Bencil insan, tek başına kalmış meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider

Günaydın hepinize yepyeni bir günden merhaba,

Haberin Devamı

 

Koskoca bir mart ayını bitiriyoruz. Eeee, öyle ya da böyle günler geçip gidiyor. Dün markete girdim. Makarna reyonları gerçekten boştu. Çok enteresan bir şekilde bunun dışında her şey var. Ben zaten en fazla kepekli makarna yerim ve benim oğlana da çok yedirmem makarnayı. Neyse mühim değil. Gülerek geçtim. Arabada ıslak mendil bitmişti. Kahve dökmüştüm. Onu temizlemek için almam lazımdı. Onu alayım dedim. Islak mendillerin olduğu reyona gittim ki bomboş. Sadece 2’li bir paket kalmış. Bana uzaktan öylece bakıyor. Tam yavaştan ilerlemeye gidiyorum ki bir baktım karşı mesafeden yaşlı bir amca aynı şekilde ilerliyor. O benden kaygılı, ben ondan. Bakalım kim kapacak mendili diye ilerliyoruz. Ben daha hızlıydım. Reyondan mendili ben önce aldım. O benden daha uzaktı. Amcanın surat gitti ve tüh der gibiydi…

*

Haberin Devamı

Aldım mendili ona uzattım. Gözlerini kocaman yaptı.

Nasıl yani dedi?

Al amcacım mendili sen onu almayacak mıydın dedim.

Yok, kızım olmaz dedi. O senin nasibinmiş.

Yok, amca dedim ben zaten onu sana vermek için aldım. Uzanma sen oraya diye dedim.

Gerçekten mi dedi?

Evet, çok ciddiyim dedim.

Ben başka yerden alırım. Sen al git evine direk dedim. 

Ah, kızım dedi: Bunu bana veriyorsun ama bulamazsın ki başka yerde…

Ben: Neden bulamayım ya, vardır her yerde dolu dedim.

Kızım marketler talan edildi, dedi.

Bu geldiğim 3. Market…

Olsun amcacım dedim, ben bulurum sen al bunu git.

Sonra bana paketin diğerini hediye etmek istediğini söyledi.

Gülüşmeye başladık. 

Sen ne iş yapıyorsun dedi. (Söylemedim yazar olduğumu) diğer işimden bahsettim.

Kendisine ben sordum sen ne iş yapıyorsun dedim. Ben emekli askerim dedi.

Neler görmüş geçirmiş bu ülkede… Biraz gündemi değerlendi. 

Ayaküstü sohbet etti benle… 

Dedi ki: “Kızım, bu ülkede neler gördük ve neler geçti. Âmâ bizim eskiler dayanıklı ve korkusuzdu. Şimdiki nesil konforu bozulacak diye ödü kopuyor. Ve en önemlisi ne biliyor musun? Biz bencil değildik. Paylaşırdık. Alt komşumuzun zilini çalar ne yedin, bir şey yedin mi diye sorardık. Karşı komşuya ne pişiyor bu akşam evde diye laf atardık. Kendimizden önce başkasının derdine dertlenirdik. Şimdi gençler inanılmaz sevgisiz ve bencil yetişiyor. Buna çok üzülüyorum. Ellerinde bir şey var sürekli onlara bakıyorlar ve mutsuzlar. Sizin ise mendil vermeniz beni çok şaşırttı. Güldük.

Haberin Devamı

Ben de güzel bir sohbet oluştuğu için şöyle devam ettim. Olsun amcacım ne güzel seni tanımak varmış kısmette bak diğer iki markette ıslak mendili bulmuş olsaydınız biz burada sizle karşılaşmayacaktık.

*

Bak en güzel cümleyi siz söylediniz dedi.

Siz keşke yazsanız kaleminiz kuvvetli gibi dedi. Afalladım böyle, uzunca kaldım.

Nasıl yani dedim?

Bana öyle geldi hanım kızım dedi.

Sonra gülümsedim ve söyleme gereği duydum.

Ben kendimce bir şeyler yazarım dedim.

Yok kızım dedi kendince yazma sakın. Senin dünyaya yazman lazım. Lütfen yaz ve bir yerlerde yayınla. Şok içinde bir şekilde konuşmanın nereye gideceğini anlamadan şaşkınlıkla suratına bakmaya devam ettim. Amca devam etti sözlerine bence sen çok okunan bir yazar olacaksın…

Haberin Devamı

Ben öyle şaşkın şakın yüzüne nasıl olur diye bakınca.

Kızım 91 yaşındayım ben ve inan Allah bizim içimizde daha yakın duruyor.

Bizim süremiz artık belli dedi. O yüzden bu sözler benim değil, Allah’ındır muhtemelen dedi.

*

Amca olur mu ya, kimin önce gideceğini Allah bilir. Allah uzun ömür versin sana diye devam ettim ama gözlerim doldu…İçim titredi. Nasıl sarılmak istedim…Yapamadım...

Pamuk gibi ellerini öptüm…

Başlarım koronaya dedim içimden…

Sonra aksayan konuşmasıyla heyecanlı heyecanlı bana;

İnsanlara bencil olmamayı anlat dedi.

İşlerinin iyi gitmesini rızklarının açık olmasını istiyorlarsa çevrelerine duyarlı olsunlar dedi. Yaşlılar her işlerini yapamıyor ve utanıyorlar söylemeye diye devam etti sözlerine. Israrla sorsunlar ihtiyaçları var mı diye.

Haberin Devamı

Çevrelerindeki çocuklara sorsunlar,

Evlat büyütmek zorunda olan ana babaya sorsunlar,

Korkularımızı yenmemiz sadece bencilliği yok etmemizle mümkün dedi.

Mesela ben Aile hekimime hep ilaç yazdırmaya giderim dedi ama arada onun hastalardan bunaldığını düşünürüm ve evde yetiştirdiğim saksılardan bir tane alır ona hediye ederim dedi. Kendini değerli hisseder hep ve mutlu olur. İnsanlar, insanlarla ilgilensin. Bu dünyaya bu yüzden geldik biz diye sözlerini bitirdi.

 

Dememiz o ki; yaşadığımız bu dünyada kendinizi kurtarmanın bir anlamı yok. Alıp kaçtığınız makarnanın, ya da ıslak mendilin bir anlamı hiç yok. Bu imtihanı uzunca süre yaşamak istemiyorsak bu bencilliklere son vermemiz gerekiyor.

Bencillikten vazgeçin.

Haberin Devamı

Kendinizin olmasın ama başkasının olsun.

Törpüleyin bu pis huyunuzu.

Sizin olmasın ama sizin sayenizde başka birinin bir şeyi olsun.

Kurtarın kendinizi bu karanlık boşluktan…

Ne oldu o ıslak mendili almadım diye? Kendimi karanlık bir boşluğa atmaktan kurtardım. 

Sadece soruyorum?

Neden kendi kendimizi mahvediyoruz?

Neden kendi ayağımıza sıkıyoruz?

Kendi kendimize kıtlık yaratıyoruz?

Kendi kendimize bencilce hareketler içindeyiz?

*

İşlerim çok kötü gidiyor diyenler,

Ne başarı ne huzur ne mutluluk buluyorum diye düşünenler işte o kör kuyuda olabilirsiniz. Çıkarın kendinizi oradan. Bencil olmaktan vazgeçin. Sizin sevginize, ilginize ya da size ihtiyacı olan hiç kimse gerçekten yok mu? Tabi önemli olan bir konu daha var. İşleriniz iyi gitsin diye bunu yapmamak lazım. Çıkarsız, koşulsuz, böyle verdikçe yerine daha çoğunun geldiğini hissederek yapmalısınız. Uyduruktan dur şuna yardım edim de şu işim de olsun gibi hesaplara girmeyin. Bu bir yolculuk… 

Azınız çok,

Darlığınız geniş olsun efendim… 

Kendime ve size bugün Ümit Besen’den “Islak Mendil” şarkısını armağan ediyorum…

Haydi son ses :) 

Mutlu günler dilerim…

İyi haftasonları

Yazarın Tüm Yazıları