Beslenme yetersizliği obez çocukları da kapsıyor

Araştırmalara göre 2030’a kadar Türkiye’de 3,39 milyon çocuk obezite sorunu yaşayacak. Çağın hastalığı obezite, sıklıkla yüksek enerjili fakat düşük besin değerine sahip gıdaların aşırı tüketimiyle ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından enerji alımının harcanandan fazla olması sonucu vücutta anormal veya aşırı yağ birikimi olarak tanımlanıyor ve çağımızın en ciddi halk sağlığı sorunlarından biri kabul ediliyor. Centers for Disease Control and Prevention (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri - CDC) ve Dünya Obezite Federasyonu’nun güncel verilerine göre Amerika’da 5-19 yaş grubundaki çocuklarda obezite oranı yaklaşık yüzde 19,7. Cinsiyet bazındaysa erkek çocuklarda oran yüzde 20,9,
kız çocuklardaysa yüzde 18,5 olarak rapor edilmiş. Türkiye’de 2022 itibariyle 5-19 yaş arasındaki çocuk ve ergenlerde obezite oranı yüzde 11,7. Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 tarihli ‘Dünya Obezite Atlası’ raporuna göre; 2030’a kadar Türkiye’de yaklaşık 3,39 milyon çocuğun obeziteyle karşı karşıya kalması bekleniyor. Bu oranlar farklı sosyoekonomik yapılara sahip iki ülkenin benzer küresel beslenme dinamiklerinden etkilendiğini ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Özellikle kentleşmenin hızlanmasıyla birlikte fiziksel aktivitenin azalması, çocukların ekran başında geçirdikleri sürenin artması, sağlıksız ve yüksek kalorili yiyeceklere erişimin kolaylaşması ve okul kantinlerinde dengesiz beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi obezitenin çocuklarda yaygınlaşmasına neden oluyor. Ailelerin beslenme konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması ve çocukların duygusal yeme davranışlarına yönelmesi de risk faktörlerinden. Genetik yatkınlık, hormonal dengesizlikler ve uykusuzluk da önemli rol oynuyor.

Hem fiziksel hem ruhsal

Çocukluk çağında obezitenin önlenmesi toplumun geleceği açısından kritik öneme sahip. Obez çocuklar, ilerleyen yaşlarda diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıklar açısından yüksek risk altında. Ayrıca obezitenin psikososyal etkileri; özgüven düşüklüğü, depresyon, sosyal dışlanma gibi sorunlarla kendini gösterebiliyor. Bu nedenle erken yaşta alınacak önlemler hem fiziksel hem de ruhsal sağlığın korunmasında önemli. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının çocukluk döneminde kazandırılması, bireyin yaşam boyu bu davranışları sürdürmesinde belirleyici oluyor.

Haberin Devamı

Güncel araştırmalar 5 çocuktan birinin malnütrisyon (beslenmenin içerik ve miktar açısından yetersiz olması) yaşadığını göstermekte. Malnütrisyon vücut ağırlığı düşük, zayıf çocuklarla ilişkilendirilse de
artık bu kavramın kapsamı genişledi ve besin kalitesindeki eksikliklerle de ilişkilendirilir hale geldi. Bu durum obez çocukları da
kapsıyor, çünkü obezite sıklıkla yüksek enerjili fakat düşük besin değerine sahip gıdaların aşırı tüketimiyle ortaya çıkıyor. Kalori alımı fazla olsa bile besin değeri düşük, protein, demir, kalsiyum, çinko, A ve D vitamini bakımından yetersiz beslenme söz konusu olabilir.

Bu da ‘gizli açlık’ olarak tanımlanan mikronütrient eksikliklerine neden olurken büyüme-gelişme gerilikleri, bağışıklık zayıflığı, öğrenme güçlükleri ve metabolik bozukluklar gibi önemli sağlık sorunlarına zemin hazırlıyor.

Haberin Devamı

Nasıl önlenir?

◊ Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliğinde okul temelli sağlıklı beslenme programları yaygınlaştırılmalı, okul kantinlerinde sağlıklı yiyecek seçenekleri arttırılmalı.

◊ Çocukların günlük fiziksel aktivite süreleri teşvik edilmeli ve okul müfredatına sağlıklı yaşam ve beslenme bilinci eklenmeli.

◊ Ailelere yönelik bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli, medya üzerinden obeziteye karşı etkili iletişim stratejileri oluşturulmalı.

◊ Toplum genelinde sağlıklı yaşamı destekleyici çevre düzenlemeleri (örneğin parklar, bisiklet yolları, yürüyüş alanları) arttırılmalı.

 

Yazarın Tüm Yazıları