Bu adamı bulun: Mürit mi, kışkırtıcı mı?

12 yaşındaki kız çocuğunu alçakça istismar eden Fatih Nurullah adlı adama alenen destek veren biri çıktı Twitter’da.

Haberin Devamı

 

Twitter’da kullandığı isim “Abdülkadir Erdinç”.

*

Adam resmen istismarcıya destek veriyor. Hükümeti töhmet altında bırakacak iddialar ortaya atıyor. Yapılan istismara dini kılıflar uyduruyor.

*

Bu adam eğer gerçekten müritse...

Derhal yakalanıp “Küçük bir kız çocuğunun istismarına yancılık yapmak” suçundan işleme tabi tutulmalı.

Hukukta böyle bir suç yoksa...

O zaman “Suçu ve suçluyu övmek” ya da “Dini değerleri aşağılamak” suçları devreye sokulmalı.

Bu adamı bulun: Mürit mi, kışkırtıcı mı

*

Eğer bu sahte bir hesapsa...

Bu hesabın arkasındaki şahıs ya da şahıslar derhal bulunmalı.

FETÖ’cü müdürler, yoksa başka bir provokasyon odağı mıdırlar, ortaya çıkarılmalı.

*

Haberin Devamı

Buraya kadar yazdıklarımın tümünün “bir açık ihbar” olarak değerlendirilmesini talep ediyorum.


YADIRGARIM

- Daniel Craig’i James Bond dışındaki rollerde...

- Tom Cruise’u Ethan Hunt dışındaki rollerde...

- Anthony Hopkins’i Hannibal dışındaki rollerde...

Bu adamı bulun: Mürit mi, kışkırtıcı mı

Gördüğümde fena halde yadırgarım. Kimse kusura bakmasın.


BODOSLAMA ÇARPITMA

İNTERNETTE muhalif yayın yapan ne kadar haber sitesi varsa hepsinde aynı haber:

*

“Kaymakamdan vatandaşa: Uyuşturucu satarak da para kazanırsın”.

Bu adamı bulun: Mürit mi, kışkırtıcı mı

*

Açıp bakıyoruz videoya... Olayın aslını hemen anlıyoruz:

Denetime çıkmış Turgutlu Kaymakamı Ali Yılmaz, kaldırıma sandalyeleri atmış bir esnafı, sandalyeleri kaldırması için uyarıyor. Esnaf da “Para kazanmam lazım” diyor. Bunun üzerine Kaymakam, “Para kazanmak yasal yollardan olmalı. Yasaları çiğneyerek değil. Yoksa uyuşturucu satarak da para kazanırsın. Yasalara uymak şart” diye cevap veriyor.

*

Göz göre göre gerçeği eğip bükme... Hakikati pervasızca yamultma... Bodoslama çarpıtma... Ne ayıplayan var ne de utanmaya azıcık da olsa kapı aralayan...


HÜKÜMET KOMİSERLERİ Mİ?

EKRANLARDA tartışma programları yapılıyor.

Doğal olanı nedir?

Şudur:

Haberin Devamı

Bir tarafta hükümetin eğilimlerine yakın isimler olmalı, bir tarafta da muhalefetin eğilimlerine yakın isimler olmalı.

*

Geçenlerde bir yorum okudum.

Yorumu yazan arkadaş, tartışma programlarına katılan hükümetin eğilimlerine yakın isimleri, “ekranlardaki hükümet komiserleri” olarak nitelemiş.

*

Ne istiyor bu arkadaş?

Bütün katılımcılarının muhalefetin eğilimlerine yakın isimlerden oluştuğu türde tartışma programları mı istiyor?

İyi ama böyle bir program, hakkaniyetli olur mu? Hadi hakkaniyeti geçtim, böyle bir program, tartışma programı olur mu?

*

Ayrıca canlı yayınlanan, herkesin istediğini söyleme hakkı olan ve olan bitenin seyirci önünde gerçekleştiği bir yayında...

Haberin Devamı

Kim kime komiserlik yapabilir ki?

