Paylaş
Doğru bugün Bahçeli, Cumhur İttifakı ve Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin önemli açıklamalar yapacak. Cumhur İttifakı’nın güçlü bir şekilde yoluna devam edeceğini ilan edecek. Bahçeli, Külliye’deki 29 Ekim Resepsiyonu’na katılmayınca firari FETÖ’cüler ve muhalif medya Cumhur İttifakı’nda kriz olduğuna dair senaryolar üretmişti.
ERDOĞAN-BAHÇELİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dedi ki: “En büyük hedefleri, 15 Temmuz gecesi şehitlerimizin mübarek kanlarıyla harcı karılan Cumhur İttifakı’nın birliğini, beraberliğini ve disiplini bozmaktır. Fakat muvaffak olamayacaklar.”
Ben de Erdoğan tehlikenin farkındaysa sorun yok demektir diye eklemiştim. Tespitim doğru ama eksik olmuş. Bahçeli de tehlikenin farkındaymış.
Ben de eğer Erdoğan ve Bahçeli tehlikeyi gördülerse sorun yok diyorum. Bahçeli’nin misyonunun korunması şimdiye kadar siyasi istikrar açısından önemliydi. Terörsüz Türkiye sürecinde ise bu durum tarihi bir görev oldu.
SDG’NİN SURİYE’YE ENTEGRASYONUNDA SON DURUM
ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Beyaz Saray’daki görüşme sırasında Türk heyetine dönüp “Onları herkesten iyi tanıyorum. Çok zekiler. Keşke bu kadar zeki olmasalardı!” diye espri yapmıştı.
Trump’ın kameralara yansımayan başka jestleri ve talimatları da olmuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi sırasında ekibine dönüp “Bana Türkiye’yle ilgili sorun getirmeyin. Çözüm önerileri getirin” diye talimat vermiş.
Bu talimatın içine Türkiye ile Amerika arasındaki başlıkları koymak mümkün. Trump, ekibinden SDG, Halkbank, Caatsa yaptırımları ve F-16’ların alımı, F-35 projesine dönülmesi konularında Türkiye’ye ilgili çözüm önerileri geliştirmelerini istemiş.
TRUMP’IN YAKLAŞIMI
ABD Başkanı’nın Türkiye’yle ilgili bu yaklaşımı bizim için önemli bir kazanım ve önemli fırsatlar sunuyor. Trump’ın bu yaklaşımının ilk olumlu adımını SDG konusunda gördük. Erdoğan-Trump görüşmesi 25 Eylül’de gerçekleşti. Centcom Komutanı Cooper ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, 6 Ekim’de Mazlum Abdi ile bir araya geldi. ABD heyeti ile SDG yönetiminin görüşmesi sırasında duvara asılı bir harita bizi rahatsız etmişti. O görüşmede Centcom Komutanı Amiral Cooper, Mazlum Abdi’ye “Biz ilelebet burada olmayacağız. Tek başına kalırsın. Git, Şam’la anlaş” diyor.
10 Mart’ta da Mazlum Abdi’yi Amerikan helikopterine bindirip Şam’a getirmişler ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile 10 maddelik anlaşma imzalanmıştı. 6 Ekim’deki görüşmeden 2 gün sonra ise yine Şam’da bu kez Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Centcom Komutanı Cooper, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ve Mazlum Abdi’yi kabul etmişti.
Şimdi sıra SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonuna geldi.
ÖNCE FIRSATLAR
SDG’nin Suriye’ye entegre olmasını engellemeye çalışan güçleri yazacağım. Ama önce fırsatlara değinmek istiyorum. ABD Başkanı Trump’ın yaklaşımı elimizi güçlendiriyor. 1 yıl önce SDG’nin hamiliğini yapan Centcom bugün Şam’la entegrasyonu için çaba gösteriyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın yaklaşımı bu sürece katkı sağlıyor. Şam’da Türkiye’ye karşı SDG’yi destekleyen Esed yönetimi yok, tam aksine SDG konusunda Türkiye ile ortak perspektife sahip olan Ahmed Şara yönetimi var. Ve Türkiye’nin gücü... Trump, “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” demişti. Türkiye sadece Suriye’de değil, bölgede çok güçlendi. Bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel liderliğinin büyük etkisi var. Buna PKK’nın silah bırakma ve fesih sürecini de eklemezsek bu halka eksik kalır. PKK silah bırakırken SDG silahlı olmaya devam edecek mi?
ENGELLEYENLER
Peki 10 Mart’ta Ahmed Şara ile yapılan anlaşmaya ve yukarıda saydığım etkenlere rağmen SDG, Suriye ordusuna entegre olmamak için neden direniyor?
1- ABD ve İngiltere’den SDG’ye silah bırakmaması konusunda telkinlerde bulunan güçler var.
2- İsrail ilgisini SDG’ye yoğunlaştırmış durumda. İsrail, Suriye’de Dürzilerin hamiliğini yapıyor. Ama onunla yetinmiyor. Dürzilerin bulunduğu Suveyda’dan kuzeyde SDG’ye ulaşabilir miyiz, ortak bir koridor oluşturabilir miyiz çabası içinde. Nusayriler silah bıraktı katliama uğradı, Dürziler silahlı olduğu için katliama uğramıyor, siz de silah bırakmayın diye telkinde bulunuyorlar.
İRAN FAKTÖRÜ
3- İran başından beri PKK’nın silah bırakmasını engellemeye çalışıyor.
BAHOZ ERDAL
4- SDG içinde Bahoz Erdal’ın kontrol ettiği Suriyeli yapı. Bahoz Erdal, silah bırakmaya ve Suriye ordusuna entegrasyona karşı direniyor. Hatta süreci sabote etmek için eylemler yapıyor. 29 Ekim günü SDG’nin Şam’a Suriye ordusunda görev yapabilecek 70 kişilik bir liste sunduğu gün Bahoz Erdal’a bağlı YPG’liler Suriye ordusuna saldırıp iki Suriye askerini öldürdü. Çünkü Bahoz Erdal, Baasçı. Baasçılık demek Türkiye düşmanlığı demektir.
Mazlum Abdi’nin Suriye ordusuna entegre olmaya sıcak baktığı ancak Bahoz Erdal’ın direndiği söyleniyor. PKK silah bırakırken Bahoz Erdal bu süreci sabote etmeye kalkarsa artık bu PKK’nın sorunu demektir.
OLUMLU GELİŞMELER
Karamsar bir tablo çizdiğim düşünülmesin. Sadece gerçekçi olmayı tercih ettim. Ama umutluyum. SDG’nin entegrasyonu konusunda mekanizma işlemeye, teker dönmeye başladı.
Paylaş