Reformdan sonra şimdi de Avrupa

Cumhurbaşkanı Erdoğan, reform bombasının ardından şimdi de Avrupa bombasını patlattı.

Haberin Devamı

 Söylediği en net şekilde şu:

*

“Kendimizi başka yerde değil Avrupa’da görüyor ve geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz”.

*

Erdoğan’ın sözleri, bununla sınırlı değil.

Çekincelerini de sıralıyor:

*

“Avrupa’nın bize verdiği sözleri tutmasını, ayrımcılık yapmamasını, en azından ülkemize yönelik aleni düşmanlıklara alet olmamasını bekliyoruz”.

*

Erdoğan’ın bu sözlerinden benim anladıklarım şunlardır:

*

- Demek ki... Son günlerde gündeme gelen reform işi, sandığımızdan çok daha ciddi ve söylemde kalmayacak.

*

- Demek ki... Avrupa’yla eşit ve medeni düzlemde ilişki kurma arzusu var ve bu arzunun gerçekleşmesi için yapıcı bir tutum alınacak.

*

Bu yaklaşım karşısında...

Ne iktidar yanlılarının “Şimdi nereden çıktı bu” şaşkınlığını yaşıyorum ne de iktidar muhaliflerinin “Demek ki çok sıkıştı, bu saatten sonra olmaz” mızmızlanmasına kayıyorum.

Hissettiğim şey sadece şu:

Haberin Devamı

Arzuladığım yola girilmiş olunmasının keyfi ve huzuru.


REFORM MIZMIZLANMASI

MUHALİF
çevrelere bakıyorum:

Genelde reform söyleminden, Avrupa’ya yönelmeden mutlu olmuyorlarmış gibi bir havaları var.

*

Yanlış anlaşılmasın.

Kuşkular tabii ki vurgulanacak.

Reformun gecikmiş olmasına tabii ki dikkat çekilecek.

“Bu zamana kadar neredeydin” tarzı eleştiriler tabii ki olacak.

Değişimin maksadı ve niyeti sorgulanacak.

Bunlar tabii ki olacak.

*

Ama bunlar olduktan sonra...

Söylenmesi gereken son söz şu olmalıdır:

*

Hadi yapın şu reformları! Geç bile kaldınız! Zaten bizim de öteden beri istediğimiz şey bu! Avrupa’ya yönelmeniz de iyi. Somut adımları görelim. Takipçisiyiz! Bekliyoruz!”

*

“Senden gelecek reformu bile istemiyorum” noktasında durmak...

Muhaliflik adına reformu bile elinin tersiyle itmek...

Avrupa’ya yönelmeyi, sadece “Dün öyle demiyordun ama” diye karşılamak...

Teşvikçi olmak yerine sürekli bir mızmızlanma hali içinde olmak...

Yapıcı olmayan ve umut vermeyen bir siyasi nihilizmden başka bir şey değildir.


BENİ ÇILDIRTAN ŞEYLER

- “Aşı çıksa da maske takmaya devam edeceğiz. Aşı da kurtarmaz” vurgulu her türlü açıklama.

*

Haberin Devamı

Sürekli gözü dışarıda olan tiplerin, “Kapanalım, hem de tam kapanalım” diye etrafı velveleye vermesi.

*

Her olguyu en olumsuz tarafından alanların, “Bu kısıtlamalardan hiçbir şey çıkmayacak” diye ahkâm kesmesi.



HEYKEL DE HEYKEL

HEYKEL alerjim yok.

Ama kişilerin hiçbir soyutlamaya yer vermeden betondan bire bir heykelini yapmanın, tüm dünyada fena halde demode bir şey olduğunun farkındayım.

Artık birini öveceğimiz zaman, “Heykeli dikilecek adamsın” bile demiyoruz. O derece yani.

Reformdan sonra şimdi de Avrupa

*

Buna rağmen bizim CHP’li belediyeler, bu modası geçmiş heykel sevdasından bir türlü vazgeçmiyorlar.

En son İstanbul’da sağlık çalışanları adına diktikleri heykel, bu sevdanın son dışavurumu.

*

Haberin Devamı

Bunlar heykel dikmekten başka bir iş bilmezler” deniliyor ya...

Galiba “Evet, kardeşim. Biz heykel dikmekten başka bir şey bilmeyiz. Var mı diyeceğiniz” diye meydan okuyorlar.

*

Başka bir rasyonel açıklama bulamadım.


SADIK GÜRBÜZ

HAKKI teslim edilmemiş sanatçılarımızdandır Sadık Gürbüz.

Reformdan sonra şimdi de Avrupa

Oysa türkülerimizi otantik aslına sadık kalarak yeniden yorumlama alanında ilk atılımı yapan öncüdür o. Kadife gibi sesi vardır. Tarzını yansıttığı türküyü, kendisinin kılmasını bilir.

*

Dün bir televizyon ekranında görünce kendisini... Acayip mutlu oldum.


KEŞKE HAYAT BU KADAR BASİT OLSAYDI ÖYKÜ KARDEŞ

ŞÖYLE demiş Öykü Gürman:

*

“Babam ateistti. İnançsız birinin merhametli ve vicdanlı olabileceğine inanmıyorum. İnançsızlık, bencillik getirir. Babam da öyleydi”.

Reformdan sonra şimdi de Avrupa

*

Haberin Devamı

Buradan Öykü Gürman’a seslenmeyi vazife biliyorum:

*

Keşke mesele senin dediğin gibi net, basit, sade ve çelişkisiz olsaydı Öykü kardeş. Şu hayatta her şey ne kadar da anlaşılır olurdu. Hiç kafamız karışmazdı.

Ama maalesef, hayat bu kadar sade ve anlaşılır değil Öykü kardeş.

*

Bazen inançlı birinin destansı vicdanıyla karşılaşırken inançsız birinin zalim bencilliğine toslarsın hayatta... Bazen bir bakmışsın ateist biri, merhamet abidesi gibi yükselirken inançlı olduğunu söyleyen şahıs bencilliğe zirve yaptırmış.

Bunun daha inanç ile inançsızlık arasında gidip geleni var.

*

Bu yaman çelişkiler, koca Dostoyevski’ye bile acılar içinde kıvranarak ciltlerce kitaplar yazdırmıştır Öykü kardeş. Karamazov Kardeşler, Raskolnikovlar falan... Hep bu muazzam karmaşıklıktan çıkmış.

*

Haberin Devamı

Keşke mesele senin dediğin gibi köşeli ve çerçeveli olsaydı... İşimiz çok kolay olurdu Öykü kardeş çok. 

Yazarın Tüm Yazıları