Yatırım ortamını kim iyileştirecek

IRAK Savaşı ensemizdeyken ‘‘yatırım ortamı’’ iyileşir mi?

Elbette çok zor... Savaşın dibindeki bir ülkeye yepyeni yatırım kararları alınmasını beklemek iyimserlik olur. Yasal altyapıyla ‘‘Yatırım ortamını iyileştirip’’ savaş sonrasını düşünmek iyi olmaz mı?

‘‘Tek parti iktidarıyız, hemen yaparız’’ söylemlerine rağmen, AKP Hükümeti bu tür adımları pek kolay atamayacak gibi görünüyor.

Nitekim ‘‘Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’’ (YOİKK) konusunda yaşananlar bunu ortaya koyuyor.

Önce YOİKK'i hatırlayalım. 57'inci Hükümet, Kasım 2001'de, ‘‘Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı’’nı devreye soktu.

Bu program çerçevesinde iş dünyasının çeşitli örgütlerini de içine olan ‘‘Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’’ oluşturuldu.

Bu kurula bağlı olarak şu 9 komite kuruldu:

‘‘Şirket kuruluşu, İstihdam, Sektörel lisanslar, Yatırım yerleri, Vergi ve teşvikler, Gümrükler ve standartlar, Fikri Mülkiyet Hakları, Yatırım Promosyon, Doğrudan yabancı yatırım mevzuatı.’’

TAM 190 TOPLANTI

Kurulan 9 komite ile ana Kurul bugüne kadar 190 toplantı yaptı. Ana Kurul'un son toplantılarından biri de AKP Hükümeti döneminde denendi.

190 toplantıyla ele avuca gelebilecek sonuca varılamadı. O kadar işadamı, o kadar bakan, bürokrat 190 kez ‘‘havanda su dövmek’’ için mi toplandı? Sanmıyorum. Ancak, yaşanan bazı çekişmeler, bu iyi niyetli buluşmaların, çabaların önünü tıkamış görünüyor.

İşte bunlara son örnek.

Hükümette bakanlar arasında görev paylaşımı yapılırken, ‘‘Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’’na adres gösterilmedi.

En son toplantıya Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın gitmesi gündeme geldi. Bu duruma ‘‘ekonominin patronu’’ olduğunu düşünen Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener bozuldu.

Sanırsınız Hükümet tek parti değil, koalisyon, Babacan ve Şener de iki ayrı partiden. Yani, 57'inci Hükümet döneminde görülen siyasi çekişme, AKP'nin kendi içinde de ‘‘çaktırmadan’’ yaşanıyor.

Siyasi çekişmelere bir de bürokrasinin ‘‘ayak diremesi’’ ekleniyor.

Kurul, ‘‘Yatırım ortamının iyileştirilmesi için İrlanda güzel bir örnek. Biz de alıp bu örneği uygulayalım. Türkiye'de de oradaki gibi Yabancı Sermaye Promosyon Ajansı kuralım’’ diyor.

Bu öneriye siyasetçi de, bürokrasi de, ‘‘olabilir’’ yanıtını veriyor, ama bürokrasi kanadı bir ekleme yapıyor:

‘‘Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü korunsun. Promosyon Ajansı ayrıca kurulsun. Ajans'ta özel sektör de görev alsın.’’

Bakanlar çekişiyor, bürokrat direniyor, yatırım ortamı düzelmiyor.

Üstüne bir de kahrolası savaşı ekleniyor. İşimiz zor, çok zor...


Gemideki ABD askeri aracı belgesiz çıktı


BİR yandan ‘‘savaşsız çözüm’’ arayışları, diğer taraftan da ‘‘savaşa hazırlık’’ tüm hızıyla sürüyor. Türkiye her ne kadar kararını kesinleştirmese de sınırda önlemlerini alıyor.

ABD de Türkiye'den beklediği daveti alamamış olsa da, elindeki mevcut üs kullanma izinlerine dayanarak özellikle İncirlik'e yığınak yapıyor.

Bu durum, Türk lojistik şirketlerini de harekete geçiriyor. Lojistik şirketleri, hem Türk ordusuna, hem ABD ordusuna ‘‘hizmet satmak’’ için belgelerini almış, yarışıyor. Bu yarış içinde lojistik şirketlerinden birine İncirlik Üssü'nden teklif geldi: ‘‘Akdeniz'de gemimiz var. Oradaki askeri araçları İncirlik'e taşıtmak istiyoruz.’’

Lojistik şirketi önce, ‘‘hayhay’’ dedi. Ancak, araçların Türkiye'ye girişi için gerekli ‘‘geçici ithalat belgesi’’nin olmadığını farketti ve taşıma işini reddetti.

ABD'nin aceleciliğini görüyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları