Kasvetli, güzel ülkem!

Bizim mahallenin sokakları, eskiden kahkahalarla çınlardı. İki arkadaş anında bir diğerini bulur, başlardı dalgasını geçmeye.

Haberin Devamı

Etrafları insan dolar, ortam canlı bir sokak şovuna dönüşürdü. Herkes kıkırdar, herkes gülüşürdü. Televizyon kanallarının her birinde ayrı bir komedi programı, sitcom, hiç olmadı bir komik Türk filmi yayınlanırdı. Hem de “miş’li bir geçmiş”ten söz etmiyorum. Bunların tamamı “di’li geçmiş” zamandaydı.

 

*

 

‘Bir toplaşın bakayım, neler oluyor sizin hayatta, arkadaş ortamlarınızda?’ diye sordum her biri yirmili yaşlarındaki gencecik arkadaşlarıma. Kızlı, erkekli hep bir ağızdan dert anlatmaya başladılar, iyi mi?

 

*

 

Eskiden bu yaştaki gençlerin sorunları; önce tabi ki bir parasızlık, sonra erkek arkadaş - kız arkadaş sorunsalları, okuldaki sıkıntılar, derslerin yoğunluğu, sınavlar, yurttaki sıkıntılar, ev arkadaşıyla anlaşmazlıklar gibi seyrederdi. Mutlaka şimdi de bu sorunlar devam etmektedir ama bizim gencolar ilk sorulduğunda bunlardan dert yanmıyor artık!

 

*

 

Haberin Devamı

- Abi baksana Barzani’ye, kimseyi dinlemeden referandumu yaptı. Bir savaşa daha mı giriyoruz? Askerlik yaklaştı, uyku tutmuyor vallaha! diye dertlenen, bol küpeli oğlan çocuğuyla dertleştim mesela.

 

- Abi, artık hiç televizyon izleyemiyorum. Her dakika bir kötü haber, bir kavga, bir sapkınlık, bir sapıklık. Haber izlesen savaş, silah, taciz, sapık ünlü! Magazin desen kavga, ağız dalaşı, ensest, sapkın ünlü! dedi, Nişantaşı’ndan fırlamış bir kız çocuğu.

 

- Dolar havalandı abi, üç kuruş harçlığım var, o da kuş oldu uçuyor, dedi kolları ful dövmeli biraderim.

 

- Abi, neşe mi kaldı insanda? 15 Temmuz’da öyle bir korktuk ki, netten de gazete okuyamıyorum artık! İşin derinliğini gördükçe, geleceğimden endişe ediyorum, dedi bol makyajlı, süper tiki bir kız kardeş.

 

*

 

Haberin Devamı

Bir taraftan haince sevindim, biliyor musunuz?

 

Çünkü bizler, 80’leri yaşamışlar, hiper apolitik yetiştiğimiz için; aşk – meşk, okul – kantin, para – pul gibi gündelik dertlerle gençliğimizi tükettik.

 

Dertlerinin bu boyutta ve kendilerinin çözemeyecekleri ölçüde olmasına üzülmekle birlikte, bu dertlere kafa yorarak yetişmelerine özenmiyor değilim!

 

*

 

Çünkü bu ergenler de büyüyecekler ve bir gün inanıyorum, bu dertlere çözüm arayan bireyler olacaklar.

 

Kesinlikle bizden akıllılar, her anlamda gelişmişler, yüzde yüz daha globaller, teknolojiye olan açlıkları bizimle karşılaştırılamaz, bilgileri zaten tartışılamaz.

 

*

 

Tek dezavantajları; İsveç, Norveç gibi über – gelişmiş bir ülkede doğmamış olmaları. Fakat bu, onların gelecekte geride kalacakları anlamına gelmiyor. Sadece hayata küçük bir ‘handikap’la başlıyorlar.

 

Haberin Devamı

Bu handikap; politik, jeopolitik, ekonomik, sosyal...

 

Ne derseniz deyin, bu gencolar bunları aşabilecek kapasitede. Şu an belli etmiyorlar, küçümseniyorlar, karşılaştırılıyorlar, gerçekten pek de öyle göstermiyorlar(!)

 

Benim canım babacığım da benimle ilgili aynı sıfatları kullanacaktır, bu nesilden nesile genel bir çemkirme: Yeni nesilin bebeleri süslerine, giyimlerine, başkalarının düşüncelerine, sosyal medyaya çok önem veriyorlar. Kafalarına göre davranıp, bizlerin önem verdiklerine takılmıyorlar. Bize göre biraz daha vurdumduymaz, biraz daha rahatlar.

 

Eski jenerasyonlara böyle görünüyorlar, biliyorum. Ama inanın; şu an kırklı - ellili yaşlarında, yaşadığımız hayata hakim herkesten daha iyi olacaklar gelecekte.

 

Haberin Devamı

Benim kırk yaşında geldiğim toplumsal bilince, bu gencolar bugün gelmek üzereler!

 

Tek tesellim bu...

 

*

 

Kasvetli ve güzel ülkemin kara bulutlarını dağıtacak, daha aydın, daha insancıl, daha demokratik, daha empatik bir gençlik geliyor.

 

Bu memlekette, ‘pantolon giyince yüreği sızlayan’ tipitoşlar var. ‘Mağazalarda teşhir ürünleri hep yarı fiyatına satılır’ diyen ve din bilen insanlar var.

 

Bunların hepsi, Allah’a şükür ömür sınırlı, gelip geçecek!

 

Bu dramatik değişimi göremeyenler; patates eker gibi, ‘nesil yetiştirmekte’ ısrar etse de, değişimi durdurmanın mümkün olmadığını, bir gün görecekler.

 

*

 

Bu genç arkadaşlarım büyüyünce, mahallemde yine kahkahaların yankılanacağını olacağını düşünüyor, gülümsüyorum.

 

*

 

Haberin Devamı

NOT: Çok ciddi bir yazı oldu arkadaşlar. Farkındayım. Ama resmen, çevremdeki gencoların günlük karamsarlığı yazdı bu yazıyı kendi kendine! Haydi bu karanlığı dağıtalım! Gülmek bulaşıcıdır. Gelin 28 Eylül Perşembe, saat 20:00’de, Beşiktaş BKM Mutfak’ta buluşalım!

 

Anlatanadam #Kralmuhabbet’e gelen, yanakları ağrıyarak, karnı kasılarak çıkıyor. Daha başka bir yorum yapan olmadı. Benden söylemesi...

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

 

Yazarın Tüm Yazıları