Paylaş
Bunun sebebi de İsrail. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, “İsrail’in bu konuda sicili çok bozuk”. Daha önce ilan edilen iki ateşkesi sabote etmişti. Rehineleri aldıktan sonra süreci sabote etmek için yine benzer oyunları oynamaya başladı.
Hamas rehinelerin cenazelerinin teslim edilmesinin zaman alacağını açıklamıştı. Anlaşma yapılırken bu biliniyordu. Çünkü rehinelerin cesetleri İsrail’in yıktığı enkazların altında kalmıştı. Netanyahu sadece Filistinlilerin değil aynı zamanda İsrailli rehinelerin de katili. O rehineler canlıydı. İsrail’in bombardımanı sırasında hayatlarını kaybettiler. Kimse çıkıp Netanyahu’ya bunun hesabını sormuyor. İsrailli rehineleri neden öldürdün demiyor.
TRUMP’IN TEHDİDİ
Gazze enkaza döndü. Buna rağmen Hamas tarafından ilk gün dört, ikinci gün iki rehinenin cenazesi teslim edildi. Sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi ABD Başkanı Trump, Hamas’ı tehdit etti. CNN International’e, “İsrail kuvvetleri benim tek bir kelimemle yeniden Gazze sokaklarına dönebilir” diye açıklama yaptı. Netanyahu’nun savaşı başlatmasına izin verebileceğini söyledi. Oysa kendisi İsrail’i giderken, üç kez, “Savaş bitti” diye ilan etmişti. Bunu bitirdiği sekizinci savaş olarak ilan etmişti. Ateşkes planına, “Trump planı” adını vermişti. Bu süreçte Hamas’ın büyük bir sorumlulukla hareket ettiğini açıklamıştı. Mısır’a 20’yi aşkın devlet başkanını davet edip, Türkiye’nin de aralarında olduğu dört ülkeyle birlikte “niyet mektubu”nu imzalamıştı. Daha attığı imzanın mürekkebi kurumadan, savaşın yeniden başlayabileceğini ilan etmesi, Hamas’ı tehdit etmesi tedirginlik yarattı. Trump’ı kendi yaptığı barışı yıkan adam pozisyonuna düşürdü.
İKİNCİ AÇIKLAMA
Trump ilginç bir lider. Haber kanalları CNN’deki açıklamasını son dakika verirken bu kez farklı bir açıklama yaptı. “Hamas ölü rehineleri arıyor. Bazıları enkaz altında kalmış, Hamas resmen kazarak arıyor” dedi. Peki Trump’ın birinci açıklaması ile ikinci açıklaması arasında ne değişti? Burada bir isim ön plana çıkıyor. Bu isme dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü bundan sonra çok sık karşımıza çıkacak.
DERMER’E DİKKAT
Bu kişi İsrail’in Stratejik İşler Başkanı Ron Dermer. Kendisi Amerika doğumlu bir Yahudi. Önce Amerikan vatandaşı sonra İsrail vatandaşı olanlardan. Eğitimini ABD’de yapmış. 2013-2021 tarihleri arasında İsrail’in ABD Büyükelçisi olarak görev yapmış. Eğitiminin bir bölümünü Haham okullarında tamamlamış. Trump’ın Ortadoğu özel temsilcisi Witkoff ve damadı Kushner ile sıkı fıkı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Trump’ı sekiz İslam ve Arap ülkesiyle bir araya getirdiği toplantıdan 21 maddelik bir metin çıkmıştı. Ateşkesin temelini oluşturan niyet beyanından söz ediyorum. O metni Netanyahu’nun Beyaz Saray’ı ziyareti sırasında Witkoff ve Kushner’le birlikte İsrail’in perspektifine göre değiştiren kişilerden biri. Netanyahu’nun ilk başbakanlığından bu yana danışmanlığını yapıyor. Daha da önemli özelliği ise, Netanyahu’nun, “sırdaşı” olması. Netanyahu’nun katliam politikalarının altında imzası olan birisi.
TEHLİKELİ İKİLİ
Dermer’le ilgili bilgileri neden verdim? Trump’ın ateşkesi tehlikeye atan açıklamasının arkasında Ron Dermer’in olduğu ortaya çıktı. Tabii o sırada Netanyahu’nun Trump’ı arayıp aramadığı bilinmiyor. Ama zaten Dermer için Netanyahu’nun beyninin yarısı deniliyor. O beynin ne kadar katliamcı olduğunu gördük. Beyaz Saray’daki adamlarına ve Centcom Başkanı Brad Cooper’a ulaşıp, Hamas’ı şikâyet etmiş. Sadece Netanyahu’yu değil, Beyaz Saray’da eli kolu uzun olan Dermer’i de bir kenara yazın. Bu iki adam ateşkesin önündeki en büyük tehlike olarak duruyorlar.
TELEFON DİPLOMASİSİ
Şarm El Şeyh’teki zirveden ayrılırken Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönüp, “Bu süreçte bana ne düşüyorsa telefonla irtibatımızı kuralım ve bu telefon diplomasimizi ihmal etmeyelim” diyor.
Erdoğan ile Trump arasındaki doğrudan ilişki bu süreçte önemli bir güvence. Yukarıda aktardığım gibi Netanyahu’nun ve Dermer’in ateşkesi sabote etmek için her yolu deneyecekleri anlaşılıyor. Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sürecin sigortası gibi bir rol düşüyor.
Çünkü Şarm El Şeyh’te imzalanan “niyet beyanı”nın altında sadece Trump’ın değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Katar Emiri El Sani’nin ve Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin de imzası var. Bir anlamda dört ülke ateşkesin garantörü. Ateşkes bu kez çok zor sağlandı. Netanyahu ve Dermer ikilisine kurban edilmemeli.
HAYOM ANLADI ÖZGÜR ÖZEL ANLAMADI
İsrail Gazetesi Hayom diyor ki,
-Türkiye bu savaşın en büyük kazananlarından
-Erdoğan Türk ordusunun Gazze’de konuşlanacak uluslararası gücün bir parçası olacağını ve Türkiye’nin yeniden inşa çalışmalarında bir rol oynayacağını söyledi. Erdoğan, bu şekilde savaşın başından beri istediği şeye ulaşmış oldu.
-Ve tüm bunlar, Türkiye’nin küresel arenada güç kazandığı bir dönemde oluyor.
-Bu durum Erdoğan’ı yalnızca Gazze anlaymasının değil,tüm 2025 yınının da en büyük kazananı haline getiriyor.
İsrali Gazetesinin değerlendirmesini burada kesiyorum ve diyorum ki, Hayom anladı ama Özgür Özel anlamadı.
Paylaş