Yeniden merhaba

KENDİME verdiğim mola bitti, yeniden sizlerleyim.

Haberin Devamı

Yine doğru bildiğimi yazmaya, doğruya ‘doğru’, yanlışa ‘yanlış’ demeye devam edeceğim.
Yeri geldiğinde (sınırları aşmayarak) eleştireceğim ki, daha iyisi yapılabilsin.
Tabii kalemim yettiğince ve sizler teveccüh gösterdikçe...
Heybede yazacak çok şey birikti, sırayla başlıyorum izninizle...

 

İçi boş bültenlere hayır

HER gün onlarca, hatta yüzlerce mail düşüyor e-posta kutularımıza...
Ama ne yazık ki, bunların büyük çoğunluğu aslında birer çöp.
Çünkü ne doğru dürüst içerik var, ne de albeni yaratacak görsel.
Yazım tekniği açısından da haberciliğin ana ilkesi 5N1K’nın neredeyse hiçbir unsuru yok.
Bol bol goygoy, mış miş...
Bazen gözden kaçarak, bazen de şu ya da bu nedenle kullanıldığı için gönderen taraf memnun ve talepkar.
Son örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık.
Söz konusu haber biz de dahil neredeyse tüm gazetelerde ‘müjde’ diye çıktı.
Ancak projenin ne adı, ne yeri, ne büyüklüğü, ne maliyeti, ne başlama-bitiş zamanı vs. vardı.
Mesleğe ve okura saygı gereği bundan sonra içi boş bültenlere hayır!

 

Haberin Devamı

Acil KBB hekimine

“ADAM işin kolayını buldu. Eski yazıları copy-paste yapıp köşesini dolduruyor” diyebilirsiniz.
İyi de ben ne yapayım?
Onca yazıp çizmemize rağmen sorunlar değişmiyorsa benim günahım ne?
İşte bunlardan biri de Meles Deresi’nden yayılan koku...
Bugüne kadar aklına gelen her yöntemi deneyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz 4 Mayıs’ta derede 15 gün süren periyodik bakım yapmıştı.
Yetkililer, çalışmanın kokunun önüne geçeceğini söylemişti.
İyi de yine olmadı.
Bu dere yine kokuyor.
Haliç’te, Porsuk’ta oluyor da Meles’te niye olmuyor?
Yok, “Kokmuyor” diyorsanız...
Ya sizin ya da benim acil olarak bir KBB hekimine görünmemiz şart.

 

Güldürmeyin beni

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, 2019’un ağustos ayında, “İzmir’e toz kondurmuyoruz” sloganıyla metropol ilçelerde temizlik kampanyası başlatmıştı.
Her cumartesi günü başkanlar, muhtarlar ve vatandaşların katılımıyla çöpler toplanıyor, yerler süpürülüp yıkanıyor, her yer pırıl pırıl yapılıyordu.
O zaman bir yazı kaleme almış, “Ama bakıyorum değişen pek de bir şey yok” demiştim.
Yine kendimi tekrarlama riskini göze alarak yazıyorum:
“Dünyanın ilk cittaslow metropol pilot kenti ilan edilen İzmir yine pis, yine pis.”
Evet; bu unvan sadece kentin fiziksel yapısını değiştirmeyi değil, topluma da dokunmayı içeren uzun bir yolculuk.
Ama biz daha alfabenin A’sına takılıyorsak bu unvanın altında ezilir kalırız.

Yazarın Tüm Yazıları