Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.

Günaydın hepinize…Güzel bir gün diliyorum…

Haberin Devamı

Dünkü yazı ne kadar sizleri etkilemiş ve bu hikâye ile herkes ne çok astrolojinin ne demek olduğunu anlamış. Nasıl mutlu olduğumu tarif edemem.

Övgülerden korkuyorum arkadaşlar,

Beni çok acayip sevmeyin.

Sınırlı bir şekilde sevin. Öyle gözünüzde çok büyütmeyin. Büyütmeyin ki en ufak bir hatamda benimle olun.

Çünkü ben de insanım hata yaparım, hatalı konuşurum, doğru düşünemem bazen…

Mesela beni çılgınlar gibi seven ve takip eden bir okuyucum bana mesaj atmış. Diyor ki siz ne kadar kibirli ve egolu biriymişsiniz. Sizi tanıyamamışım.

Hoppala, dedim içimden…

Geçenlerde Ender saraçla yaptığım canlı yayında düğünlerin ne zaman olacağını sormayı bırakıp bunun aksine bu düğün neden olmadı ya da hayatlarında neden bu konuda bir engel yaşadılar diye bir düşünmeye gitsinler gibi bir ifade kullandım. Hanımefendi siz ne kaba birisinizden tutun, siz kim oluyorsunuz da kızıyorsunuza kadar bir sürü mesaj atmış. Hiç üşenmemiş ve bunu gayet güçlü bir hırs yapmış. Başka hesaplar almış mesajlar atıyor. Belki hatalı bir söylem söyledim belki bana göre öyleydi. Ya da beni kafasından gereksiz büyüttü. Ama sonuçta kendisi büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Düğün kısmına gelene kadar insanlar işlerini kaybetti, ekmek bulamıyorlar, sağlıklarını korumaya çalışıyorlar diye düşünürken bırakın düğün olmasın. Düğünsüz de yuva kurulur anlamını kullandım. Yani çok sevilmenin gerçek bir tutku olmadığını biliyorum. Övgüler o yüzden hiç ayağımı yerden kesmez. Çünkü övgüden düşmek çok kolaydır.

Öven istediği zaman söver de…

Haberin Devamı

Önemli olan doğru, ilkeli ve saygın bir iş yapıp yoluna bakmak…

Kendi kendine iyi insan olduğunu bilmek…

Çok sevdiğim bir söz vardır:

Millet seni beğense ne olacak,

Beğenmese ne olacak?

Kimsenin cenneti yok ki seni cennetine koysun.

Sen cennetin sahibine bak.

Cenneti olup da beni oraya koyanlara sonsuz teşekkür ederim. Olmayanlara da en kısa zamanda cennet dilerim…

Hepinize, her gün burayı okuduğunuz ve bu köşeye bir anlam yüklediğiniz için çok şey borçluyum. Bu sayede astrolojinin sizlerin hayatına ışık olması gibi bir hayalimi gerçek yapıyorsunuz. Umarım sizlerin de hayalleri gerçek olur.

 

Haberin Devamı

Çok acil bir konumuz var!

Bu yıl 18 ay boyunca kadın cinayetlerinin çok fazla artış göstermesi mümkün olabilir. En çok 2000 yılında bu kadın cinayetlerinde artış olmuş. Şimdi tarih tekerrür ediyor.

Çok acil bu alanda önlemler alınmalı ve burayla ilgili ceza sisteminin değişmesi için bir şeyler yapılması gerekiyor. Gerçek anlamda çevremde gözlemlediğim tek bir konu var. Kadın tüm cesaretiyle bir yola giriyor ve boşanmaya doğru gidiyor. Sonra bu yol öyle bir yol ki bu süreçte kadın boşanana kadar erkeğin tehditti ve baskıcı davranışları altında kalıyor. Bu süreçte karşısındaki adamın gözü dönüyor ve kadın boşanamadan öldürülüyor. Adam hapise gidiyor, kadın ölüyor ve çocuk ortada kalıyor. Korkunç bir ego ve cehalet savaşı bunu bitiriyor. Bu genelde eğitimsiz bir kesimin yaşadığı durummuş gibi gösterilirken aslında pekte öyle olmuyor. Gayet eğitimli insanlarında bu egoya yenik düştüğünü görüyoruz. Şimdi bu süreçte bence kadın boşanmaya karar veriyorsa ve adam tehdit ediyorsa hemen boşanana kadar devletin bu sürece el koyması gerektiğini düşünüyorum. Yani kadın ya karantinaya alınacak ya da ne bileyim adam geçici bir süreçte takibe alınacak. İnanın bilmiyorum…

Haberin Devamı

Tek bildiğim bu durum için acil bir şey yapılması gerektiğidir.

Ben o kadar fazla şu an kocasının tehditti yüzünden boşanamayan çocuğu için dayanan kadın biliyorum ki…

Zor şeyler yaşıyoruz ama bazı yaptırımlarımızın eksik olmasından kaynaklı bunları yaşadığımızı düşünüyorum.

Hatice Çelik dün bu sebepten öldürüldü. Oğlu diz çöktü ve başında babam nerde diye bağırdı.

Ya babasını  ya da kendini öldürürse…

İnanın bazı sorunlar bazı sorunları fena şekilde doğruyor.

Bunların hepsi için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Suç potansiyeli olan insanların lütfen birilerine zarar vermeden önlem alınması lazım.

 

Sevmek yüksek ahlak getirir.

Bir yerde temel olarak sevgi varsa, vicdan vardır, doğru ahlak vardır, insanlık vardır…

Haberin Devamı

Eğer nefret ediyorsanız gerçekten sevmemişsinizdir. İçinizde nefret duygusu bir kere büyüdü mü bunu herkese besleyebilirsiniz.

Hallac-ı Mansur, İslam ve tasavvuf dünyasında Mevlânâ’ya, Şems-i Tebriz’iyle önderlik etmiş, çok önemli bir sufi. Bundan tam 1089 yıl önce, Allah aşkıyla yanıp, “Ben diye bir şey yok, içimdeki beni yok ettim, her şey ‘O’ yani Allah’tır. Enel Hak” dediği için, tarihin gördüğü en büyük işkencelere maruz kalarak öldürüldü. Ama öğretileri hiçbir zaman yok edilemedi. 

“Enel Hak” yani “Allah benim” dediği için Bağdat’ta işkenceyle öldürüldü. O, dünyadaki her şeyin, halbuki Allah’ın sureti olduğunu söylemek için mücadele verdi.

Haberin Devamı

Halife, "O, fitne çıkarmak istiyor, onu katledin veya Enel-Hak sözünden dönene kadar dövün" emrini verdi. Ona önce yüz kırbaç vurdular. Hiç ses çıkarmadı. Ölmediğini görünce, ellerini ve ayaklarını kestiler. "Korkudan sarardığımı sanmayın. Kan kaybetmekten sararıyorum" buyurdu. Darağacında "Tasavvuf nedir? “diye sordular. "Tasavvufun en aşağı derecesi, işte bende gördüğünüz bu hâldir." "Ya ileri derecesi?" dediler. "Onu görmeye tahammülünüz olmaz" dedi.

İdam edilmeden önce halk taş atmaya başladı. Atılan taşlara hiç ses çıkarmıyor, hatta tebessüm ediyordu. Bir dostu, gül attı. O zaman inledi. Sebebi sorulduğunda; "Taş atanlar beni tanımaz. Halden anlayanların bir gülü beni incitti" dedi. Ellerinden, bacaklarından sonra dilini de kesmek istediler. İzin isteyip; "Allah’ım, bana senin için bu işkenceyi reva görenleri affet!" diye yalvardı.

Düşünebiliyor musunuz? Nefret etmemeye çalışıyor. Ne büyük bir erdem.

Daha sonra dili ve başı da kesildi, cesedi yakıldı, külleri Dicle'ye atıldı. Atılan küller dökülür dökülmez, nehir hemen kabarmaya başladı. Kabaran Dicle'nin suları Bağdat'ı basmak üzereydi. O zaman bir dostu hırkasını Dicle'ye attı ve Dicle bir müddet sonra eski normal hâlini aldı. Hallac bu kimseye, şehit edilmeden önce: "Benim kollarımı, bacaklarımı, başımı kestikten sonra, cesedimi yakıp, külünü Dicle'ye atarlar. Korkarım ki, nehir taşıp Bağdat'ı basar. O zaman hırkamı nehre götürüp at" buyurmuştu.

Yani kısaca düşünsenize yıllar öncesinden bu zamana kadar konu hiç değişmiyor. İnsanları yargılamamız ve bedel ödetme duygumuz öyle yüksek ki?

Hallac-ı Mansur gibi olmak ne mümkün?

Enel Hak (Allah benim) demeyi büyük bir iddia sanıyorlar.

Oysa, bu büyük bir alçak gönüllülüktür.

Bunun yerine, “Ben Hakk’ın kuluyum, kölesiyim” diyen biri kendi varlığı, diğeri Allah’ın varlığı olmak üzere iki varlık ortaya sürmüş olur.

Halbuki, “Ben Hakk’ım” diyen, kendi varlığını yok ettiği için, Enel Hak diyor.

Yani, “Ben yokum, hepsi ‘O’dur, Allah’tan başka varlık yoktur.

Ben yalnızca yokluğum, ‘Hiç ’im diyor. Bu sözde alçak gönüllülük daha fazla mevcut değil midir?

Halk bunun manasını anlamıyor.

Anlamak ne kadar önemli?

Anlamak için özel performans göstermemiz gerekmektedir. İnsanlara yaptığınız kötü yorumlar, intikam planları, onu bitirme projeleri ya da mahvetme isteğiniz öyle acizce ki…

Olmaz arkadaşlar…

Biz hepimiz Allah’ın ruhundan üflenmiş muhteşem yaratımlarız ve Allah bizim hep yanımızda…

Ne size yapılan acımasızlığı birinin yanına bırakacak nede mutsuzluğunuzu…

Lütfen sizler kötüleri oraya havale edin. Koşulsuz iyi olun…

Hayat böyle bir yer…Sürekli taş yiyeceğiz, sürekli bir dert bitecek biri başlayacak ama önemli olan derdi verene güvenerek onunla başa çıkmak olmalıdır. Allah gökyüzünü bu yüzden bize sunmuştur…Derdinize derman olsun diye…Neden olduğunu anlamanız için…

Anlamazsanız yargılar ve kötü biri olursunuz…

Astroloji sizi iyi biri yapar…

Hepsi bu…Bu yüzden Astrolojiyi anlamayanlar ve bunu hurafe olarak görenlere üzülmüyorum. Çünkü bu evrende Hallacı Mansur gibi alimler anlaşılmadan gittiler ama yüzyıllar sonra yaptıkları ve verdikleri ile anılıyorlar… Bu yüzden gerçek olan her şey anlaşılmamış olmalıdır… Bu beni daha umutlandırıyor.

O zaman kapanışı Hallacı Mansur’un bir sözü ile yapalım: Bizi yaşatan şey korku ve endişeyse o zaman yaşamanın hiçbir anlamı kalmaz evlat!

 

Mutlu günler dilerim…

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları