Paylaş
Başbakan Tayyip Erdoğan ile İşadamı Remzi Gür arasında geçen telefon görüşmesine değinmiştim geçenlerde...
“Yazmasam olmazdı” başlıklı yazımdaki esas derdim, kamuoyuna bir basın toplantısıyla duyurulan bu telefon görüşmesinin, medyada Hürriyet dahil hiçbir gazetede haber olmaması meselesini gündeme getirmekti...
“Gizli telefon görüşmeleri”ni haber yapmaya acayip meraklı tipler de ilgi göstermemişlerdi bu telefon görüşmesinin kayıtlarına, iflah olmaz AK Parti karşıtları da...
Ben de “Ne oluyor yahu? Genelkurmay Başkanı’nı istifaya çağırmaktan korkmayan medyamız, neden bu olaya iki satır da olsa yer veremiyor?” diye sormuştum...
İşte bu “dokundurma”ya...
İşadamı Remzi Gür’den bir yanıt geldi...
Bu açıklamayı yayınlamamı zorunlu kılacak bir mahkeme kararı falan yok...
Ama yine de yayınlıyorum açıklamayı...
Çünkü ben, “Söz söylenmez sözüm üstüne...” diyen köşecilerden değilim...
Sözüm üstüne her zaman söz söylenir...
Yeter ki benim söyleyeceğim sözlere de tahammül edilsin...
İşte Remzi Gür’den gelen açıklamanın tam metni:
* * *
28 Ekim 2009 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yer alan köşe yazınızda müvekkil Remzi Gür ile ilgili bir yazınız yayımlanmıştır.
Alıntı yaptığınız kaynaktaki açıklamanın ve bu kaynağın yayın organı olan Aydınlık dergisindeki yazının içeriği doğru değildir.
Bir an için doğru olsa bile sizin veya alıntı yaptığınız kaynakların müdahale edemeyeceği, ifşa edemeyeceği özel hayat ile ilgili alandır.
Keza yazıda yer alan telefon görüşmesi, yapılan haber, yorum ve değerlendirmeler de doğru değildir.
Yapıldığı varsayılan telefon görüşmesini kayda alan, buna yardımcı olan, yayımlayan, yorumlayan (siz dahil) herkes suç işlemektedir.
Suç işleyerek haber yapılamaz.
Bir konu hem haber, hem dekişilerin hak ve hukukunun ihlal edildiği suçların konusu olamaz...
Dolayısı ile bu bir haber değildir...
Anayasa’nın 20-22, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK 125/2 Hakaret, TCK 132/4 Haberleşmenin Gizliliğini İhlal, TCK 133/1 ve TCK 133/3 Kişiler Arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, TCK 134/2 Özel Hayatın Gizliliğini İhlal, TCK 137/1-b ) maddeleri gayet açıktır.
Alıntı yaptığınız haber ve yazı ile ilgiliolarak yazınızdan önce ilgili mahkemeler nezdinde sorumlular hakkındatazminat davamız açılmış ve C. Savcılığına suç duyusu yapılmıştır.
Yazınız ile ilgili olarak da aynı şekilde yasal haklarımız kullanılacaktır.
Sayın Deniz Baykal’ın, kamuoyuna intikal etmiş olan avukatlık ücreti ile ilgili(yapıldığı varsayılan) bir diyaloguhaftalarca kaleminize dolamış olmanız, müvekkilimin özelhayatına müdahale edebilmek için size ya da başka bir gazeteciye gerekçe oluşturamaz.
Kaldı ki, o konu yine siz gazetecilerin yaptığı bir ihlalidir.
Kendi yanlışınızdan bir başka yanlışınıza mesnet hazırlamaya kalkışmanız komik olmaktan öteye gidemez.
Yukarıdaki açıklamayı köşenizden kamuoyuna duyurmanızı rica ederim.
Remzi GÜR adına Av.Abdullah BULADI”
Bu da benim açıklamam
BİR: Ben “Yazmasam olmazdı” başlıklı yazımda, herhangi bir gizli telefon görüşmesinin kayıtlarını yazmadım... Sadece “böyle bir şey var, neden kimse ilgilenmiyor?” diye sordum...
İKİ: Yazımdaki asıl amaç şu soruyu gündeme getirmekti: Neden herkeslerin gizli telefon görüşmelerinin kayıtları, çarşaf çarşaf yayınlanıp ifşa edilirken, memleketin Başbakanı ile memleketin bir işadamının yaptığı iddia edilen telefon görüşmesine tek satır olsun yer verilmiyor?
ÜÇ: Eğer ben bu soruyu sorarak suç işlemişsem ve işlediğim bu suçtan dolayı ceza yiyeceksem, yayınlanmadık gizli telefon görüşmesi bırakmayanların durumu ne olacak? Sanırım Remzi Gür’ün bu konu üzerinde iki dakika olsun düşünmesi gerekmektedir.
DÖRT: Bana kalırsa da “gizli telefon görüşmeleri” yayınlanmamalıdır... Çünkü bu suçtur... Ama bundan daha da önemlisi işin içindeki ahlaki boyuttur. İki kişi arasında yapılmış bir telefon görüşmesine kulak uzatmak, o görüşmeyi kayıt altına almak ve zamanı geldiğinde yayınlamak, en büyük ahlaksızlıktır... Memleketi bu ahlaksızlıktan kurtarmak da, “bazı telefon görüşmeleri”ni yayınlayıp “bazı telefon görüşmeleri”ni görmezden gelerek mümkün olmaz...
BEŞ: Eğer bu ahlaksızlığa, özel telefon görüşmelerine kulak uzatılmış son kurbanlar olarak Başbakan Erdoğan ile İşadamı Remzi Gür savaş açacaklarsa, ben onların neferi olarak bu savaştaki yerimi alırım... Ama benden “çifte standart” uygulamamı ya da uygulanan çifte standarda göz yummamı beklerlerse, hiç kusura bakılmasın, bunu yapamam...
Paylaş