Mantık bu olunca... Tartışma programlarındaki muhalefetin eğilimlerine yakın isimlere de “ekranlardaki muhalefet komiserleri” denemez mi? 

*

Son olarak... Saçmalamayı neden bu kadar çok seviyoruz ki biz?


RADYOCULARIN KAMP ATEŞİ

ŞU hayattaki en önemli dostlarımdan biridir Adem Metan... Radyocudur. Sosyal kelebektir. Aktiftir. Sağduyuludur. Bütün kesimlere açıktır. Diyalogcudur. Sağlam dosttur.

Bizim Adem, son zamanlarda sürekli kamp ateşlerinin etrafında.

Bu adamı bulun: Mürit mi, kışkırtıcı mı

*

Olay şu:

Bir grup radyocu, sosyal medya fenomeni ve Youtuber toplanmışlar, Türkiye’nin değişik yerlerinde kamp yapıyorlarmış.

Çadırlarda kalıyorlar, kamp ateşinin etrafında muhabbet çeviriyorlarmış. Amaçları doğaya dönüş mesajı vermekmiş.

Haberin Devamı

En son “Arog” filminin de çekildiği Afyon sınırları içindeki Frigya’da kamp yapmışlar. Afyon’daki kampa Afyon Valisi Gökmen Çiçek de uğramış. Hatta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da telefon bağlantısıyla katılmış.

*

Şu yaşıma geldim, hayatımda hiç kamp yapmadım.

Hiç izci, yavrukurt, oymakbaşı falan olmadım mesela...

Bir kamp insanı mıyım? Bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var:

Kamp ateşinin etrafında gitar eşliğinde “Akdeniz Akşamları” şarkısı söylenmesine hep imrenerek bakmışımdır.

Adem’in anlattığı kamp hikâyesine inceden imrendim imrenmesine ama “Bir dahaki kampınıza ben de geleyim” demeye cesaret edemedim.


BİR ÖNERİM VAR

“6–7 Eylül olayları” var ya...

Haberin Devamı

Hani İstanbul’da azınlıkların canlarına, evlerine, dükkânlarına kastedilen o korkunç iki gün...

İşte o iki günün, her yıldönümü...

“IRKÇILIKLA MÜCADELE GÜNLERİ” olarak ilan edilebilir.

Seminerlerle, konferanslarla, etkinliklerle geçecek iki gün.

*

Bu iki gün şunları öğretse yeter:

- Galeyana kapılarak, dolduruşa gelerek komşuna saldırma.

- Çoğunluk olarak azınlığın haklarına gösterdiğin saygı kadar insan olabilirsin.

- Farklı dine ya da ırka mensup olmak, ancak zenginlik olabilir.


İKİ İDDİALI ŞEY

- BİR: Selahattin Demirtaş, ayrı parti kuramaz. Çok istese de kuramaz.

- İKİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan, düğünlerin yasaklandığı şu ortamda yüzlerce kişiyle düğün yapan AK Partili milletvekiline “Ne yaptın sen?” dese... Bir daha asla hiçbir önemli şahıs böyle bir şey yapmaz.


SANKİ RESTORANDA İLAVE MASA KONMUŞ GİBİ

RESTORANLARDA biraz kalabalık olunca masalar birleştirilir ya...

Öyle muamele etmişler koca Sırbistan Cumhurbaşkanı’na...

*

Trump, keyfini hiç bozmuyor.

Sırbistan Cumhurbaşkanı ise resmen okul sırası gibi bir şeye oturtuluyor.

Bu adamı bulun: Mürit mi, kışkırtıcı mı

*

Peki suç kimde?

Trump’ta mı?

Tabii ki hayır!

Ben buraya oturmam, beni buraya oturtamazsınız, biz iki eşit devletiz, bu yaptığınız ayıp” demeyen, diyemeyen Sırbistan Cumhurbaşkanı’nda.

*

Ne demişler?

Belgrad’da balık tut, onurlu yaşa.

Yazarın Tüm Yazıları