Sürekli.
İnatla.
Durmaksızın.
*
Telefonuma mesajlar atıyor.
Atıyor, atıyor, atıyor.
*
Sonra da Twitter’dan...
Dediği şu:
*
“Benimle A Milli Futbol Takımı’nda savaşmış, mücadele etmiş ve forma giymiş arkadaşlarımla ilgili yorum yaparım.”
*
Binali Bey...
Hem sözlerine açıklık getirdi hem de Ergenekon ve Balyoz konusunda ne düşündüğünü ayrıntılarıyla anlattı.
*
“İktidarımızın ilk yıllarında darbe ve vesayet heveslileri meydanlardaydı. Daha sonra 2007’de Türkiye’nin en büyük partisine 363 milletvekili ile cumhurbaşkanını seçtirmediler.”
*
Buraya kadar söyledikleri doğru.
*
Gerçekten de...
AK Parti’nin ilk döneminde darbe ve vesayet yanlıları meydanlardaydı.
*
Gerçekten de...
BİR: Kafe ve restoranların durumu.
*
İKİ: Gıda fiyatlarındaki artış.
*
Dünkü Hürriyet’te...
Artık batma noktasına gelen kafe ve restoranların yapıcı önerilerine yer verdik.
Kafe ve restoran sektörünün önde gelen isimleri...
En sert tedbirlerle, çok sıkı denetimlerle, ağır cezalarla...
Telefonum çaldı.
Sedat Ergin, heyecanlı bir ses tonuyla şunları anlattı:
*
“Çok alakasız bir yerden öğrendim. Nur Vergin vefat etmiş. Kimsesi yokmuş. Cenazesi iki gün evde kalmış. Çilingir marifetiyle evinin kapısı açılmış. Polis iki gündür yana yakıla Nur Vergin’in bir yakınını arıyor, bulamıyormuş. Cenaze ortada kalmış.”
*
Haberi aldığım anda şoke oldum.
*
Laschet’in en önemli iki özelliği var:
- BİR: Türkiye dostu...
- İKİ: PKK’ya terörist demeyenlere çok kızıyor...
*
Bir tartışma programında izledim Armin Laschet’i...
Çin aşısının küçümsendiği, acayip kuşkularla karşılandığı, “Çin aşısı mı? Aman kalsın!” dendiği, “Ben Alman aşısı olurum arkadaş” tavrının konduğu günlerde...
Bazı önemli şahıslara...
Şöyle bir soru soruluyordu:
*
“Efendim, siz Çin aşısı olur musunuz?”
*
Önemli şahıslar, bu soruya...
Önleri kesilir, tartışılırdı.
Sayıları artar, tartışılırdı.
Mağdur edilirler, tartışılırdı.
Mağduriyetleri giderilir, tartışılırdı.
Tartışılır babam tartışılırdı yani.
*
Bu nedenle de...
İmam-hatipler, bir zamanlar tartışma programlarının
İyi ama...
- İktidar yumuşak mı?
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yumuşak mı?
- AK Parti sözcüleri yumuşak mı?
Hayır! Asla!
*
Normal şartlar altında baktığımızda söylemem gereken şudur:
*
- Sanki ben orayı terk edince... Herkes orada kalacak ve arkamdan konuşacakmış gibi düşündüğümden...
*
- Yeni yerlere ısınma sürecinin üzerimde yarattığı ağır tedirginlik ve yoğun stresten korkuyor olmamdan...
*
- İçinde bulunduğum grupların “Çıkalım mı, çıkmayalım mı” konusunda yaptıkları tartışmadan fena halde sıkıldığımdan...
İşte o Enes, bir vegan dergisine pozlar vermiş.
*
Maruldan kıyafetler giyerek fotoğraflar çektirmiş.
Ve şu mesajları vermiş:
- Et olumsuz etki yaratıyor.
- İnekler ve tavuklar vahşice öldürülüyor.
“Milli Mücadele’de biz 7 düvelle falan savaşmadık. Bu tür masalları çocukken dinlemiştik ama anladık, yalanmış. Tek savaştığımız devlet Yunanistan ve kısmen Fransa’dır.”
*
Tarih profesörü titrim yok ama aklım ve izanım var.
Akıl ve izan çerçevesinde...
Bir ABD yetkilisi...
“Our boys have done it” demişti.
Yani...
“Bizim çocuklar başardı.”
ABD’deki son olayların başladığı andan itibaren öylece bekledim.
Bir yetkilimiz çıksa da...
“Kongreyi basanlar bizim çocuklar değil” diye bir demeç patlatsa diye...
*
Amacından saparsa...
Tadında bırakılmazsa...
Bir büyük kargaşaya dönüşürse...
İllegal örgütlerin katılımına açık hale gelirse...
Üniversitenin dışına taşarsa...
Barışçıl yönünü kaybederse...
Polisle çatışma noktasına varırsa...
Söyledikleri, HDP açısından gerçekten yenilir yutulur cinsten şeyler değil.
*
Tam olarak söylediği şu Ağıralioğlu’nun:
- 15 Temmuz badiresinden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin durumu nedir? Toparlanma oldu mu?
*
- HULUSİ AKAR: 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ordudan uzaklaştırılanlar oldu. Generallerin yüzde 50’si, kurmay subayların yüzde 73’ü görevden uzaklaştırıldı. Bunun ardından bir ay sonra Fırat Kalkanı Harekâtı gerçekleşti. Sonra da 4 büyük başarılı operasyon. Dünyada başka hiçbir ordu bunun altından kalkamazdı.
*
SÖZDE DEVLET TEHDİDİNİ PARÇALAYIP ATTIK
- Harekâtların amacı, sizin “terör koridoru” diye nitelediğiniz yapıyı bozmaktı. Bunda başarılı olundu mu?
*
Adı: Sevgi Kılıç.
*
Sevgi Kılıç’ın CHP’nin Parti Meclisi’ne seçilmesini başından beri hep şöyle karşıladım:
“Ne güzel! Ne şahane! Ne hoş!”
1. STRESE UYUM SAĞLA
Uyum sağla demek kolay... Nasıl yapacağız bu işi Osman Hocam? Huyunu suyunu bilmiyoruz ki bu meretin.
*
2. AZ KONUŞ ÇOK DİNLE
Maskelerin fora olduğu...
Mesafelerin aradan kalktığı...
Hepimizin aşılandığı...
“Ben de korona oldum” cümlesinin hiç işitilmediği...
Vaka sayısı, ölüm sayısı tartışmalarının yerle yeksan olduğu...
Kucaklaşma döneminin başladığı...
“Entübe” kelimesinin unutulduğu...
65 yaş üstünün rahat bırakıldığı...
Ankara ve İstanbul’da kim kiminle yarışacak?
Yerel seçime kadar...
Öyle olacak, böyle olacak, çok tantana çıkacak, çok isim ortaya atılacak, çok spekülasyon yapılacak falan ama...
Galiba sonunda ama en sonunda şöyle bir tablo çıkacak:
İstanbul’da...
AK PARTİ: Binali Yıldırım ya da Numan Kurtulmuş ile yarışa katılacak...
CHP: Muharrem İnce ile yarışa katılacak.
Ankara’da...
AK PARTİ: Süleyman Soylu ile yarışa girecek...
CHP: Mansur Yavaş ile yarışa girecek.
Atalım fava, bekleyelim bakalım.
PERİHAN, CEZMİ
TAM da...
Bir Perihan Mağden vardı, ne oldu ona?
Bir Cezmi Ersöz vardı, ne oldu ona?
Falan diye sayıklıyordum ki...
Her iki isim de...
Birdenbire Hürriyet Pazar’da karşıma çıkmasın mı?
Eski günlerin Taraf gazetesinin Perihan’ı, Sıla’yla ilgili eski bilindik stilinde bir yazı yazmış; eski günlerin isyankâr romantiği Cezmi Ersöz ise “eş değiştirmenin evliliği uzatacağı” teorisiyle küllerinden yeniden doğmanın denemesini yapmış.
Mutlu oldum tabii ikisini de Hürriyet Pazar’da görmekten...
Çünkü “Ölü Ozanlar Derneği” filmini çok severim ben.
![Ankara ve İstanbul’da kim kiminle yarışacak]()
ORHAN GENCEBAY OLAYINA FARKLI BİR BAKIŞ DENEMESİ
ORHAN Baba...
Mesela Demirel’le baba-oğul gibiymiş.
Mesela Ecevit’in hayranıymış.
Mesela Özal’la tam bir dost imiş...
Şimdi de eskiden beri tanıyıp sevdiği Recep Tayyip Erdoğan’dan yana Orhan Baba.
Bu durumu şöyle açıklıyor kendisi:
“Ben ülkesini seven, parti ve particilik yapmayan, devletini koruyan bir anlayıştayım”.
Buradan anlıyoruz ki...
Olmaz ya... Mucizevi bir olay olsa...
Ve Kemal Kılıçdaroğlu devletin başına geçse...
Orhan Baba onunla da acayip iyi anlaşacak.
Allah hepimize uzun ömür verirse ve tabii Türkiye’de bir iktidar değişikliği söz konusu olursa...
Bugün Orhan Baba’ya “yalaka” falan diye sataşanların, o gün “Yaşa Orhan Baba” diyeceklerini...
Bugün Orhan Baba’yı pek sevenlerin, o gün Orhan Baba’ya fena halde zıt gideceklerini...
GÖRECEĞİZ!
ANNEM ARADI...
TELEFONUM acı acı çaldı.
Annem arıyordu.
Açtım...
Açar açmaz başladı konuşmaya annem:
“Oğlum sen Sıla ve Ahmet Kural olayına böyle bodoslama dalma... Biraz dikkat et kendine... Her şeyi hesapla... Gün gelir onlar yine barışır, olan sana olur”.
“Yok artık anne ya” diye haykırdım.
Ve “Sonra konuşuruz, şimdi çok işim var” diyerek telefonu hızla kapattım.
KILI KIRK YAR
Kendine yol arkadaşı seçerken...
Reklamında oynatacağın ünlüyü belirlerken...
Bir diziyi izlemeye başlarken...
Kiminle yolculuğa çıkacağını belirlerken...
Kılı kırk yar!
ATALARIMIZ BUNLARI ÖNGÖRMÜŞ ZATEN
MİNİMALİZM: Söz gümüşse sükût altındır.
KARMA: Rüzgâr eken fırtına biçer.
SOL ELLE YEMEK
HOCALARIMIZ, din adamlarımız, Diyanet İşleri Başkanlığımız falan...
“Sol elle yemek yenmemesi” konusunda geliştirdikleri duyarlılığın sadece binde birini...
Haram yememek, hak yememek falan konularında geliştirseler...
Deizm meizm anında alaşağı olur.
SANKİ YUNAN GALİP GELMİŞ GİBİ
TÜRKİYE’nin Uganda Büyükelçisi’nin Cumhuriyet Bayramı’nda düzenlediği resepsiyona antik Yunan kıyafetiyle katılması...
Bizim Kadir Mısıroğlu’nun “Keşke Yunan galip gelseydi” lafını hatırlattı bana.
O an o resepsiyonda o büyükelçinin yanında olsam...
“E ama Yunan galip gelmedi ki Sayın Büyükelçim” derdim.
Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle