Batı talep ediyor Aslı arz ediyor

“Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor”.

*

Aslı Erdoğan, o gazeteye...

“Bizde bir zamanlar Kürtçe konuşmak yasaktı ama hamdolsun o sorun çözüldü” deseydi...

Haber olma şansı sıfırdı.

Aslı Erdoğan, o gazeteye...

“Askeri darbe dönemlerinde hepimize çektirilmişti ama en çok Kürtlere çektirildi” deseydi...

Hiç önemsenmezdi.

*

Aslı Erdoğan, o gazeteye...

“Kürtler yıllarca inkâr edildi. Ama artık anadilde eğitim gibi bazı sorunlar olsa da en azından inkâr yok” deseydi...

Hiç dikkat çekmezdi.

*

Aslı Erdoğan, o gazeteye...

“Türkler ile Kürtler iç içe geçmiştir. İstanbul, en büyük Kürt şehridir. Bunu biliyor muydunuz” deseydi.

Yüzüne bakmazlardı.

*

Aslı Erdoğan, o gazeteye...

“HDP en yüksek oyu aldığında PKK anlamsızca şiddeti ve terörü yükseltmişti. PKK, HDP’nin önü açılsın istemedi” deseydi.

“Ne diyor bu ya” diye yüzlerini ekşitirlerdi.

*

O da ne yapsın?

Sırf Batılıların ilgisini çekmek...

Sırf Avrupa’da kabul görmek...

Sırf Belçika gazetesinde manşet olmak...

Sırf Nobel neyin almak...

Sırf oralarda “büyük yazar” ilan edilmek...

Uğruna...

Yalan olduğunu, iftira olduğunu bile bile...

“Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor” dedi.

*

Bu bir arz-talep olayıdır sayın seyirciler.

Batı dünyası talep eder.

Aslı Erdoğan da arz eder.

*

Neden?

Çünkü söz konusu Türkiye olunca... İkisi de utanmayı arlanmayı falan bir tarafa bırakmakta hiçbir sakınca görmez. Çünkü söz konusu Türkiye ise... İkisi birden hakikate sadakati bir süreliğine de olsa paranteze almayı sorun etmez. Çünkü ikisinin algısında da... Türkiye, “hakkında kolayca iftira atılacak ülke” kategorisindedir.

Mesele bu kadar nettir, bu kadar basittir.

ÖMER SEYFETTİN... DİYET... CHP... HDP...

PKK şeflerinden Sabri Ok, CHP’ye şöyle seslenmiş: “İstanbul’u, Mersin’i, Adana’yı HDP sayesinde aldıklarını çabuk unuttular”.

*

Sadece Sabri Ok mu?

Pervin Buldan da CHP’ye seslenmekten kendini alamamış:

“İttifak kurduk, İstanbul’da aday göstermedik. Bugün yaşananlara sessiz kalanlar bunun cevabını alacaktır”.

*

 “Diyet”, Ömer Seyfettin’in en güzel hikâyelerindendir.

Pinti bir madrabaza diyet borcu olan kılıç ustası Koca Ali’nin, satırla kestiği kolunu pinti madrabazın suratına fırlatıp atarak diyetini ödemesinin hikâyesidir.

*

Bakalım CHP, “Diyetimizi isteriz, diyetimizi isteriz” diyenlere karşı bir “Koca Ali” tavrı koyabilecek mi?

YAPMAKTAN PEK HOŞLANDIĞIM ŞEYLER

Aşırı resmi bir toplantıyı bir süre sonra müthiş bir mavra ortamına çevirmek.

*

Sürekli İzlanda’ya, Viyana’ya, Roma’ya falan seyahat planları yapıp sonra da boşvermek...

*

Kedim Sekter’e hak edecek herhangi bir şey yapmadığı halde ödül maması vermek.

*

Derdini anlatmaya meraklı tiplerin karşısında anında anlattırmaya fazlasıyla meraklı profesyonel bir yaşam koçuna dönüşmek.

*

Gaz verilmesinden hoşlanan tiplere, “sen nasıl bir kralsın” diyerek gaz vermek.

OLAY YERİ İNCELEME: OMUZ ATMA VAR MI?

CHP’li Özlem Çerçioğlu ile AK Partili Mustafa Savaş arasında yaşandığı iddia edilen omuz atma olayıyla ilgili olarak... Değişik açılardan çekilmiş tüm görüntüleri inceledim. Kare kare. Durdurarak. Ağır çekimde. Sardırarak. Sonuç şudur:

BİR: Mustafa Savaş’ın bir dirsek atması falan söz konusu değil. Omuz atma da yok. Yani herhangi bir temas yok.

İKİ: Ama kabalık var. “Hanımefendi, çekil oradan da ben geçeyim” tarzı bariz bir adap ihlali var. Ki bu da manevi omuz atma gibi bir şeydir.

SABANCI VE TURKCELL’İN CUMHURİYET VİDEOLARI

SABANCI: Dinamik, genç, çağdaş, ritmi yüksek bir video çıkarmışlar ortaya. Atatürk’e, Cumhuriyet’e bağlılık vurgusu yerinde... Ana tema ise ayrı gayrı olmaması ve tüm kalplerin birlikte atması... Heyecanlandım ve alkışladım.

TURKCELL: Siyah-beyaz Kurtuluş Savaşı görüntü ve fotoğraflarını mükemmel kullanmışlar. Atatürk’ün kurtuluştaki önderliğini hakkaniyetle vurgulamışlar. Ali Poyrazoğlu’nun seslendirmesi mükemmel... Gaza geldim ve alkışladım.

FARKLI BİR DURUM VAR GİBİ

RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Trump, Putin, harekât, anlaşma falan derken... Recep Tayyip Erdoğan’ın toplumdaki sempati oranında gözle görülür bir artış var gibi...

*

EKREM İMAMOĞLU: Polemiklere cevap yetiştirmek zorunda kalmak evresinden polemik çıkarmaya doğru geçiyor gibi...

*

ALİ BABACAN: Son günlerde sesi soluğu çıkmaz oldu. Morali bozulmuş, şevki kırılmış, “aman boşver” aşamasına geçmiş gibi.

*

AHMET DAVUTOĞLU: Bir atak, bir atak, bir atak ki sormayın... İnatla ısrarla üstüne üstüne gidiyor. Hayal kırıklığından hiç çekinmiyor gibi.