İyi ama...
- İktidar yumuşak mı?
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yumuşak mı?
- AK Parti sözcüleri yumuşak mı?
Hayır! Asla!
*
Normal şartlar altında baktığımızda söylemem gereken şudur:
*
İşte o Enes, bir vegan dergisine pozlar vermiş.
*
Maruldan kıyafetler giyerek fotoğraflar çektirmiş.
Ve şu mesajları vermiş:
- Et olumsuz etki yaratıyor.
- İnekler ve tavuklar vahşice öldürülüyor.
Bir ABD yetkilisi...
“Our boys have done it” demişti.
Yani...
“Bizim çocuklar başardı.”
ABD’deki son olayların başladığı andan itibaren öylece bekledim.
Bir yetkilimiz çıksa da...
“Kongreyi basanlar bizim çocuklar değil” diye bir demeç patlatsa diye...
*
Amacından saparsa...
Tadında bırakılmazsa...
Bir büyük kargaşaya dönüşürse...
İllegal örgütlerin katılımına açık hale gelirse...
Üniversitenin dışına taşarsa...
Barışçıl yönünü kaybederse...
Polisle çatışma noktasına varırsa...
Söyledikleri, HDP açısından gerçekten yenilir yutulur cinsten şeyler değil.
*
Tam olarak söylediği şu Ağıralioğlu’nun:
- 15 Temmuz badiresinden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin durumu nedir? Toparlanma oldu mu?
*
- HULUSİ AKAR: 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ordudan uzaklaştırılanlar oldu. Generallerin yüzde 50’si, kurmay subayların yüzde 73’ü görevden uzaklaştırıldı. Bunun ardından bir ay sonra Fırat Kalkanı Harekâtı gerçekleşti. Sonra da 4 büyük başarılı operasyon. Dünyada başka hiçbir ordu bunun altından kalkamazdı.
*
SÖZDE DEVLET TEHDİDİNİ PARÇALAYIP ATTIK
- Harekâtların amacı, sizin “terör koridoru” diye nitelediğiniz yapıyı bozmaktı. Bunda başarılı olundu mu?
*
Adı: Sevgi Kılıç.
*
Sevgi Kılıç’ın CHP’nin Parti Meclisi’ne seçilmesini başından beri hep şöyle karşıladım:
“Ne güzel! Ne şahane! Ne hoş!”
1. STRESE UYUM SAĞLA
Uyum sağla demek kolay... Nasıl yapacağız bu işi Osman Hocam? Huyunu suyunu bilmiyoruz ki bu meretin.
*
2. AZ KONUŞ ÇOK DİNLE
Maskelerin fora olduğu...
Mesafelerin aradan kalktığı...
Hepimizin aşılandığı...
“Ben de korona oldum” cümlesinin hiç işitilmediği...
Vaka sayısı, ölüm sayısı tartışmalarının yerle yeksan olduğu...
Kucaklaşma döneminin başladığı...
“Entübe” kelimesinin unutulduğu...
65 yaş üstünün rahat bırakıldığı...
Bunun iki türlüsü var:
*
BİRİNCİ TÜR
Postanede, emniyette, devlet dairesinde görevli olanlar, toplumsal statüsünün yüksek olduğunu düşündükleri tiplere...
“Siz” diye hitap ediyorlar.
Toplumsal statüsünü düşük gördüklerine ise kolaylıkla “sen” diyorlar.
Her önüne gelene “sen” dense...
Genel bir kabalık deyip geçeceğim.
Polis, “Kalacak yerim yok” diyen bir vatandaşımıza...
Sokağa çıkma kısıtlamasına uymadığı gerekçesiyle...
3 bin 150 lira ceza kesmişti.
*
Bu olay nedeniyle Türk Polis Teşkilatı’ndan bir özür açıklaması geldi.
Hem Çin aşısı geliyor Türkiye’ye... Hem de bizim Uğur-Özlem hocaların Alman aşısı...
*
Bu aşılar, belli bir planlama dahilinde yapılacak vatandaşa...
Yani artık hangisi denk gelirse.
*
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı aradım.
Deizm çığ gibi artıyor!
Hiçbir ölçülmüş veriye dayanmayan bu türden cümlelerle sürekli ortalığın telaşa verilmesi...
Deizm propagandası yapmaktan başka bir şey değildir.
*
Nihat Hatipoğlu’nu seversiniz, sevmezsiniz.
Müslümanlar, Kuran’ın “Allah kelamı” olduğuna inanıyorlar. Bu inanış nedeniyle de orijinale sadakat gösteriyorlar. Arapçaya yönelik bir saygı duruşu değildir bu! “Allah kelamı” kabul edilen metne yönelik saygı duruşudur. İbadetlerde, törenlerde Kuran’ın orijinal halinin okunması konusundaki duyarlılığın temel nedeni budur.
