Son, bir iki deneme...

Bitirdik koskoca bir yıl cümlesini diye diye bitirdik…

Neler geçmedi bu yılın içinden neler…

Bugün gökyüzünde havalar biraz daha sert ve iş bitirici tonlarda olabilir. Bütün işler üzerinize geliyor ve kendinizi bu baskı altında doğru yönlendiremiyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz. Gözlemlerime göre insana değer vererek ya da insanın ana kaynağından yararlanarak hiçbir iş yapmıyoruz. Yöneticileri ve patronları etkileyecek olan bu güneş tutulması şaşırtıcı durumları önümüze getirecek gibi duruyor. Genelde iş bilmeyen içi boş yöneticilerin köşeye sıkıştığı ve bu yüzdende alt kadrolarına oldukça baskı yaptıkları bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Özellikle bu ocak ayı tam anlamıyla böyle bir ay. Planlı değilseniz ve liyakatlı olarak bir yerde durmuyorsanız vay halinize…

Ama hakkınızı arıyorsanız ve uzun zamandır hakkınız için sabırlı olmuşsanız şimdiden tebrik edebilirim. Güzel şeylerin olacağı ve pozitif bir büyüme ile ilerleyeceğinizi öngörebiliriz. İnsanların egosuyla uğraşmak öyle zor bir durum ki düşünsenize iş yapacaksınız yapamıyorsunuz. Çünkü orada yönetmeniz gereken iş değil birinin duyguları.

Siz neden birinin duygusunu yönetesiniz ki?

Şimdi, buna durduk yere ne gerek var?

Bırakın yahu iş, güç yapın.

Üretin paylaşın.

Şu üç günlük dünyada neyin iddiasına giriyorsunuz?

Şimdi bu güneş tutulması sizlere soruyor.

Parayı ne amaçla hayatında istiyorsun?

Ya da mevki veya makamı neden istiyorsun? Niyetinde ne var? İşte bunların sınanacağı bir zaman dilimi başlıyor.

Girdiğiniz güç savaşlarına dikkat edin. Güç zehirlenmesi yaşamayın. Neye hizmet ediyorsunuz?

Egonuza mı yoksa insana mı?

Herkes çok yorgun ve umutsuz…Lütfen eğer bunu okuyan bir yöneticiyseniz orada sürekli kalmayacağınızı hatırlayın ve çalıştığınız insanların ruhsal anlamda neye ihtiyaçları olduğunu hissetmeye çalışın. Kaygılarını, korkularını ve zorluklarını hissedin. Bir şey kaybetmezsiniz…Aksine finalde kazanan siz olursunuz.

DEDİKODUDAN UZAK DURUN!

Biri size bir şey söylemek istediğinde ilk sorunuz şu olsun: Bu anlatacağın şeyin bana faydası var mı? Eğer yoksa ikinci soruyu sorun.

Bu anlatacağın şeyin sana bir faydası var mı?

Yine yoksa kırmadan uzak durun. Nazik olun. Her koşulda ve her şartta üslubunuza dikkat edin. İnsanların arkasından kuyu kazmaya çalıştığınızda o kuyuya siz düşersiniz. Bu kural henüz hiç değişmedi. Dürüst ve ahlaklı olanı seçin.

GÖZÜMDE CANLANDI KOSKOCA MAZİM…

Dün sevdiğim bir büyüğümü ziyaret ettim. İstanbul büyükşehir belediyesine Mali işler Daire Başkanı olarak atandı. Kendisi benden yaşça büyüktür ama hayatımın içinde hizmet ettiğim duygulara aynı benzerlikte hizmet eden özel bir ruh eşidir. Kıymetli Nimet hanımla, yeri gelir gözlerimizle anlaşırız yeri gelir susar otururuz. Birlikte sustuğunuz dostlarınız var mı bilmem ama biz sadece bir arada durmayı bile severiz. Birlikte yüksek lisans okuduk. Çok güzel anılarımız vardır. Mübalağa etmiyorum ama bakan olacak kadındır.

Eski zamanlarda, kendi kariyer öykümde yaşadığım başarısızlıklarda herkese ve her şeye rağmen göğüs germiştir bana. Güçlü ve savaşçı özel bir kadın. Desteğini hiç unutamam. Ağlayan gözlerle odasına gittiğimde bana hemen çekmecesinden çikolata çıkartır ve arkasından kahve söylerdi. Aygül derdi “seni anlamalarını bekleme, başka bir şey yap. Onlar senin kadar nazik bir ruha ve akla sahip değil derdi” Sen onlarla o dilde savaşamazsın. Girdiğim girdaptan nasıl çıkacağımı bilemiyordum.

Tam 8 yıl boyunca….

Nimet sultan derim ben ona, bir koç kadını…

2019 Yılı onun içinde hayal kırıklıkları ile geçti. Sırf 2019 yılı değil tabi diğer yıllarda öyle…

Birdenbire 1 saat içinde annesini kaybetti mesela…Annesine bebekler gibi bakan ve kontrolcü bir insan için zor ötesi bir durumdur. O zaman hiçbir şeyi kontrol edemediğimi öğrendim dedi.

Hayatının her yaşına bambaşka emek vermiş ve sürekli savaşan harika bir kadın ve mükemmel bir annedir…

Tek bildiğim ve hep imrendiğim özelliği haline şükrettiği oldu.

Koç burcu olması münasebetiyle de hiç pes etmedi J

Birkaç ay önce aramızda şöyle bir diyalog geçti:

-Valla Jüpiter oğlak burcuna geçiyor Nimet Hanım, bu sefer inşallah tamam!” dediğimde birlikte gülme krizine girdik. Çünkü bunu birbirimize son 7-8 yıldır hiç eksiksiz söylüyorduk. Bir şeylerin bizi daha iyi biri yapması için zor şeyler yaşatması lazımdı…

3 Gün önce telefonum çaldı…

Atandığını söyledi ama çok mutsuz bir ses tonuyla…

Ben sevinçten çığlık attım. Dedim bu muhteşem bir şey…

Sizin gibi faydalı birinin orada olması ne işlere yarayacak ne projeler olacak dedim.

Ne emek verdiniz siz dedim…

İnşallah Aygül’üm layık olurum dedi…

Olursunuz dedim. Bir boşluk oluştu…

Olurum inşallah dedi…

Elbet, zor bir görev ve sorumluluğu ağır ama yolu ve niyeti çok güzel…

Hedefleri ve insanlık için yapacakları çok değerli.

Dün yanına uğradım. Sarıldık…

Elim boş gitmiştim zamanım yoktu ama aklım ve duygularım çok doluydu…

Onları ve geçmiş en zor yıllarımdaki dostluğunu en iyi böyle hediye ederim diye düşündüm.

Hem burası malum aile köşesi sizlerle artık…O İstanbul’a gözü gibi bakacak ve kollayacaktır umarım İstanbul’da onun kıymetini bilir… Şöyle derin bir oh çekelim ve yavaş yavaş hakkı olanların hakkına kavuştuğuna dair umutlarımızı kaybetmeyelim o zaman öyle değil mi? Yolunuz düşerse Nimet hanımda bir soluklanın derim.

Yolu ve şansı açık olsun…En güzel şekilde yapacağından öyle eminim ki…

Mutlu günler dilerim…