Yaşlanan siz değil, hücrelerinizdir

Vücudunuzda yaklaşık 3 trilyon hücre var.

Bunların her gün milyarlarcası ölmekte ve aynı miktar hücre yeniden yapılmaktadır. Bu müthiş düzen ne bir eksik ne bir fazla, ne bir bozuk ne bir hata olmaksızın tekrarlanmaktadır. "İnsan bir meçhuldür" diye yazmıştı 1930’larda Dr. Alexis Carel, hálá haklıdır!

Vücudunuzdaki her hücrenin üretim biçimi ve sayısı kontrol altındadır. Her hücre hatalı üretim olup olmadığı yönünde ciddi bir denetimden geçirildikten sonra sisteme bırakılır. Hatalı hücreler bağışıklık sisteminiz tarafından gözden geçirilir, sorgulanır. Hatalı hücre muhtemelen erkenden ölecek, belki de bir kansere de öncülük yapacaktır. Vücudunuz yaşlandıkça üretim hatası da, kontrol eksikliği olasılığı da artmaktadır. Siz yaşlandıkça kanser riskinin çoğalması bundandır. Yaşlanmış bir bağışıklık sistemi arama-tarama ve kontrolden geçirme işlemini yeteri kadar yapamamaktadır.

Her hücre ayrı bir dünyadır

Her hücre farklı ve bağımsız bir dünyadır. Çekirdekten ve bunu çevreleyen tuzlu bir sıvı, bu sıvıya yayılmış enerji üretme merkezleri (mitokondrialar), bilgi saklama ve mesaj iletme üniteleri ve ağları (endoplazmik retikulum) ile hücre zarından yapılmıştır. Çekirdeğin en önemli bölgesi DNA’ya ayrılmıştır. DNA genetik kodlarınızın saklandığı protein parçasıdır. O hücrenin nasıl çalışacağı, ne gibi olayları yürüteceği, kaç kere bölünüp ne zaman hayatına son vereceği DNA’da saklıdır. Tuzlu sıvı kısmı (stoplazma) hücrenin önemli fonksiyonlarını üstlenir. İlgili proteinlerin yapımı, bağışıklık süreçlerinin takibi, enerji üretimi, atıkların boşaltılması bu bölgede sağlanır.

Birer enerji üretim fabrikası gibi çalışan mitokondriaların gücü kendi özel DNA’larında saklıdır. Mitokondrial DNA’sı erken harap olan hücreler, enerji imal edemez ve muhtemelen erken yaşlanır. Hücre duvarı hücrenin ihtiyacı olan maddelerin giriş çıkışından sorumludur ama asla bir yol geçen hanı gibi çalışmaz. Mesajları iletmekte ve almakta aktif görev alır.

Ve bir kez daha tekrarlayalım: Her hücre kendi malını (protein, hormon, enzim) üreten ve diğer sistemlerle haberleşerek arzu edilen yerlere ileten bağımsız bir fabrika, bir ülke, ayrı bir dünyadır. Bütün hücreler bir araya gelerek o müthiş organizmayı, sonsuz gücü, yani sizi oluşturur.

Sır telomerlerde mi?

Her insan hücreleriyle vardır, hücrelerinin bölünmesiyle büyür, bölünme durunca hayatına son verir. Bazı hücreler bir, bazıları 10, bazıları 100 gün yaşar. Bazılarında bölünme kapasitesi çok kısıtlı iken bazılarında yüksektir. Her hücrenin bölünme yeteneği yaşlandıkça azalır.

1995 yılında araştırmacı Leonard Hayflick her hücrenin sınırlı bir bölünme yeteneği olduğunu, son ana gelip duruncaya kadar bölünmenin yavaşladığını, bunun yaşlanmanın başlaması anlamı taşıdığını ileri sürmüştür. Hücre bölünmesinin üst sınırına "Hayflick Sınırı" denmektedir.

Eğer bu sınırı belirleyen şey hücredeki telomerler ise -ki muhtemelen öyledir- yaşlanmayı geriye atacak çok şey var demektir. Hücre bölündükçe DNA’nın ucunu saran telomerler kısalmaktadır. Telomer uzunluğu kritik noktaya ulaştığında hücre bölünmesi durmaktadır.

