Yaşlılarda kabızlık neden sık görülür

Kabızlık sorunundan yakınanların artmasının birçok nedeni var ama en önemli faktör lifli (posalı) gıdaların eskiye oranla daha az yenmesi gibi görünüyor.

Haberin Devamı

Sebze meyve tüketimi azalıp tam tahıllar yerine beyaz un ve bundan yapılan yiyecekler daha çok tercih edildikçe, ek olarak bakliyat grubu besinler (fasulye, nohut, bezelye) ikinci planda tutulup fast food yiyeceklere ağırlık verildikçe problemin daha da yaygınlaşacağından emin olabilirsiniz!

Bu tip kötü gelişmelerden en çok etkilenenlerin başındaysa yaşlılar geliyor. Çünkü yaş ilerledikçe sindirim sisteminin hareketi zaten yavaşlıyor. Yaşlıların yeteri kadar su içmemeleri ve hazır paketlenmiş kolay pişirilen yiyecekleri tercih etmeleri bu sorunu bazen içinden çıkılmaz hale getirebiliyor.
Eğer birden bire başlayan kabızlık sorunuyla karşı karşıyaysanız, kilo kaybınız, karın ağrınız, dışkı şeklinizde değişmeler ve dışkıda kan izleri varsa ve/veya ilerleyici kansızlık, halsizlik, yorgunluk gibi problemler ortaya çıkmışsa kabızlığın sindirim sistemi ile ilgili önemli bir hastalıktan kaynaklanabileceği de aklınızda olsun.

Kabızlıkla mücadelede aşağıdaki önlemler işinize yarayabilir. Eğer bu önlemlerle sorunu aşamıyorsanız, bir tıbbi yardım isteyin, doktorunuzla görüşün.

BUNLARI YAPIN

Daha çok su için, daha fazla sıvı gıda tüketin. Çorba, meyve sularını daha sık kullanın. Sıvı miktarı arttıkça bağırsaklarınızın boşalması da kolaylaşacaktır.

Yürüyün, hareket edin, mümkün olduğu kadar ayaküstü işler yapmaya çalışın. Yatmak ve uzun süre hareketsiz oturmak bağırsak hareketlerini azaltır.

Bol sebze ve meyve yemeyi unutmayın. Her sofranızda salata-sebze bulunsun. Salatanıza öğütülmüş keten tohumu ekleyebilirsiniz.

Kahvaltılarınızda tam tahıllı kahvaltı gevrekleri kullanmayı deneyin. Tam tahıllı kepekli ekmekler yiyin.

Bakliyat grubu yiyeceklerden daha sık faydalanın. Bu önlemlerle dışkınıza hacim sağlayacak kadar posa kazanabilirsiniz.

Ara öğünlerde siyah kuru erik, kuru kayısı ve kuru incir deneyin.

Sabahları aç karna bir bardak ılık limonlu su içerek güne başlayın.

Doktorunuzla konuşmadıkça, hacim sağlayacak posa hapları (lif içeren tozlar) ve laksatifleri kullanmayın. Özellikle sinameki içeren çaylardan uzak durun. Yine kabızlığı önlemek amacıyla kullanılan diğer bitkisel destekleri de doktorunuzla konuşmadan kullanmayın.

Haberin Devamı

Tehlikeli bir sorun: Zatürree

Haberin Devamı

Akciğerlerdeki en küçük hava yollarını ve alveol adlı hava keseciklerini tutan yangı tablosuna “zatürree” denir.

Genellikle soğuk algınlığı, nezle, grip gibi üst solunum yollarını ilgilendiren hastalıklarda durumun ağırlaşması ile ortaya çıkar. Birçok bakteri ya da virüs bu hastalığa yol açabilmekle birlikte pnömokok adlı bakteriler en sık rastlanan nedendir.

Çok yüksek ateş, öksürük ve pas rengi bazen de sarı-yeşil balgam ile kendini gösterir.

Pnömokok aşısı, zatürreeden koruyabilir. Yaklaşık 80 farklı pnömokok türü arasından 20’den fazlasını barındıran aşı ile bağışıklık sağlanabilir.

Kimler aşılanmalı?

65 yaşın üzerindeki herkes;

Süreğenleşmiş hastalıkları nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar: Solunum sistemi, şeker hastalığı, karaciğer veya kalp yetmezliği olanlar, alkol bağımlıları;

Bağışıklık sistemi hastalıkları: Dalağı alınmış olanlar, mültipl miyelom, nefrotik sendrom, böbrek yetmezliği, Hodgkin veya diğer lenfoma hastaları;

HIV virüs enfeksiyonu olanlar;

Kalabalık ortamlarda yaşayanlar aşılanmalıdır. 
Dr. Evren ALTINEL

Haberin Devamı

Kordosentez nedir?

Kordosentez, gebelik sırasında 18’inci haftayı tamamladıktan sonra aynı amniosentez yapar gibi yapılan bir işlemdir. Farkı ise amnion suyundan örnek alınması değil de bebeğin göbek kordonundan kan alınmasıdır.

Kordosentezin avantajı, bebeğin genetik bir problemi olup olmadığının veya enfeksiyon geçirip geçirmediğinin hızlı bir şekilde anlaşılmasıdır. Bu yolla bebeğe kan veya ilaç da verilebilir.

Kordosentez ile bebeğin kan grubu, kan hastalıkları öğrenilebilir, gelişme geriliği varsa sebepleri açıklanabilir.
Yüzde 1-2 oranında düşüğe sebep olabilir, bu nedenle sonuçtan beklenen faydanın bu riske değmesi gerekmektedir. 
Dr. Erhan CANKAT

Yazarın Tüm Yazıları