AK Parti nerede yanlış yaptı?

TARAFTAR gazetelerin ‘Geri adım yok’ başlıklarıyla çıktığı gün, tartışmalı düzenleme geri çekildi.

Haberin Devamı

İktidarın ‘erken evlilik’, muhalefetin ‘cinsel istismar önergesi’ dediği düzenleme...

Akşamdan sabaha keskin bir fikir değişikliği yaşanmıştı.

Neydi buna yol açan?

Dün sabah Başbakan Yıldırım’dan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, yetkililerden peş peşe açıklamalar geliyordu.

Muhalefetle konuşacak, sivil toplum örgütlerinden gelen tepkileri dikkate alacak, komisyonda mutabakat arayacaklardı.

Oysa... ‘Geri adım yok’ başlıklarının daha mürekkebi bile kurumamıştı.

Ne olmuştu da önergeyi genel kurulda olduğu gibi oylamaktan vazgeçmişlerdi?

Muhalefet ayağa kalkmıştı ama tavır değiştirmeye yanaşmamıştı iktidar.

Sivil toplum örgütleri ayağa kalkmıştı ama bir şey değişmemişti.

Medyada tantana kopmuştu ama yine değişen bir şey olmamıştı.

Taraftar medyadan yükselen ‘münferit’ homurtulara bile kulak tıkanmıştı.

‘Tecavüzcüye af geliyor’ diye tepki gösterenler, adına ‘cinsel istismar’ dedikleri için düzenlemeyi siyaseten istismar etmekle suçlanmıştı.

İktidar, doğru yolda olduğundan o kadar emindi yani. Haklılığından hiç şüphesi yoktu, kararlıydı.

Fakat önceki gece ansızın yanlış yapıyor olabileceği şüphesi düştü içine. Ansızın eleştirilerde bir haklılık payı bulunabileceğini gördü.

İşte bu nasıl gerçekleşti?

Cevabı biliyorsunuz; mucizevi bir aydınlanmayla olmadı.

Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gece yarısı Anadolu Ajansı’na düşen bir beyanatıyla mümkün oldu.

Onca tepkiye, eleştiriye, vaveylaya ikna olmayan iktidar partisi, Erdoğan’ın bir sözüyle ikna oldu.

Cumhurbaşkanı ‘Eleştirileri dikkate alarak, tepkilere kulak vererek, geniş bir mutabakat arayarak tekrar değerlendirip gözden geçirseniz iyi olur’ dedi.

Durup bir daha düşünmeye, tepkileri kaale almaya ancak o zaman karar verdiler.

“Geri adım yok” başlıkları, taraftar gazetelerde çoktan baskıya girdiği için değişemedi. Ama iktidarın tavrı önceki geceden itibaren değişti.

“Geri adım yok” diyenler neden mi açığa düştü?

Çünkü Erdoğan’ın yüksek ikna gücünü hesaba katmadılar.

Onu ikna ettikten sonra muhalefeti, sivil toplumu, medyası hep birlikte ayağa fırlamış... Hiç kıymeti harbiyesi olmazdı.

Bildiklerini okurlardı, geri adım atmadan ‘ben yaptım oldu’ya getirirlerdi.

Onu ikna etmedikten sonra ise muhalefeti, sivil toplumu, medyası topyekûn arkalarında durmuş... Yine bir kıymeti harbiyesi olmazdı.

Yanılgıları, baştan onu ikna etmemekte oldu.

Erdoğan faktörü devreye girdi ve işin rengi değişti.

Anlayamadığım, AK Parti’nin tecrübeli Meclis kadroları bu basit realiteyi nasıl atladı?


15 TEMMUZ'UN TİYATROSU
İHSAN Mermerci Anadolu Lisesi öğrencileri, 15 Temmuz darbe girişimini anlatan bir gösteri sahnelemiş.

Adı ‘31 Mart’tan 15 Temmuz’a...

Lise Müdiresi Yeşim Kuyumcu yazmış, öğrenciler oynamış. Müdire Hanım “İhaneti göstermeye çalıştık” diyor.

Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle 15 Temmuz arasında bir benzerlik kurmuşlar. Abdülhamid’le Erdoğan’ın sözlerini birbirine bağlayarak senaryosunu oluşturmuşlar.

İyi niyetli bir çaba. Fakat yeterli mi?

FETÖ’nün içyüzünü teşhir edecek sanat faaliyeti, bu amatör lise öğrencilerinin yüzeysel temsiline mi kalmalıydı?

Yeni FETÖ’lerin çıkmaması, din bezirgânlarının tuzağına bir daha düşülmemesi için halkın bilinçlendirilmesi şart.

Romancısı, tiyatrocusu, sinemacısı seferber olmadan kazanılacak bir mücadele değil.

Yazar İskender Pala bir tiyatro oyunu için kolları sıvayacaktı; hâlâ ses yok.

TRT’de ‘Sevda Kuşun Kanadında’ dizisi var, hokkabazlığı işliyor. Başka da ne bir dizi ne film... Ne de ciddi, sarsıcı bir roman hazırlığı duyuluyor.

Göstermelik selam çakma işleriyle mi kalacak, yazık.

Yazarın Tüm Yazıları