Güya ahlak abidesi... Güya tarafsız... Güya dürüst... Güya saptırma yapmıyor... Güya aşağılık işlerden uzak...
*
Peki ya gerçek? Tam tersi.
Tek farkları şu: Ahlaksızlığı birazcık daha sofistike biçimde yapıyorlar.
*
Dün uzun, upuzun bir yazı yazdım, Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında yaptığı Gara harekâtı konulu konuşmayı analiz eden.
*
Dedim ki:
Katil kimdir?
*
Tabii ki tetiği çeken alçaktır.
Tabii ki tetiği çeken alçağa emri veren alçaktır.
Tabii ki “vur” emri verenin bağlı olduğu örgüttür.
Tabii ki örgütün uzantılarıdır.
Tabii ki örgütün iplerini elinde tutan güçlerdir.
*
Gözler kısılıp HDP’ye bakılıyor.
*
- “Ne diyecekler acaba?” diye...
*
- “Katliama yönelik şöyle okkalı bir kınama yapacaklar mı?” diye...
*
- “Acaba yine bir gerekçe bulacaklar mı?” diye...
*
- Bebek katletmiştir.
- Öğretmen katletmiştir.
- Köylü katletmiştir.
- İzne giden askerleri katletmiştir.
- İşçi katletmiştir.
- Bombayla vatandaş katletmiştir.
*
İşte en son...
Ne zaman kiminle ne yapacağını çok iyi biliyor.
*
Kumpas zamanı...
Zekeriya ile vakit geçirip poz veriyor.
*
Maklube zamanı ise...
Rockefeller’ın torunu Ariana’yla poz veriyor.
*
Öztrak’ın bu eleştirisine, çok sert bir cevap verdi Muharrem İnce.
Dedikleri şunlar:
*
“Boğaziçili misiniz, Boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem. Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Biz abdest alır dışarı çıkmayız. Bizim zaten abdestimiz var. Bilin istedik de... Şöyle söyleyeyim. Siz hani bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim.”
Bu nedir Allah aşkına?
*
Boğaziçi gerilimi bitmesin diye mi yapılıyor bu tür provokasyonlar?
*
Bir ilahiyat dekanına yakışıyor mu böyle bir tehdit dili?
*
Bir taraf İskilipli’yi göklere çıkarıyor.
Bir taraf ise yerin dibine batırıyor.
*
Oysa İskilipli Atıf hakkında...
Türkiye Uzay Ajansı’nın hazırladığı bu klip, Atatürk’ün ünlü “İstikbal Göklerdedir” sözüyle birlikte sunuluyordu.
*
Klip şundan ibaretti:
- Şöhretin Kıvanç Tatlıtuğ/Kenan İmirzalıoğlu aşamasını yakaladığımı falan düşünüp ara sıra gülümserdim.
*
- Rektörlük binasının tam önünde “Ey Boğaziçi! Ya sen beni alacaksın ya da ben seni” diye tek kişilik bir eylem planlardım.
*
- Ali Kırca ile Mehmet Ali Birand isimlerinden yola çıkarak... “Mehmet Ali Kırca” gibi bir ismi uydurmayı nasıl başardığıma şaşıp kalırdım.
Diyalog kültürü devreye girse...
*
Öğrenciler bir adım geri atsa...
Yöneticilerimiz bir adım geri atsa...
*
Rektör Bulu, yeni bir yaklaşım denese...
*
O açıklamayı okuyunca...
“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/Kemal Bey bütün olayın farkında” diye ıslıkla bir melodi tutturdum.
Şöyle diyor Kılıçdaroğlu açıklamasında:
*
“Ben sevgili öğrencilerimize değil, onların anne ve babalarına seslenmek istiyorum. Karşımızda kontrolünü kaybetmiş bir siyasi iktidar var. Gerginlikten besleniyor. Bizler aklıselim sahibi olmak zorundayız. Sağduyu ile hareket etmek zorundayız. İktidarın değirmenine su taşımamak zorundayız.”
*
Ne demek istiyor Kılıçdaroğlu?
“AİHM kararı uygulanmalı” demiş.
Çok tepki almış.
*
Cemil Çiçek de...
“AİHM kararı uygulanmalı” demiş.
- Dikkat! Birine “delikanlı” sıfatını yakıştırmak için onunla aynı fikirde olmak gerekmiyor.
*
- Delikanlılığının sayısız göstergesi var Çelebi’nin: Ergenekon’a karşı direnişi... Mahkeme salonlarındaki dik duruşu... FETÖ’cü yargıya karşı başkaldırışı... İnançlarından ödün vermeyişi...
*
Koskocaman bir yalandır sayın Z kuşağı.
*
Tamam...
Eskilerden uzanıp gelen bir Münir Özkul/Adile Naşit sevecenliği ve şekerliği var. Ama unutma ki...
Pişmiş ya da pişmemiş etlerle yaptığı danslardan nefret ediyorum.
İşi pişkin bir gösterişçiliğe vardırmasını ayıplıyorum.
Çiğ et tokatlama seansları yüzünden neredeyse vejetaryen olacağım.
Hazırladığı videolardaki tuhaf hallerini yüzümü buruşturarak izliyorum.
Yani Nusret’e karşı duygularımız ortak.
*
Ama bu adamın ABD’den Dubai’ye küresel çapta alıcısı var.
Sürekli.
İnatla.
Durmaksızın.
*
Telefonuma mesajlar atıyor.
Atıyor, atıyor, atıyor.
*
Sonra da Twitter’dan...
Dediği şu:
*
“Benimle A Milli Futbol Takımı’nda savaşmış, mücadele etmiş ve forma giymiş arkadaşlarımla ilgili yorum yaparım.”
