Burnuma naftalin kokusu geldi

Üstün Dökmen diye bir psikolog var.

Haberin Devamı

Üstelik profesör.

*

Şöyle demiş:

*

“Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması, meslek etiğine aykırıdır. Çünkü nötr olamazlar.”

*

Konuşmasının tamamını dinledim Üstün Dökmen’in.

Burnuma naftalin kokusu geldi

Dinlerken burnuma naftalin kokusu geldi.

*

Çünkü ben, 30 yıldır zirilyon kere tartışılmış bu konunun, çoktan aşılmış geçilmiş bir konu olduğunu sanıyordum.

*

Ama baktım ki Üstün Dökmen....

- Sanki bu konuyla ilgili tek satır okumamış gibi.

- Sanki bu konuyla ilgili ortaya atılan tezlerin hiçbirinden haberi yokmuş gibi.

- Sanki bu konuyla ilgili çok özgün bir fikir ileri sürüyormuş gibi.

Anlatıyor babam anlatıyordu.

*

Literatürü zerre kadar taramamış, kitaplar dolusu tartışmalara şöyle bir bakmaya bile tenezzül etmemiş, konuyla ilgili yıllardır söylenen sözlere hiç kulak vermemiş.

Ama buna rağmen...

Haberin Devamı

Yeryüzünün en özgün tezini öne sürüyormuş gibi...

Abanıyor babam abanıyordu o feci köhne tezine.

*

Daha vahimini söyleyeyim:

*

Kendisinin gelişmiş bir empati duygusuyla dopdolu olmasını beklerken...

Fena halde empati yoksunu olduğunu dehşet içinde fark ettim.

*

İnsan hiç değilse...

Ben bu olaya bir de başını örtenler açısından yaklaşmayı deneyeyim. Kendimi birazcık da olsa onların yerine koyarak olaya bakayım” der, değil mi?

Hayır, hayır!

Böyle bir empatinin kıyısından köşesinden bile geçmiyordu.

*

Çok daha vahimini de söyleyeyim:

*

Kafasında “nötr insan” üzerine bir denklem kurmuştu.

Şöyle bir denklem:

*

Başı açık insan eşittir nötr insan / Başı örtülü insan eşittir nötr olmayan insan.

*

Denklemi böyle kurunca da...

“Nötr olmayan insan” olarak tanımladığı insanlara karşı kibirli bir önyargı besliyor, onlara belli görevleri yasaklamayı kendinde hak görüyordu.

*

ABD’de yaşasa...

Sihlere türbanıyla adım attırmaz bu kafa.

*

İngiltere’de yaşasa...

Başörtülü polis görünce “Nötr olmayan insandan polis mi olur?” diye feveran eder.

*

Bu derece de çağdışı yani.

*

Neyse...

Burada keselim.

Artık fena halde bayatlamış bu tezleri yazarken bile sıkıldım.

Haberin Devamı

Burnuma gelen naftalin kokusu, daha da keskinleşti.

*

Ben ve benim gibi düşünenler, istediğimiz kadar, “Başörtüsü sorunu, çoktaaaan aşılmış geçilmiş bir sorundur” diyelim.

Üstün Dökmen’ler varolduğu müddetçe...

Başörtüsü sorunu da varolmaya devam edecek galiba.

HÜRRİYET’İN PAŞABAHÇE VAPURU HABERİNE DAİR


HÜRRİYET İstanbul İstihbarat Şefi Eyüp Serbest, çok ilginç merakları olan biri.

Burnuma naftalin kokusu geldi

*

Mesela tam bir motosiklet meraklısıdır. ABD’de yaşasa kesin bir motosiklet çetesinin elemanı olurdu.

*

Mesela uçaklara ilgisi dillere destandır. Millet, “Bu demir yığını nasıl uçuyor abi” sorununu çözememişken o işin matematiğini pilotlara bile anlatacak durumdadır.

*

Mesela vapurdan minnacık kayıklara kadar tüm deniz taşıtlarının hastasıdır. İnsan herhangi bir vapuru, güzel bir kadına benzetir mi? Bizim Eyüp benzetir.

*

Bana gelince...

Haberin Devamı

Hiçbirine en küçük bir ilgim olmadığı için hep hayret ederim onun bu meraklarına.

*

Geçen gün haber toplantısındaydık.

Eyüp, yarım saat anlattı Paşabahçe vapurunu.

Tarihini ayrı anlattı, endamını ayrı anlattı, “lüküs” kamarasını ayrı anlattı, hızını ayrı anlattı.

Hatta seneler evvel Paşabahçe vapuru hakkında yapılmış bir şarkıyı bile bulup çıkardı ortaya.

Şarkının zamanında hit olduğunu söyleyince...

“Bir vapurun konu edildiği şarkının hit olduğu karanlık dönem” diye espriler bile yaptık.

*

Eyüp Serbest, “Ben bu vapurun hastasıyımdır” diyerek bizzat kendisi kaleme aldı Hürriyet’teki Paşabahçe vapuru haberini.

*

Fakat o da ne?

Burnuma naftalin kokusu geldi

Vapurun tüm macerasını ve tarihini görkemli bir şekilde yazan Eyüp Serbest, maalesef vapurun İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilip İstanbul’a kazandırıldığından bir satırcık olsun bile söz etmemiş.

*

Haberin Devamı

Habercilik açısından bu büyük eksikliği, biz de fark etmemişiz.

Ah vah ettik. Üzüldük. Mahcup olduk.

Ama ne çare!

*

Eyüp’ün zerre kadar politik bir önyargısı yoktur.

İmamoğlu’nun emeğini, payını gizlemek gibi bir kaygıyı asla ve kata taşımaz.

*

Paşabahçe vapuru önceki gün akşamın geç saatlerinde yapılan törenle hizmete girince...

Eyüp Serbest ve arkadaşları, bu törenin haberini yaptılar ve ilk haberdeki eksikliği telafi ettiler.

*

Dünkü haberimizde Paşabahçe vapurunun İmamoğlu tarafından İstanbul’a kazandırıldığının altı kalın kalın çizilmiş oldu yani.

*

Hatamızdır, eksiğimizdir.

Bu nedenle tabii ki üzgünüz.

*

Ama bir üzüntümüz daha var:

*

Ekrem İmamoğlu’nun “Beni yine mağdur ettiler. Ama nasıl mağdur ettiler. Hem de nasıl mağdur ettiler” edasıyla...

Haberin Devamı

Eyüp Serbest’in haberini, vapurun hizmete girmesi töreninde diline dolamasına da üzüldük.

Törene katılan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na...

“Sanki bu vapur kendi kendine restore edilmiş gibi haber yaptılar Sayın Genel Başkanım” diye sızlanıp durdu İmamoğlu.

*

O kadar sızlandı ki...

“Vah vah. Kıyamam ben sana. Sen yine mağdur mu oldun bakayım” diyerek kendisine sarılma arzusu doğuyor insanın içine.

Yazarın Tüm Yazıları