Eğer telomeri onaracak bir şey bulabilirsek ya da telomer yıpranmasını önleyebilirsek yaşam süremiz bir hayli uzayacaktır. Önümüzdeki günlerde bu yönde atılmış başarılı adımları okuyacağınızı size daha şimdiden müjdeleyelim... Aşağıda uzun yaşam diyetinin 3. gün örneğini bulacaksınız.

BİR CEVAP

Egzersiz neden yaşamsal bir aktivitedir?

Her yazımızda egzersizin yararlarına bir yerlerde ısrarla değiniyoruz. Bunun nedeni tüm egzersizlerin sağlıklı yaşamı geliştirmesidir. Yüzen, koşan veya tempolu yürüyüşler yapan erkeklerin, hareketsiz yaşam sürenlere göre ölüm oranlarının yüzde 33, kalp hastalığı risklerinin yüzde 41 azaldığı görülmüştür. Atalarımız tarımsal faaliyetler, avlanmak ve diğer aktivitelerle o kadar çok uğraşıyorlardı ki, egzersizi akıllarından bile geçirmiyorlardı. Bugün zamanımızın önemli bir kısmını trafikte geçiriyoruz. İstanbul’da oturan birinin trafikte geçirdiği süre günde 2 saat civarında.

Ayrıca iş aktiviteleriniz, bilgisayarlar, telefonlar, televizyonlar, gün boyu süren toplantılar nedeniyle oldukça hareketsiz bir yapıya dönüştü. Egzersizin sağlık yararlarını görmeniz için her gün kilometrelerce yürümek zorunda da değilsiniz. Günde 10-15 dakikalık, 1-2 kez tekrarlanan sıkı yürüyüşler bile sağlık yararı sağlıyor. Bir çalışma, günde 15, haftada toplam 90 dakikalık yürüyüşün bile Alzheimer hastalığı riskini düşürdüğünü gösteriyor. Bu yoğunlukta bir egzersizin sizi kalp krizi, diyabet, hipertansiyon, depresyon, kalın bağırsak ve meme kanserinden de koruyabileceğini unutmayın.

EGZERSİZ REÇETENİZ

Haftada, 3 kez, 35 dakika egzersiz yapın

Egzersizin kalp hastalığı riskini düşürmesinin yollarından biri de kolesterol seviyesini kontrol altında tutmasıdır. Kötü huylu LDL kolesterolün arterlerden temizlenmesine yardımcı olan iyi huylu HDL kolesterolün seviyesini artırır. Yüksek yoğunlukta ve düzenli egzersiz, HDL düzeyini yüzde 5-15 artırır.

Erkekler orta miktarda egzersiz yaptıklarında, yükselen zararlı kolesterol seviyeleri (LDL kolesterol) azalma eğilimi gösterir. Örneğin haftada 3 kez 30-35 dakikalık bir egzersizle bu etki sağlanabilir.

n Egzersiz Uzmanı Özcan Kızıltaş

3. GÜN KESİP SAKLAYIN

Diyetisyen

Tuğçe Altan


Uzun yaşam diyeti örneği

Uyanınca bir bardak su

Kahvaltı: Sebzeli omlet (1 tam yumurta veya 2-3 yumurta akı), 1/2 bardak taze ya da donmuş yaban mersini, kahve, vitamin takviyesi (Protein içeren omlet başrolde)

Ara öğün: 1/2 bardak yağsız sade ya da meyveli yoğurt ve bir yemek kaşığı kuru üzüm, Çay (yeşil çayın antioksidan değeri daha yüksektir)

Öğle yemeği: Tavuğun beyaz etinden sebzeyle birlikte pişirilmiş çorba, doğranmış elmalı, cevizli, zeytinyağı-limon soslu ıspanak salatası, portakal, buzlu çay (Filmin yıldızları meyveler ve sebzelerdir)

Ara öğün: 2 yemek kaşığı az yağlı fıstık ezmesi ile çiğ sebze dilimleri, buzlu çay

Akşam yemeği: Zeytinyağı ve sirkeyle çeşnilendirilmiş bol salata, Karışık deniz ürünlü 3/4 bardak kepekli makarna, Buharda pişmiş kuşkonmaz, Kaçamak bir dilim pasta, 1/2 bardak çay ve 1/2 bardak limonata karışımı, (Deniz ürünleri protein olarak başrolde)

Ara öğün

Üzerine tarçın serpilmiş taze elma dilimleri.

