Yaygaracılara ödün...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz temel eğitimi gerçekleştirecek yasa yürürlüğe girer girmez hükümet, Kuran kursları ile ilgili yönetmelikte değişiklikler yaptı ve dünden itibaren yürürlüğe koydu.

Anlaşılan Başbakan Mesut Yılmaz ile Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, şeriat yaygaracılarının orada burada şamata çıkarmalarından etkilenmişler.

Oysa bu yaygaracıların ‘‘Kuran'ıma dokundurtmam'', ‘‘Kitabıma dokundurtmam!'' diye herkesin gözünün içine baka baka yalan söylemelerine, ‘‘Allah'ım, imam hatip okuluma dokundurtma!'' diye, sanki imam hatip okulları eğitim veren kurumlar değil de kutsal birer mabetmiş gibi yutturmaya kalkışmalarına, hiç aslı astarı olmadığını bile bile ‘‘din eğitiminin engellenmek istendiğini'' ileri sürmelerine pabuç bırakmayabilirlerdi.

Asıl konuya girmeden belirtelim:

Kuran'ı Kerim sanki sadece kendilerinin kitabı imiş gibi sahiplenmeye kalkan bu madrabazlar da biliyorlar ki, Kuran'a dokunmaya kalkan olmadığı gibi böyle bir şeye cüret edecek kadar çılgın olanın haddini, bu yaygaracılardan önce laik cumhuriyetin Atatürk ilkelerine bağlı evlatları bildirirler.

Ama masum insanların kafasını karıştırıp da kendi din kardeşine düşman etmeyi bunlar ‘‘din'' sandıklarından, yalanı, iftirayı ve fitneyi kendileri için meşru sayarlar.

Başbakan Yılmaz ile Başbakan Yardımcısı dün, ‘‘Sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz temel eğitim yasasından'' Kuran kurslarıyla ilgili dördüncü maddenin çıkarılması sonucu meydana gelen boşluğu ortadan kaldırmak için, ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikleri açıkladılar.

Açıklamanın özü, ‘‘Halen mevcut olan 6158 kursa (yani her yıl ekim ayında başlayıp 32 hafta süreyle devam eden kurslara) ek olarak hafta sonlarında da kurs açılacağını'' ifade ediyor.

Bildiğiniz gibi Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ile Diyanet İşleri Başkanlığı da bir yandan TRT aracılığıyla ‘‘din eğitimi'' verme ve halkı din konularında aydınlatma kampanyaları hazırlıyorlar. Bu suretle, bize kalırsa yaygaracıların günlerdir ortalığı velveleye vererek söyledikleri yalanlar içinde sanki bir nebze olsun gerçek payı varmış da onu telafi etmek gereğini duymuş gibi bir görüntü veriyorlar.

Doğrusu biz, ‘‘Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetimine tabi olmaları ve müfredatlarının Milli Eğitim Bakanlığı'nın onayından geçmesi şartıyla'' Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurs açmasına karşı değiliz. Çünkü bunlar halkın ihtiyacına yanıt veren kurumlar.

Ama doğrusunu söylemek gerekirse, Türkiye'de ilkokuldan lise sona kadar bütün sınıflarda zorunlu olarak okutulan ‘‘din kültürü ve ahlak bilgisi'' dersi, uygulamada düpedüz ‘‘İslam dini ve ahlakı'' dersidir. Yani şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı'na ‘‘isteğe bağlı'' olarak verilmek istenen görev, tüm okullarımızda zaten, üstelik zorunlu olarak yerine getirilmektedir.

Yazarın Tüm Yazıları