*
Berat Albayrak’a açık mektup
SAYIN Berat Albayrak!
Atılan ve atılacak her türlü adıma taaa en baştan karşı çıkan, yapılan hiçbir şeyden memnun olmayan, her gayrete burun kıvıran, her çabaya bir kulp bulan, her yaklaşımı elinin tersiyle itenlerden biri değilim ben.
![Berat Albayrak’a açık mektup]()
Tam tersi...
Sizin başarılı olmanızı ta gönülden arzu ediyorum.
Bunu sizin için değil, memleketimiz için istiyorum.
Çünkü sizin başarılı olmanız, memleketimizin istikbali açısından çok ama çok önemli.
İşte tam da bu gerekçelerle...
Ekonomimizi düzlüğe çıkarmak amacıyla aldığınız kararlara hep olumlu yaklaştım, yaklaşıyorum.
Fakat Sayın Berat Albayrak!
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki...
Ekonomi ile hukuk...
Ekonomi ile demokrasi...
Ekonomi ile özgürlükler...
Ekonomi ile oturmuş bir kurumsal yapı...
Arasında dolaylı falan değil doğrudan bir bağ var!
Ve bu bağın dikkate alınması zorunlu...
Bu bağ dikkate alınmadığı müddetçe de sonuç almak maalesef zor, hem de çok zor!
Sayın Berat Albayrak!
Ekonominin dümeninde yer alan bir kaptan olarak sizin bu bağı bir parça ihmal ettiğiniz izlenimi alıyorum.
Lütfen bu bağa önem veriniz Sayın Berat Albayrak!
Hukuk, demokrasi ve özgürlükler... Sizin dolaylı değil, doğrudan alanınız! Bu alanı ihmal etmeyiniz!
Lütfen bulduğunuz her fırsatta hukuk, demokrasi, özgürlükler vurgusu yapınız!
Bir kere tasarruf diyorsanız on kere hukuk deyiniz, bir kere enflasyon diyorsanız on kere demokrasi deyiniz, bir kere kur sorunu diyorsanız on kere özgürlükler deyiniz.
Deyiniz ki... Düşsün artık şu dolar denilen meret!
Deyiniz ki... Bitsin artık şu enflasyon denilen bela!
LANET OLASI FEDERALLERE RÜŞVET Mİ VERDİN REZA?
ÜLKESİNİ satan Reza denilen soytarı, ABD’de...
En lüks lokantalarda fink atıyor.
En lüks otellerde keyif çatıyor.
En lüks arabalarda sefa sürüyor.
“Nasıl oluyor bu iş?” sorusunun cevabını...
Dün bizim gazetede yayınlanan Razi Canikligil’in Reza haberinde buldum.
Razi Canikligil’in haberine göre...
ABD’li hukukçular, “Zarrab hukuken serbest kalamaz, böyle lüks yerlere gidebilmesi ancak federal ajanların kendisine tanıdığı ayrıcalıkla mümkün olabilir” demişler.
Hadi gelin hep birlikte haykıralım:
Lanet olası federaller!
Demek kaptınız rüşveti Reza’dan!
AK PARTİ TEŞKİLATLARININ DUVARLARINA YAZILACAK SÖZ
AK Parti teşkilat binalarının duvarlarına...
Şöyle bir yazının asılmasını teklif ediyorum:
“Bunca zaman hizmet verdikten sonra bir biçimde istifa etmek zorunda kalan belediye başkanlarımızı hayırla yâd edelim”.
HER KİM Kİ
Her kim ki...
Ali yerine Muaviye’yi...
Hüseyin yerine Yezit’i...
Tercih ediyorsa...
Bilin ki...
O şahsın elinden ve dilinden...
Herkese her an her türlü büyük kötülük gelir.
Hemen uzaklaşın onun yanından!
![Berat Albayrak’a açık mektup]()
KOMŞUDAN GELEN BURJUVA AŞURESİ
![Berat Albayrak’a açık mektup]()
ALLAH kendisinden razı olsun, komşum Sedef İybar bu yıl da unutmadı geleneksel Nişantaşı burjuva aşuresi yapmayı ve birazını benim eve yollamayı.
Fakat Sedef İybar’ın yaptığı aşure de aşuredir ha!
Galiba içine chia, kinoa falan gibi adını bile telaffuz edemediğimiz türde ‘janjanlı’ şeyler de katıyor!
Bu arada...
Nişantaşı falan deyip duruyorlar ya...
Nişantaşı’nın şu ana kadar gördüğüm tek faydası da bu aşure ha!
VE NİHAYET ENİS SERBEST!
HABERİ aldığım ilk andan itibaren...
Keyfim yerine geldi.
Yüzüm güldü.
Bir kahve yaptım kendime.
Bir çikolata parçası attım ağzıma.
Gözüm parladı.
Bir yük kalktı üzerimden.
Bir oh çektim.
Sevinçli bir telaş yaşadım.
“Ulan iyi oldu be” deyip durdum.
VALLAHİ ANLAMADIM, BİLLAHİ ANLAMADIM
ACUN Bey, eşi Şeyma’nın dillere destan gezileriyle ilgili olarak şöyle demiş:
“Biz Şeyma’nın gezilerini masraf olarak değil, yatırım olarak görüyoruz”.
Nasıl bir yatırım bu?
“Çok gezen bilir” sözünden yola çıkılarak bir eğitim yatırımı mı?
Yoksa memleketimizin tanıtımına mütevazı bir katkı mı?
Yoksa yoksa... Küresel ölçekte bir turizm propagandası mı?
Laf sokma gayretinde falan değilim.
Vallahi anlamadım, billahi anlamadım.