2020’ye “Gülümseyin”

İki “20” yan yana, havalı rakam değil mi? Bence de havalı, ama rakamlar bahane aslında... Hislerimiz, dileklerimiz şahane olsun yeter. 20’leri isimlendirelim mesela... Birinin adı, “sağlık” diğeri “mutluluk” olsun. Tarihi de öyle düşelim hatta:

Haberin Devamı

2020’ye “Gülümseyin”

“01. 01. Sağlık-Mutluluk.”
İster evde karşılayın, isterseniz dışarıda, yüzünüzden “gülücük” eksik olmasın.

‘L’AVARE’ AVARE SAHNE ŞAHANE

“Sizi gülümsetebilen insanların peşine takılın, çünkü sadece bir gülümseme karanlık bir günü aydınlatabilir.”
(Molieré)

L’avare (Cimri), Fransız edebiyatının önde gelen komedi yazarı “Molieré’in” yazıp 1668 yılında ilk kez sahnelediği 5 perdelik tiyatro oyunu. Oyunda, cimri bir adamın düştüğü gülünç durumlar, sergilediği tuhaf davranışlar ve bunlardan çıkarılacak dersler, komedi ve hiciv ile anlatılıyor. Bir antik batı tiyatro klasiği olan dünyaca ünlü bu eserin adını taşıyan bir sahnenin olması, Ankara’nın kültür başkenti olduğunun yeniden anımsatılması açısından önemli bir detay.
Tiyatro eğitmeni Alper Yahşi, Cimri’nin tam tersine bir açık yüreklilik göstererek 20 yıldır hayal ettiği bu sahneyi kurarken fazlasıyla “Mert” davranmış. Royal Academy of Dramatic Art ve Moscow Art Theatre’da aldığı eğitimlerin kazandırdığı vizyon, Ankara’ya yaramış ve L’avare kurulmuş. Boş sohbetlerin yapıldığı kafelerin yerine, hoş sohbetlerin yapılabileceği keyifli kültürel mekanların sanat ve kültüre bakışımızı olumlu yönde etkileyeceğini de unutmamak gerek. Batılı bir tiyatro sahnesinin Fuayesini andıran “cafe” kısmının eşyaları, duvar panoları, renkler, aydınlatmalar, çalan müzikler, yapılması muhtemel tiyatral sohbetlerin romantizmine katkıda bulunacak nitelikte “hoş ve keyifli”. Da Vinci’nin fırçasındaki mürekkeple yapılan “Deniz mahsulü makarna’yı” tattım, gözlerimi yumunca “Mona Lisa” belirdi. İnanın ya da inanmayın ama engin hayal dünyanıza asla sınır koymayın. Alper hocanın sahnesini açtığı gençlerin, hayallerine gem vurmadan canlandırdıkları rollere kapıldıkları gibi kapılın. Yemekten sonra sahneye geçtik, orta büyüklük sayılabilecek platform ve iç içe oturum düzeni ile samimi havası heyecan verdi. Sahnede, Rüya Albayraktaroğlu, İsmail Erdoğan ve Olga Çetin’den oluşan “Stand-up Ankara” ekibinin “Medeni cesaretle” hazırladıkları gösteriyi izledim, içimden “Teşekkürler Alper Hoca” dedim. Ayrılırken L’avare’nin art direktörü sevgili Ümit Özhan’la “L’avare sokak’ta” sergilenecek “Gizemli Cinayet Yemeği” oyunu için sözleştik. Daha yazmadığım çok şey var, seneyi bekleyin veya “L’avare’a” uğrayın.

2020’ye “Gülümseyin”

YILBAŞI SOFRASI ‘PATİLE’DEN

Haberin Devamı

“Dünya’da her şeye değer biçilebilir ancak öğretmenlerin eserine asla değer biçilemez”
(Sokrates)

2020’ye “Gülümseyin”

Son yıllarda çalışan çift sayısının artması, yemek pişen ev sayısının da maalesef düşmesine sebep olmuş. Sağlıklı anne yemeği ile büyümüş neslin, çocuklarına sağlıksız hazır yemekler sunmak zorunda kalması, çocukların da ağız tadına yansımış. Tencere yemeklerinin kokusu eve yayılmayınca, AVM’lerin yemek katlarındaki belli belirsiz kokular yemek sanılmış. Neyse ki; Birlik Mahallesi’ndeki yerinde yıllardır ev yemeği pişirerek “Anne yemeği” açığını kapatmaya çalışan Semahat öğretmenin Patile’sine de alışılmış olması sevindirici.
Öğretmen eli değer de emek, özen ve disiplin olmaz mı? Öğretmen eli değer de “Sevgi ve saygı” olmaz mı hiç? Öğretmen eli değer de ağız tadı ve lezzet olmaz mı? “Semahat Sanaç” yemeği “sanat”, pişirmeyi “kültür ve tarih” olarak benimsemiş bir Sanat Tarihi öğretmeni. Çok güzel yorumlarını duyduğum, Elazığ usulü “içli köftesini” tadıyordum, Harput kültürüne uygundu. Hamurun ince açılması önemliydi, sanat devredeydi, incecikti. İç dolgusunun bol ve cevizin de kararında olması gerekirdi, öyleydi ve geçmişteki gibi tarihiydi. “Ellerinize sağlık” dedim, yüzünde beğenilmenin gururu belirdi. “Nasıl yapıyorsunuz?” sorusunda ise kendinden emin bir bakış vardı. “Olması gerektiği gibi” cevabı, etkileyici bir öğretmen cümlesiydi. Evet, her şey “olması gerektiği gibi yapılıyordu” en doğal malzeme ve güzel yürekli kadın elleri bir aradaydı. Yeni yıl sofrasına koyacağınız sıcak-soğuk yiyecekler, yine bu güzel yürekli ellerden. “Elazığ lokmasını”, geleneksel “Dolanger” tatlısını tattırdı, tamamen özgün ve nefisti. Yeni yıl için pişireceği “hindi’yi” anlattı, ağzımdan sular aktı. Tarifini vermedi, sadece “Bir gıdım dahi su değmeden pişiyor” dedi. Meraklandınız değil mi? Semahat hocaya uğrayın, tarifi de verir, gönlünü de.

2020’ye “Gülümseyin”

Yazarın Tüm Yazıları