Paylaş
- “Biz yas eviyiz kardeşim” demiş.
- “67 bin can gitti” demiş.
- “İki yerde sevinç var” demiş.
- Birinci sevinç yeri olarak İsrail Parlamentosu’nu göstermiş.
- İkinci sevinç yeri olarak ise “AK Parti medyası” diye nitelediği medyayı göstermiş.

*
O zaman gelin anımsayalım:
*
Gazze’de yas varken...
CHP’nin medyası, trolleri, akademisyenleri ne diyorlardı?
*
“Araplardan bize ne kardeşim? Bizi arkadan vurmadı mı bunlar. Ne halleri varsa görsünler. İsrail hepsini dize getiriyor. Filistin’den bize ne? Şimdi de Filistinli mülteciler mi gelecek ülkemize?”
*
Hepsini geçtim. Gazze’de yas varken Özgür Özel ne diyordu?
“Hamas terör örgütüdür” demiyor muydu?
*
Bugün Gazze’de sevinç var.
Bugün ne diyor Özgür Özel?
*
“60 bin kişi ölmüş. Bu neyin sevinci? Yas tutulmalı yas. Biz yas tutuyoruz, biz yas eviyiz, siz seviniyorsunuz.”
*
Kendi adıma konuşuyorum.
Benim bakış açım şudur:
*
- Gazze’de yas varken bizde de yas olur.
*
- Gazze’de sevinç varken bizde de sevinç olur.
*
Ben Gazze’ye bakarım.
Gazze’de şu anda şunlar oluyor:
*
Minicik kız çocukları, olağanüstü güzellikteki gülüşleriyle karşımıza çıkıyorlar. Anne babalar, “Enkaz da olsa evimize dönüyoruz, mutluyuz” diyorlar. Gazze’nin mazlum halkı şükür secdelerine kapanıyor. Gazze’de “yaşasın ateşkes” diye bayram havası var. Gazzeliler buruk da olsa ilk kez gülmeye başladılar.
*
Bizim buruk sevincimizin biricik nedeni budur.

KÜÇÜLTMEYE ÇALIŞANI KÜÇÜLTEN BİR BAŞARI
ORTADA bir başarı var.
-Türkiye, barış masasının başköşesinde mi? Başköşesinde!
- Erdoğan’ın belirleyiciliği herkesin dilinde mi? Herkesin dilinde!
- Trump sabah akşam Erdoğan’ı övüyor mü? Hem de nasıl övüyor!
- Dünya medyası Türkiye’yi yazıp çiziyor mu? Yazıyor da çiziyor da!
*
Yalın, basit, sade, apaçık gerçek buyken...
Yapılacak en nafile iş şudur:
*
Türkiye’nin ve Erdoğan’ın başarısını küçültmeye çalışmak için enerji harcamak. Türkiye’nin masadaki en önemli aktör olmasını önemsizleştirmek için bin dereden su getirmek.
*
Zeki ve akıllı siyasetçiler, ortada apaçık bir başarı söz konusuyken...
Şu iki şeyden birini yaparlar:
*
- Ya takdir ederler, teşekkür ederler, iktidarın hakkını teslim ederler, en azından “Türkiye’nin o masada olması kıymetli” diye düşük tonda da olsa bir açıklama yaparlar.
*
- Ya da susarak geçiştirirler, ıslık çalarak havaya bakarlar, hiçbir şey olmamış gibi yaparlar, havanın dağılmasını beklerler, en azından “yorum yok” falan derler.
*
Ama asla ve kata...
Dünya alemin kabul ettiği gerçeklerle kavga etmek durumuna düşmezler.
*
Çünkü zeki ve akıllı siyasetçiler, bilirler ki eğer ortada inkâr edilemeyecek türde bir başarı varsa...
Kaçınılmaz sonuç şu olur:
*
Küçültmeye çalışan küçülür.

HALK TV’DEKİLERİN BAZILARI İŞİ KAVRAMIŞ
BAKIN! Bakın!
Şarm El Şeyh’te zirvenin yapıldığı gün Halk TV’de neler oluyor.
*
Mehmet Tezkan şöyle diyor:
*
“En büyük çabayı Erdoğan gösterdi.”
*
Seda Selek şöyle diyor:
*
“Erdoğan çaba gösterdi mi? Gösterdi. Zirvede olması önemli miydi? Önemliydi.”
*
Küçültmeye çalışanın küçüleceğini idrak etmenin sonucudur bunlar.
Çıkıp da “ne başarısı, başarı falan yok” diye çırpınıp dursalardı...
Erdoğan’dan ziyade kendilerine zarar vermiş olacaklardı.
*
Yani Halk TV’dekiler aslında Erdoğan’a değil, kendilerine iyilik yapmışlar.

NAMIK TAN ÖZGÜR ÖZEL’İ DOKTRİNE ETSE İYİ OLUR
NAMIK Tan’ın bile inkâr edemeyeceği kadar yap yalın gerçek şudur:
*
Netanyahu, bir emrivakiyle Mısır’daki zirveye katılacaktı. Türkiye’nin başını çektiği ülkeler bunu engelledi.
*
Peki bu gerçekle kavga etme yolunu seçen Özgür Özel ne yapıyor?
Sonuna kadar inkâr yolunu seçerek şöyle diyor:
*
“Güya Netanyahu gelecekmiş de Erdoğan karşı çıkmış.”
*
CHP’nin dış politikacısı Namık Tan, ilk fırsatta Özgür Özel’i doktrine etmelidir.
Mesela şöyle şeyler söylemelidir:
*
“Sayın Genel Başkanım. Netanyahu, Şarm El Şeyh’e gelecekti. Bu bilgi doğrudur. Gelmesi engellendi, Türkiye bu konuda öncü rol oynadı. Bu bilgi de doğrudur. Keşke engellenmeseydi. Keşke Netanyahu Şarm El Şeyh’e gelseydi. Böylece Erdoğan lehine oluşan hava bozulurdu. Bize de bayağı bir ekmek çıkardı. Ama şans / kader / kısmet. Olmadı. Bu konuyu kapatsak iyi olur.”

*
Namık Tan böyle diyerek...
Özgür Özel’i durdurabilir mi?
Yoksa Özgür Özel’den şöyle bir azar mı işitir:
*
“Yahu Namık Bey. Bırak Allah’ını seversen doğruyu yanlışı. Siyaset yapıyoruz burada siyaset. Siz monşerler ne anlarsınız siyasetten.”
Paylaş