BESLENME

OKULU


Diyetisyen

Oya Yüksek


Omega 3 ve 6 yağları neden yararlıdır?

Bu yağlar vücudunuzdaki doğal fizyolojik süreçlerin düzenli seyretmesi, metabolizmanızın hiç tutukluk yapmadan tıkır tıkır çalışması, hücrelerinizin arızalarını onarması, çoğalması ve kanınızın yapısını koruması için gerekli olan, ne yazık ki vücut üretemediği için dışarıdan alınması gereken doğal yağ asitleridir. İster bitkisel ister hayvansal kaynaklardan karşılansınlar, bu yağ asitleri olmadan ve aralarındaki denge korunmadan sağlıklı bir yaşam sürmek pek olanaklı değildir.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

manager@yasasinhayat.org

Tel: (0212) 236 73 00

BİR SORU

İş tempom yoğun olduğu için çok stres yaşıyorum. Bu nedenle sürekli grip olduğumu düşünüyorum, doğru olabilir mi?

Diyetisyen Nilüfer Bayram

Stresi azaltmak için

Artık hemen hemen herkes için günlük yaşamın bir parçası haline gelen stres, fiziksel veya duygusal olabilir. Her ikisinde de vücudun reaksiyonu sonucu adrenalin salgılanır. Metabolizma hızındaki değişikliklere bağlı olarak bağışıklık sistemi de bu durumdan olumsuz etkilenebilmektedir. Vücudun sık sık yaşadığı stres sonucu ortaya çıkan adrenalin salgısı için vücudun C vitaminine olan ihtiyacı artmaktadır. Bu nedenle stresin yoğunlaştığı dönemlerde C vitamininden zengin portakal, kivi, biber, patates, brokoli gibi yiyecekleri beslenme planınıza eklemeyi unutmayın.

Bu dönemde bağışıklık sistemindeki baskılanma, enfeksiyona yakalanma riskini de artırmaktadır. Havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates, sarı-turuncu meyveleri ihmal etmeyin. Stres altındaki bir vücudun protein ihtiyacı da artmaktadır. Beslenme planınıza -kolesterol alımı da göz önünde bulundurularak- az yağlı süt, yoğurt, peynir, tavuk, balık ve kırmızı et ilavesini yapın.

BİR SORU

21 yaşındayım, kilo alamıyorum. Kan tahlillerimin neticesi temiz çıktı. Ne önerirsiniz?

Diyetisyen Güneş AYIR

Nasıl kilo alacağım?

Hangi tahlilleri yaptırdığınız önemli. Hormon seviyelerini ve metabolizma hızını da ölçtürmeni öneririm. Uyku bozukluğu sorunu, kilo alamama sorunu ile karşılaşan hastalarımda sıkça gördüğüm nedenlerden. Uykunu süre ve saat bakımdan yakın değerlerde tutmaya özen göstermelisiniz.

Sağlıklı kilo kazanımı için;

n Günlük öğün sayısını artırın.

n Ara öğün tüketmeye özen gösterin.

n Öğün içeriğini arttırın (Sadece yağlı gıdalar ile değil).

n Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı ihmal etmeyin.

n Öğle yemeğine kadar aç olarak beklemeyin.

n Yoğun çalışma temposunu bahane ederek öğünü geçiştirmeyin.

n Dinlenmeye ve uyumaya vakit ayırın.

n Bol su ve meyve tüketimi ile öğünü geçiştirmeyin.

n Buna neden olacak öğün öncesi atıştırma veya aşırı sıvı tüketimi gibi alışkanlıklar var ise bunlardan kaçının.

n Tek başına yemek, tüketimi azaltan nedenlerdendir. Sevdiğiniz kişilerle birlikte öğünlerinizi tüketin.

n Dışarıda bulabileceğiniz hazır yemeklere güvenmiyor ve tüketmek istemiyorsanız, mutlaka yanınızda yiyecek taşıyın.
Yazarın Tüm Yazıları