rengi, şekli, lezzeti farklı hisler veriyor. Ben şahsen yaş ya da kuru fark etmiyor inciri çok seviyorum. Ekmeği de seviyorum ancak incir, ceviz ve ekmek bir aradayken kendimden geçiyorum. Geçenlerde Oran Sitesi’nde oturan arkadaşım sevgili Aslı, sosyal medyadan “Mahalle fırını... Denemelisin!” diye not yazıp İncir’s Bakery’nin sayfasını yolladı. Mahalleyi ve mahalle esnafını önemsiyorum. Vakit kaybetmeden Oran Çarşısı’ndaki yerine gittim. Bu yılın mart ayında MSA’lı sosyal bilgiler öğretmeni İnci Hanım tarafından kurulmuş. Küçük bir dükkân... İçeride iki, dışarıda iki olmak üzere dört masası ve ayna önü bankosu var. Gerçek “Artisan.” İmalat yapılan küçük bir atölyesi, tezgâhın hemen arkasında da orta boylarda bir fırını var. Hem imalatı hem pişirimi yapan güler yüzlü kadınların varlığı her zaman olduğu gibi yüreğime su serpti. Scone (Rezeneli çörek) ve kakuleli incir reçeli bir arada nefisti. Karabuğdaylı poğaça ile sebzeli kiş şahaneydi. Eve dönerken incirli, cevizli ekmek aldım. Her şey sayılı, taneyle yapılıyor ve 16.00’da dükkân kapanıyor. Kendini ve inciri sevenler gitmeli.

Haberin Devamı

BAHÇELİ’DE ‘ITALIAN CUT’

Ne yiyorsak o’yuz

Son yıllarda Neapolitan pizzanın yaygınlaşmasıyla gözden düşen “Pan (tava) pizza”, şimdilerde yeniden revaçta olmaya başladı. Damak zevkimize yakın bu pizzayı özenerek pişiren mekânların azlığı bana göre lezzetinin önemini de arttırıyor. Mezzra Organik Muammer önerdi. Tamı tamına 12 yıldır tarzından vazgeçmeyen Bahçelievler Azerbaycan Caddesi’ndeki “Italian Cut” restorana ilk defa gittim. Italyan Cut’ın kurucusu Harun Aygıt aslında mesleğini yapmayıp pizza yapmakla övünen Bilkent mezunu bir endüstri mühendisi. Bana sorarsanız övünmekte de haklı derim... Mühendisliğini bilmem ama bizim için pişirdiği pizzalara bayıldım. Füme kaburgalı ile dört peynirli pizzaları efsane olabilecek nitelikte lezizdi. Ergen gençlerin revaçta yiyeceği “Mac and cheese” tattırdı, benim gibi ileri yaş ergenlere de uygun.

Yazarın Tüm Yazıları