Yılın son dolunayı! Kendimi savunmayı bırakıyorum.  

Günaydın yıldız savaşçılarım,

Haberin Devamı

 

Bu hafta 2020 yılının son haftası!

Acısıyla, tatlısıyla öyle ya da böyle koskoca bir yılı geride bırakıyoruz. Sizlerle burada yıllarca her anımızı ve günümüzü paylaştık. Hayat beni sizlerle meşgul olmakla ödüllendirdi. Bu dünyanın en güzel ödüllerinden biriydi. Ben sizle bu denli meşgul olmak isterken siz bana karşı ilgisiz ve kayıtsız kalmadınız. Bu içimdeki gökyüzü Aşk’ına karşılık verdiniz. Öncelikle hepinize teşekkür ederim. Bu yaşam yoluculuğunu sizlerle paylaşmak olağanüstü güzel bir duygu…Koskoca bir yılı sizlerle geride bırakmak çok güzel…

Geriye ne kadar ömrümüz kaldığını bilmiyorum ama ne kaldıysa artık, sizlere yazmaya devam edecek gücüm olması için hep dua edeceğim…

 

Haberin Devamı

Yılın kapanışı “30 Aralık yengeç dolunayı”

Tamam kabul ediyorum…

Ülke olarak son bir yengeç tutulmasına daha sabrımız kalmadı.

Ama işte adı üstünde “son” tutulma…

Bir final…

Bir gidiş…

Bir bitiş ama…

Her final bir başlangıç ve

Yeniden doğuş değil midir?

 

Bu dolunay bir parça olsun hayatınızda bir konuyu tamamlamaya geliyor. Yani bu tamamlanma bir bitişte olabilir yeni bir başlangıçta olabilir. İş hayatınızda belki bir konuda onay alacaksınız ya da bir sözleşme imzalayacaksınız. Belki de körü körüne tutunduğunuz ne varsa onları bitireceksiniz gibi düşünebilirsiniz.

 

Geçmiş arabanın bagajı gibidir. Bir şey almak istersiniz bagajı açmanız gerekir. Ne yazık ki hep de bir şeyleri almanız gerekir. Geçmişinizden korkmayın. Bagajınızı açın ve içinde ihtiyacınız olanları seçin. Hayatta kaldığınız ve her türlü zorluğa, zorbalığa, kötülüğe rağmen iyi olmakta ısrar ettiğiniz için kendinizi ödüllendirin. Geçmişin size öğrettiklerinden hoşlanmasanız da size neyin yürümediğini öğrettiği için saygı duyun. Öğrenilenler sadece alternatifleri eleyerek öncelikleri saptamayı sağlasa bile çok değerlidir. Geçmişinizden azami yararı sağlayın.

 

Haberin Devamı

Hayat niçin adil değil? 

Bu kavram bana hep acı vermiştir. Benim gibi hepimizi en üzen konulardan biridir. Sonuç ne olursa olsun dünyanın adil olmasını istemek hepimizin ortak dileğidir. Kendimizi savunmamamız, hayallerimiz ve tüm inkarlarımız hayatın adil olmadığını kabul edememekten kaynaklanıyor. Hayat adil değil, çünkü adalet bir değer yargısı. Ne, ne zaman ve niçin değerlendirmesi yapana göre değişir. Çok çalıştığınız için terfi olmak adil olsa da yöneticiniz için bir anlam ifade etmiyor olabilir. Hayatın adil olmadığını kavramının önemi bu adaletsizliğin açıklamasında değil kabullenilmesinde yatmaktadır.

 

“Neden hiçbir şey adil değil” sorusu bazen insanı çıldırtabilir. Bunun için tüm zamanınız savunma, reddetme, depresyon ve mücadele ile geçebilir. O kadınla ya da o adamla evli olabilirdiniz? Ya da o işi siz yapıyor da olabilirdiniz?

 

Haberin Devamı

Sevdiğiniz biri ölürken neden sorusuna bir cevap bulamazsınız.

Nasıl öldü kısmını bilebiliriz ama niçin öldü kısmını hiçbir zaman bilemeyiz.

Neden sorusu üzerine durmak insanın ruhunu çürütür. Bu soru sağlıklı meyvelerin yanındaki çürük meyve gibidir. Bir kayıptan dolayı acı çekmek sonuçta biter, doğal bir süreçtir.

Neden sorusuna cevap aramak asla bitmez. Neden başıma geldi diye sorarken üretkenliğinizi, yaşama bağlılığınızı kaybedersiniz. Neden sorusunu bıraktığınızda gerçeği kabul edersiniz ve hayatınız güzelleşmeye başlar. Dünyayı ya da iş yerinizi ya da aşkınızı adil kılma çabanız hep yıkıcı ve yenilgi ile sonuç verir. Çünkü adil kılmak kabul etmekten geçer. Herkesin haddini bildirmek, adaletsizliğe dayanamamak en büyük ihtirasımızdır. Bu durum bizi kızgın, güvensiz ve öfkeli biri haline dönüştürür. Aslında adil olmayan bir şey varsa dünyanın ve yaşamın adil olmadığını kabul etmemektir. Ne yapacağız o zaman hakkımızı mı aramayacağız?

Hayır!

Haberin Devamı

Bu ikisi birbirinden çok farklı şeyler.

Size küçük bir sır vereyim:

Yapılan bir araştırmaya göre genellikle hayatın adil olmadığını kabul edenlerin, etmeyenlerden daha “adil” oldukları gözlemlenmiş :)

Dünyanın adil olmadığını bilerek ilerlemek, acıları kabul etmek ne büyük bir kahramanlık değil mi?

Aslında hepimiz birer kahramanız…

Bunu bize söyleyen yok.

Sen bir kahramansın diyenimiz yok.

Ben söylemek istiyorum sizlere…

Hepiniz birer kahramansınız. Kendinizle gurur duyun. Bu zor yılı geride bırakıyorsunuz.

İnsan bir kere gerçekleri kabul ettiğinde acıyı yaşamak için gerekli gücü ortaya çıkartıyor. Neden sorusunun çukurundan, kabul etmemenin yoksulluğundan uzak kalan hep kazanıyor. Zaaflarımızı itiraf etmek ve insan olduğumuzu kabullenmek, savunmayı bırakmamızı sağlar. Kendinizi savunurken ne yaptığınızı fark etmek ise kendinizi tanımaktır. İçinizdeki çocukla ilgilenin ve onu sevin. Bir annenin veya babanın yanında sürekli ağlayan üç yaşındaki bir çocukla bir şeyler yapması zordur. Âmâ aynı çocuğun sessizce gülerek sizin yanınızda size eşlik etmesi büyük bir ilerlemedir. Yapabileceğinizin en iyisini o zaman yaparsınız.

Haberin Devamı

İçinizdeki yaramaz çocuk sevilmeyi hak ediyor. Bunu yaparsanız kaybedeceğiniz tek şey geçmişinizin acısıdır…

O da artık lazım değil…

 

İşte yengeç dolunayının küçük bir özeti diyelim…

Mutlu günler dilerim…

 

 

Yazarın Tüm Yazıları