Bu da benim dörtlüm: İncir, ceviz, kayısı ve maalesef Nutella
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tokat’ta çiftçilerle buluşmasında gece yatmadan önce yediği dörtlü karışımı anlatmış.
- Biraz manda yoğurdu.
- Bir çay kaşığı kestane balı.
- Üç beş tane Medine hurması.
- Ve biraz da yulaf ezmesi.
Bunları karıştırıp yiyormuş Cumhurbaşkanı.
*
Benim de bir dörtlüm var geceden yatmadan önce yediğim.
Şöyle ki:
*
- Bir adet eğri büğrü incir.
- İncirin içine yerleştirdiğim bir ceviz içi.
- Bir tane kurutulmuş Malatya kayısısı.
- Dr. Melih duymasın ve Allah affetsin, iki çay kaşığı Nutella.
*
Nutella’yı yedikten sonra...
Yakamı bırakmayan suçluluk duygusunu bilmem belirtmeme gerek var mı?
POLEMİKÇİLERE YAŞAMSAL TÜYO
VEGANLARA, etçilere, örgütlü dizicilere, doktorlara, fanatik taraftarlara, kışçılara, Adnancılara, sabahları kahve içmeden kendime gelememcilere, anneyim ben annecilere...
Mümkün olduğunca bulaşmayacaksın.
*
Bulaşıyorsan da...
Her an geri adım atacak gibi bulaşacaksın.
GALATASARAY’A OY VERİRDİM
GALATASARAY’ın son olağan genel kurulunda yaşanan...
Dinamizme, tartışmalara, demokrasiye, hararete, konuşmalara şöyle bir bakınca...
Kendi kendime şöyle dedim:
*
Eğer Galatasaray bir siyasi parti olsaydı...
Oyum kesin onundu.
TAM AVRASYACI OLACAĞIM
TAM Avrasyacı olacağım.
Aklıma hemen...
“Çin’de yaşamak ister miyim?” sorusu geliyor.
Hafazanallah diyorum.
*
Tam Avrasyacı olacağım.
Aklıma hemen...
Soğuk bakışlı gaddar Putin geliyor.
Buz gibi soğuyorum Avrasya’dan.
*
Tam Avrasyacı olacağım.
Aklıma hemen...
Deri ceketli, güneş gözlüklü Kim Jong-un geliyor.
Beni bir gülme alıyor.
*
Tamam abi tamam.
NATO’cu falan değiliz.
Biden’a, Macron’a, Boris’e bayılmıyoruz.
*
Ama “Avrasya Avrasya / Bulunmaz eşin” diye tutturacak halimiz yok.
BAKIN, BU BİR DRAMDIR
AHMET Davutoğlu ile Ali Babacan...
Yıllarca bizi...
Tayyip Erdoğan’ın ne müstesna bir lider olduğuna ikna etmeye çalıştılar.
*
Bu ikisi şimdi de bizi...
Tayyip Erdoğan’ın ne kötü bir lider olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar.
*
Dram bu değilse nedir Allah aşkına?
ŞİDDETLE KATILDIĞIM YAKLAŞIMLAR
BİNALİ Yıldırım’ın...
“Ekin, ekin... Deliler gibi dağı taşı ekin” şeklindeki çıkışları.
*
Mevlüt Çavuşoğlu’nun...
Oligarkların Türkiye’ye gelmesine yeşil ışık yakan açıklaması.
OSCAR
OSCAR’ı 1993 yılına kadar ciddiye aldım.
*
1993’ten sonra ise...
Dönüp bakasım yok.
EN HEYECANLI VE EN SIKICI 5 MESLEK
ULUSLARARASI çapta bayağı yetkili abiler ve ablalar, en heyecanlı ve en sıkıcı meslekleri saptamışlar.
*
İşte en heyecanlı o beş meslek ve yorumlarım:
*
1. GÖSTERİ SANATLARI...
(Yorumum: Kuğu Gölü Balesi’ni izlerken esnemiş ve sıkılmıştım. Demek ki baletler ve balerinler sıkılmıyormuş.)
*
2. BİLİM...
(Yorumum: Sanırım Ercüment Ovalı’nın laboratuvara girişlerine ve çıkışlarına bakarak bu kanıya vardılar.)
*
3. GAZETECİLİK...
(Yorumum: Bizde gazetecilik, artık politik aktivistlik haline geldi. Bu nedenle siyasetçilik ne kadar heyecanlıysa gazetecilik de o kadar heyecanlı.)
*
4. SAĞLIK...
(Yorumum: Sağlıkta şiddet olaylarını gözünüzün önüne getirin. Heyecanı hemen fark edersiniz.)
*
5. EĞİTİM...
(Yorumum: Pandemi döneminde evlerinde sıkılan çocukların densiz şakalarına maruz kalan öğretmenlerimiz açısından evet heyecanlı bir meslek.)
*
Bir de beş sıkıcı meslek var.
Tahmin ettiğiniz gibi...
1- Muhasebe. 2- Veri analizi. 3- Vergi / sigorta. 4- Bankacılık. 5- Temizlik işleri...
*
Gerçi Hürriyet’in sigorta yazarı Noyan Doğan, her daim gülümseyen haliyle hiç de sıkılıyor gibi bir portre çizmiyor ama istisnalar sanırım burada da kaideyi bozmuyor.
