Kılıçdaroğlu’nun seçim stratejisi ve helalleşme

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyaset stratejisinde önemli değişiklikler yaptığı haberleri geliyordu. CHP liderinin kutuplaşma yerine kucaklaşmayı, çatışma yerine diyaloğu esas alan bir siyaset tarzını belirlediği söyleniyordu. Zaten bazı meslektaşlarımızı heyecanlandıran helalleşme vurgusu da bu stratejinin bir sonucuydu. Aslında olumlu bir adımdı. Az sonra o “ama”yı anlatacağım.

Haberin Devamı

Bir de CHP lideri sokağa çıkacak, esnafın derdini dinleyecekti. Kırıkkale ve Aksaray’da da sokağa çıkmadı değil. Bunda biraz Meral Akşener’i kıskanma durumu vardı. Ama olsun.

ERKEN SEÇİM OLACAK MI?

CHP liderinin bir de erken seçim iddiası var. Kılıçdaroğlu, iktidarın bu sonbaharda erken seçime gideceğini düşünüyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde erken seçim kararı alınmasının iki yolu var. Ya Meclis erken seçim kararı alacak ya da Cumhurbaşkanı seçime gidecek. Her iki durumda da hem Meclis’in hem Cumhurbaşkanlığı’nın ömrü kısalıyor. Seçimlere 2 yıl varken, Erdoğan pandemi şartlarında neden seçime gitsin?

BAHÇELİ’NİN YANITI

Ayrıca Türkiye’yi erken seçimlere taşıyan Devlet Bahçeli daha dünkü grup toplantısında Kılıçdaroğlu’na, ”Sonbaharda seçim görenler, rüyalarında darı ambarı düşünüyorlar. Boşuna heveslenmesinler, seçim zamanında yapılacak” diye yanıt verdi.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu da biliyor sonbaharda seçim olmayacağını. Çünkü muhalefetin erken seçim kararı almaya sayısı yetmiyor. Kılıçdaroğlu, erken seçim kozuyla hem muhalefeti diri tutuyor hem de CHP’deki muhalifleri susturuyor.

HELALLEŞME BÖYLE Mİ OLACAK?

Kılıçdaroğlu, helalleşmeyi önerip, kucaklayıcı bir dil kullanma kararı alınca grup konuşmasını bir de o gözle dinledim.

Barut gibiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “O zorba gidecek” diye seslendi. Zaten konuşmasına “tek adam rejimi” diye başlayıp, “tek adam rejimi” diye bitirdi.

Kılıçdaroğlu, daha önce de, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na terör örgütlerine uygun görülen sıfatı layık görmüş, “Sözde Cumhurbaşkanı” demişti.

Diyalog ve kucaklaşma böyle mi olacak? Sayın Kılıçdaroğlu, böyle mi helalleşeceğiz?

HDP KAPATILACAK MI KAPATILMALI MI?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP’yle ilgili kapatma davası açtığında Anayasa Mahkemesi, ön inceleme için bir raportör görevlendirmişti. Raportörün, bazı usul eksiklikleri tespit ettiği, o nedenle iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade edilmesini önerdiği söyleniyor. Ama Anayasa Mahkemesi buna uyup, eksiklikleri gidermesi için iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade de edebilir ya da savunmasını yapmak üzere HDP’ye 60 günden az olmamak üzere süre de verebilir.

Haberin Devamı

Buradaki usul eksikliği daha çok şekil şartı itibariyle görülen bir eksiklik. Yoksa hukuktaki temel kaideye göre usul, esastan önce gelir.

İKİ ALTERNATİF

HDP, kapatma davasında savunma yapmaya hazırlanıyor. HDP, hukuk yoluyla mücadele etme kararı aldı. Ama bir yandan da yedek parti hazır tutuluyor. Kapatma kararının çıkacağı kanaatine varırlarsa HDP’yi feshedip DBP’ye geçecekler.

HDP’nin kapatılması konusunda diyoruz ki, bu devirde parti kapatma olur mu, Türkiye’yi dünyada parti kapatan ülke konumuna düşürmek doğru mu, HDP’den önceki partiler kapatıldı da ne oldu, her parti kapatıldığında bir sonraki daha güçlü olarak döndü.

Haklı mıyız, haklıyız.

Haberin Devamı

Geçmişte iki kez kapatma davasına muhatap olan AK Parti, parti kapatmaya sıcak bakmıyor diyoruz.

AK Parti en çok Kürt oylarını alan ikinci parti, HDP’nin kapatılması Kürt seçmende tepkiye neden olabilir de, diyoruz.

MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ

Ama madalyonun bir de öteki yüzü var.

Dünyada teröre destek veren parti yok.

Bırakın destek vermeyi, Batasuna kararında AİHM, terörü kınamamayı kapatma nedeni sayıyor.

HDP İDDİANAMESİNDE HER ŞEY VAR

HDP iddianamesini inceledim.

PKK yöneticilerine övgü mü, Kandil’e methiyeler dizme mi, PKK üzerinden Türkiye’yi tehdit mi, bağımsız Kürdistan hedefi mi? Yani anlayacağınız, HDP’nin kapatılması için ne gerekiyorsa yapmışlar.

Haberin Devamı

HDP’liler sırtlarını PKK’ya dayayıp, demokrasiyi zehirlemeye devam ediyor. Ama işin üzücü yanı bedelini onlar değil, Türk demokrasisi ödüyor.

Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü olan bir parti olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütünün partisi olmaz.

Ama bizde var.

HDP’ye PKK ile arana mesafe koy demenin anlamı yok. Çünkü irade HDP’de değil, PKK’da.

O bir gerçek. Ama bir de bölgede demokrasi umudunu canlı tutmak gerekiyor.

AYDIN AHİ’NİN ŞEHADETİ

Van’dan bir anekdotu aktarmak istiyorum. Size çok tanıdık gelecek. Cenazesinde kızı Türk bayrağını açıp, ‘Babamın kanı bunun üzerine damladı’ diye gözyaşı dökmüştü. PKK’nın katlettiği AK Parti Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi’den söz edeceğim. Daha doğrusu ben anlatmayacağım. AK Parti MKYK üyesi ve o dönem Van milletvekili olan Burhan Kayatürk aktaracak.

Haberin Devamı

KANIM ÇEKİLEREK DİNLEDİM

Kanım çekilerek, tüylerim diken diken olarak dinlediğim olay.

“Aydın Ahi çok eskiden beri bu davaya gönül vermiş birisiydi. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde sürpriz bir şekilde istifa etti. Bizim için sarsıcı olmuştu. Aradım, bir takım mazeretler ileri sürdü. Ama konuşmamızın bir yerinde, ‘Yüz yüze konuşmak istiyorum’ dedi. Ben de partiye dönmediği taktirde yüz yüze görüşmeyeceğimi söyledim. ‘Hayır yarın saat 14’te HDP’ye katılacağım’ dedi. Daha sonra ısrarla aramasına rağmen görüşmedim. Seçim çalışması için Özalp’e gittiğimde esnaf ziyareti sırasında karşıma çıktı. ‘Beni dinle’ dedi. ‘Eğer ben HDP’ye gitmesem hem Atilla hem Metin’i öldüreceklerdi’ dedi. İki oğlu olduğunu o zaman öğrendim. Ben, ‘Sizi öldürmezler, sadece korkutuyorlar. Öldürseler beni öldürürler’ diye karşılık verdim. 7 Haziran seçimlerinden sonra devletin bölgedeki ağırlığı arttı. Terör örgütünün üzerine gidildi. Aydın Ahi başta olmak üzere gidenler geri döndü. 1 Kasım seçimlerine canla başla çalıştı. 1 Kasım seçimlerinden önce Özalp’te Aydın Muştu PKK tarafından katledildi. Cenazesine gittim. Aydın Ahi mezarlıkta yanıma geldi. ‘Şimdi sıra bana geldi’ dedi. Ben o tarihten sonra yakından ilgilenmeye çalıştım. 1 Kasım seçimlerinin üzerinden zaman geçti, bir gece yarısı telefonum çaldı, Aydın Ahi ismini görünce hemen açtım. (Tarih 2 Temmuz 2017) Kızıymış, ‘Babamı kaçırdılar vekilim kurtarın’ dedi. Hemen güvenlik güçleriyle irtibata geçtim. ‘Babanızı kurtaracağız’ demek için aradığımda telefona çıkan kızı, feryat ederek ağlıyordu. ‘Babamı köyün içinde öldürdüler. Ambulans gönderin belki yaşıyordur’ dedi.”

Bunun üzerine söyleyecek söz bulamıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları