Kim tutar sizi!

ZEYTİNYAĞI sektöründe uluslararası arenadaki yarışmaların en prestijlilerinden biri de hiç kuşkusuz İsrail’de düzenlenen Terra Olivo...

Haberin Devamı

 

Bu yıl 3 kategoride toplam 345 ödül dağıtıldı, 34’ü ülkemize geldi.
Ülkemizin değişik bölgelerinden toplayarak Ayvalık’taki fabrikasında erken hasat ve soğuk sıkım yaparak işleyen Nova Vera, İtalya’dan yine ‘beşibiryerde’ yaptı.
‘Trilye’ çeşidiyle, organizasyonun en büyük ödülü olan ‘Top Ten’ (En İyi 10) arasına girmeyi başaran firma, Türkiye’den katılan yağların en iyisi seçilerek ‘Best of Turkey’ ödülüne de layık görüldü.
‘Trilye’ ve ‘Beylik’le büyük prestij altın ödülüyle taçlanan firma, ‘Hayat’, ‘Yamalak Sarısı’ ve ‘Memecik’le de prestij altının sahibi oldu.
Kuruluşunun 3’üncü yılında 107’nci madalyasını alan Nova Vera’yı kutluyorum.
Ve inanıyorum ki, bunlar daha başlangıç.
Önümüzdeki senelerde ülkemizin başka yörelerindeki zeytin çeşitlerinden oluşturacağı yeni serilerle bu ödüllere yenileri eklenecek.
Yarışmaların gediklilerinden Hermus da Nova Vera gibi destan yazan bir başka markamız oldu.
‘Arbequina’, ‘Ayvalık’, ‘Trilye’ ve ‘Blend’ ile 4 prestij altın ödülü kazanan firma, yine yüzümüzü güldürdü.
Olemea ve Sallys, 2’şer büyük prestij altın sahibi olurken, bu kategoride ödül kazanan diğer markalarımız Cumbalı, Evo Lia, Genius, Gizem, Granpa, Kisthene, Mursallı, Palamidas ve Purio olarak sıralandı.
Granpa, Hilmi Yıldırım, Mavras, Palamidas, Pirgion, Sallys ve Zeytin Hanım ülkemize prestij altın; Anafortis, Aykan, Kisthene, Mavras ve Olidya da altın madalya kazandırmayı başardı.
Şimdi sırada Arjantin’deki Olivinus ile dünyanın en iyi 500 zeytinyağının yer aldığı İtalyan Flos Olei kataloğunun sonuçları var.
Eminim ki, bizim çılgın zeytinyağcılar orada da alınmadık madalya bırakmayacak ve Kovid-19’la neredeyse dip yapan moral motivasyonumuzu yükseltip yüzlerimizi güldürmeyi sürdürecekler.
Emeğinize, alın yağınıza sağlık.
Bir kez daha iyi ki varsınız!

***
 

Haberin Devamı

Bir kez daha soruyorum:
İzmir mi pis yoksa biz mi?

İZMİR Büyükşehir Belediyesi, geçen yılın ağustos ayında, “İzmir’e toz kondurmuyoruz” sloganıyla 11 ilçede temizlik kampanyası başlatmıştı.
Her hafta cumartesi günü, başkanlar, muhtarlar ve vatandaşların katılımıyla çöpler toplanıyor, yerler süpürülüp yıkanıyor, her yer pırıl pırıl yapılıyordu.
O zaman bir yazı kaleme almış...
“Ama bakıyorum değişen pek de bir şey yok.
İzmir yine pis, yine pis.
Sakın ola kimse suçu tek başına belediyelerde aramasın.
En lüks sitede oturup bilmem kaçıncı kattan çöp poşetini aşağı atandan...
En lüks otomobile binip sigara izmaritini, yiyip içtiğini camdan yola fırlatana kadar herkesin bu kirlilikte payı var” demiştim.
Kampanya hala devam ediyor mu (yoksa pandemiye mi takıldı) bilmiyorum.
Zira, bu etkinliğe ait ilk günlerdeki haber servis trafiği uzun zaman önce kesildi.
Önceki gün bir okurum bu yazımı hatırlatıp, Bostanlı’nın halinin deyim yerindeyse içler acısı olduğundan yakınınca, aslında İzmir’in genelinde durumun farklı olmadığını anladım.
Kovid-19’la birlikte cadde ve sokaklardaki çöpün nevi de değişti.
Ortalık maske ve eldivenden geçilmiyor.
Ve, Türkiye’nin Batı’ya açılan kapısı diye nitelenen İzmir’e bu görüntüler hiç ama hiç yakışmıyor.

***
 

Haberin Devamı

Şu çöp kutuları
hiç yıkanmaz mı?

O gün köşemde bu soruyu da sormuş ve özetle şunları yazmıştım:
“Bir de çöp konteynerleri meselesi var.
Yer üstündekiler de, yer altındakiler de deyim yerindeyse leş gibi!
Hem kendileri, hem de çevreleri yağ, kir ve ürün kalıntılarından geçilmiyor.
Geçtim yaz sıcaklarını, şu soğuk günlerde bile burun kemiklerini sızlatacak derecede kokuyor.
İnsan içlerine çöp atmaya korkuyor.
Belediyelerimizin hiçbirinde mi konteyner yıkama aracı yok?
Çöp bidonlarını özel kimsayallarla basınçlı suyla yıkayıp dezenfekte etmek bu kadar zor mu?”
Aradan geçen yaklaşık bir yılda (en azından kendi oturduğum sokakta ve çevresinde) bu konuda atılmış tek bir adım görmedim.
Sahi, bizler bu kadarını da mı hak etmiyoruz?

Haberin Devamı

***
 
21’inci Yüzyıl’ın
Truva savaşçısıydı

İLKOKUL 1’de 2 yıl üst üste sınıfta kaldı.
Zira bu dönemde gününün tamamını Truva ve Sigion gibi antik kentleri gezerek, dağ tepe dolaşarak, çok sevdiği doğa içinde geçirdi.
Yılandan yaban ördeğine kadar ne bulursa yakalayıp kendine küçük bir hayvanat bahçesi kurdu.
Sınıfın penceresinden bulundukları bahçe göründüğü için aklı hep onlardaydı.
Müfettiş, adını bile zor yazan bu çocuğun okuldan alınmasını talep etti.
Annesinin babasını kente taşınmaya ikna etmesiyle eğitim hayatı birden değişti.
İstanbul Üniversitesi Kimya Yüksek Mühendisliği’ni bitirdi.
Asker dönüşü MKE’ye girdi, 3 ay sonra devlette çalışmanın kendisine uygun olmadığını anladı ve istifa etti.
Sonra, yıllarca görev yapacağı Kale Grubu’na girdi.
Hem firmada, hem de seramik sektöründe birçok ilke imza atarak kısa sürede sivrildi.
Seramik, inşaat, gıda ve turizm alanlarında halen faaliyet gösteren 3 şirket kurdu.
Çanakkale Güzelyalı’da hayata geçirdiği İris Otel’le birlikte diğer şirketlerin yönetimini çocuklarına devretti.
Kendisini turizm ve organik tarım çalışmalarına adadı.
İlkokul 1’de 2 yıl üst üste sınıfta kalmasına neden olan doğa ve hayvan sevgisinden de hiç kopmadı.
150 bin ağaç dikti.
Alageyikten ceylana, karacadan tavuğa, kazdan hindiye yüzlerce hayvana baktı.
Aynı zamanda iyi bir koleksiyonerdi.
Paha biçilmez 800 parçaya yakın eseri vardı.
En büyük hayali bir gün bunları sergileyebileceği müze kurmaktı.
Yazardı, ‘Köyden Kente Anılar’ ve ‘Geçmişten Bugüne Troya Antik Kenti’ adlı eserleri vardı.
Keman başta olmak üzere pek çok müzik aletini mütevazılığından olsa gerek ‘Birazcık’ dese de büyük ustalıkla çalma yeteneğine sahipti.
“Diğer insanları incitmeden sevgi ve neşeyle yaşamak, çalışarak üretmek” felsefesini kendisine şiar edinmişti.
O, Çanakkale’nin Yüksel (Ergen) abisiydi.
Sevgili dostları turizmci Mehmet Öngen’in ifadesiyle bir kanadı bilgi, bir kanadı sevgiyle uçan bir insandı.
Avukat Mehmet Altın için ise, gidişi, dünyada dinlenmeyi bilmeyen bir kişinin dinlenmeye çekilmesiydi.
Truva’nın, börtü böceğin, ormanların da başı sağolsun!

Haberin Devamı

***
 
Minik bir not: Eleştiri ve önerileriniz için doğrudan bana ulaşırsanız sevinirim.

Yazarın Tüm Yazıları