*
TÜRKÇE OLMAZ MI?
Türkçe Kuran olmaz mı? Tabii ki olur. Nitekim çok miktarda Kuran meali var. Sadece Türkçe değil. Çince Kuran da olur, İngilizce Kuran da olur, Almanca Kuran da olur, Japonca Kuran da olur. Fakat bütün bunlar, orijinalin yerini tutmaz. Çünkü orijinalin Allah kelamı olduğuna inanılır.
NASIL ANLAYACAĞIZ?
Ritüellerde, dualarda, ibadetlerde, törenlerde Kuran’ın orijinali okunur. Ama bilmek için, öğrenmek için, anlamak için... Tabii ki orijinal metnin çevirisi okunur. Türkçe meal işte bunun için vardır. Kuran’ın daha ayrıntılı yorumu olan Türkçe tefsirler bunun için vardır.
*
Dünyaca ünlü neyzenimiz Kudsi Erguner, bu ayinle ilgili şu hükmü veriyor:
*
“Türkçe Kuran, naat ve ayinin okunduğu bu gösteri, dini, tasavvufi ve Mevlevi geleneklere tamamen aykırıdır.”
*
Peki kimdir İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin himayesinde düzenlenen ayinin arkasındaki isim?
*
“EMAV–Evrensel Mevlânâ Âşıkları Vakfı” adlı bir vakıf.
Vakfın kurucusu ve onursal başkanı, kendisini
- FETÖ’cülük, bir aldatma ve kandırma hareketidir.
- Başı, ortası ve sonu sinsilik üzerine bina edilmiştir.
- Gerçek amacı gizlemek, adamların milli sporudur.
- Örgütün en temel şiarı şudur: Olduğun gibi görünme!
- Dava adına gözlerini kırpmadan yalanları patlatırlar.
- Solcu olurlar, liberal olurlar, Atatürkçü olurlar.
-
Bunu “yasak” kapsamına almış durumdalar.
*
- Yaptırımı nedir? Pek belli değil.
- Yasağın delindiği nasıl belirlenecek? Sanırım komşunun komşuyu ihbarıyla...
Neresinden bakarsan bak tatsız bir uygulama...
*
Ama halkın sağlığını göz önünde bulundurduğumda...
Ebubekir Sifil isimli bir ilahiyatçı, kızdığı gazeteciler için “Bunların cesetleri camiye sokulmasın” falan diye bir açıklama yapmış. Lüzumsuz, gereksiz bir yaklaşım. Ali Ekber Çiçek, bir türküsünde “Kılma cenazemi / Lazım değilsen” der... Sen de en fazla “Kılmam cenazeni / Lazım değilsen” der geçersin. Nedir bu cesetli mesetli camiye sokmama çağrısı...
- İZMİR VE DİYARBAKIR: Coşkun Sabah’a da bir haller oldu. Gün aşırı dikkat çekmek için lüzumsuz açıklamalar yapıyor. En son söyledikleri, tam densizlik... Kızının bikinili fotoğraflarının herkes tarafından görülmesini istemezmiş, çünkü İzmirli değilmiş Diyarbakırlıymış falan... Bize ne kardeşim senin kızından, bikiniden? Ne diye şehirlere yönelik bu tür ayrımcılıklar yapıyorsun. Nedir derdin senin?
Kaç yıl geçti aradan Şevki Yılmaz yine aynı
80’li yılların sonu, 90’lı yılların başında Refah Partisi’nin ünlü bir hatibi iken Şevki Yılmaz, siyasi ve dini konuşmalar yapardı.
O dönemlerde yaptığı konuşmalarda “Ayıp olur” falan demez, “P...z...k” kelimesini kullanırdı.
Hem de en şeddeli şekilde.
*
Aradan yıllar geçti.
Yapay zekâlar, nanoteknolojiler, silikon vadileri, X/Y/Z kuşakları, altüst oluşlar, zihinsel devrimler falan...
Neredeyse 2020’lere geldik.
*
Bizim Şevki Yılmaz’da zırnık değişiklik yok!
Yaptığı dini ve siyasi konuşmalarda yine “Ayıp olur” falan demeden “P...z...k” kelimesini kullanıyor.
Ve yine en şeddeli şekilde...
Yıllar geçse de...
Şevki Yılmaz’da maalesef bir gramcık bile seviye yükselmesi söz konusu olmuyor, olamıyor.
*
Bizim burada “Yahu çok ayıp olur” diye açıkça yazamadığımız sözcüğü, bir ilim, irfan ve edep sahası olan üniversite salonunda hunharca kullanıyor.
Üstelik üslubun insanın aynası olduğunu gayet iyi bildiği halde...
*
Allah ıslah etsin diyeceğim ama bir gramcık bile umudum yok.
BIRAK ŞU ‘AYŞECİK’ NAİFLİĞİNİ TUNÇ BAŞKAN
BİR Kıbrıs gazetesine demeç veren İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, dünya siyasetinin en çetrefilli, en karmaşık, en zor, en acımasız, en ezeli sorunlarından biri olan Kıbrıs sorununu bakın nasıl da kolayca çözüvermiş:
*
“Kıbrıs’ı Kıbrıslılara bırakalım. Ancak hiç bırakmıyoruz. Herkes bir tarafından çekiştiriyor. Ben bunu doğru bulmuyorum. Kıbrıs’ın jeopolitik önemini falan bir kenara koyup konuyu Kıbrıslılara bırakmak lazım... Herkes fazla müdahil, sadece Türkiye değil. Filler tepişir, çimenler ezilir. Onlar tepişiyor, olan Kıbrıslılara oluyor”.
*
Tunç Soyer’in sonsuz iyi niyetli bir insan olduğundan zerre kadar şüphem yok ama cehenneme giden yollar da iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.
*
Keşke Ecevit yaşasaydı da...
Tunç Soyer’e “Türkiye neden Kıbrıs’a müdahil oldu biliyor musunuz Sayın Soyer” falan diye biraz kurs verseydi.
*
Keşke CHP’nin yeni seçilen belediye başkanları, sadece belediye başkanlığı yapmakla yetinseler de...
Ortaya “Ayşecik dünya siyasetine barış getirecek projeler geliştiriyor” türü masalsı naiflikler çıkmasa...
‘AMERİKA BİZİ SATTI’ DİYEN PYD’YE SÖYLENECEK İKİ ŞEY
BİRİNCİ ŞEY: Amerika bu... Satar tabii... Tıyneti böyle... Önemli olan Amerika’nın sizi satması değildir.
*
İKİNCİ ŞEY: Bir mendil gibi kullanılmaya razı olursanız... Kullanılmış bir mendil gibi fırlatılıp atılırsınız.
ŞEHİT VE MEZHEP
Şehidin mezhebine bakılmaz.
Şehide mezhep sorulmaz.
Şehidin mezhebi göze sokulmaz.
Şehide mezhep üzerinden değer biçilmez.
Şehidin mezhebinden ayrımcılık çıkarılmaz.
TİRYAKİSİ OLDUM
Amerikan filmlerinde izleye izleye sabah kahvaltısında pankekin tiryakisi oldum.
*
Bazı türküleri Cem Adrian’dan dinlemenin tiryakisi oldum.
*
Halkımı tanıyayım diye diye Müge Anlı programlarının tiryakisi oldum.
*
En baştan bir başladım izlemeye... Breaking Bad’in tiryakisi oldum.
*
Bakü’ye bir gittim... Ay balam, Azerbaycan Türkçesinin tiryakisi oldum.
*
Gelirimin önemli bir kısmını tavladan sağlamanın tiryakisi oldum.
*
Arkadaşın elektrikli arabasıyla bir tur attım... Resmen tiryakisi oldum.
ADİL YARGILANMIYORMUŞ
ESKİ eşi Emine Bulut’u 10 yaşındaki kızının gözünün önünde boğazını keserek katleden alçak katil, mahkemede...
“Adil yargılanmıyorum” demiş.
*
Doğru demiş.
Kendisine hangi tür hapis cezası verilirse verilsin...
Emine Bulut ve onun şahsında zulüm gören tüm kadınlar için...
Adalet sağlanmış olmayacak.
SİNEMASAL TEKLİFLERİM VAR
“Yedinci Koğuştaki Mucize” adlı filmde sergilediği muhteşem oyunculuk nedeniyle Aras Bulut İynemli’nin hakkını teslim etmeyi teklif ediyorum.
*
Cem Yılmaz’ın filmlerini, “Acaba ne kadar komik bir film” diyerek değil, “Acaba ne kadar güzel bir film” diyerek izlemeyi teklif ediyorum.
*
“Joker” filminden hiç hoşlanmadıysak... Çokbilmişlerin estirdiği terörden hiç etkilenmeden “Berbat bir film” demeyi teklif ediyorum.
*
Hollywood’un son dönemde içine girdiği kabızlığı, iyi filmler çıkaramadığını, sürekli kendini tekrar ettiğini tartışmaya açmayı teklif ediyorum.
‘MEKÂNIN SAHİBİ GELDİ’ DİYENE DENECEK LAFLAR
Tamamdır abi, mekân senin... Biz de şuracıkta dursak azıcık.
Nerelerde kaldın birader! Gözlerimiz yollarda kaldı vallaha.
Mekâncıysan mekâncı gibi davranman lazım... Bu ne hava!
Kaç para birader senin mekân? Kaç para?
Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle