Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Doğadaki enerjiyle bütünleşin

Doğayla bütünleşmek demek, doğadaki saf enerjiyle bütünleşmek anlamına geliyor.

‘‘Bütünleşmek’’ sözcüğü yazarken kolay fakat, uygunlanması çok zor bir işmiş gibi gelebilir. Bir de üstelik burada sadece doğadan değil, doğanın enerjisiyle bütünleşmekten bahsediyorum. Sanki, bu çok daha zormuş gibi algılanabilir.

İşin içine ‘‘enerji’’ lafı girdi mi, her nedense, insanların bakışları değişiyor. Hayranlıkla karışık bir endişe yüzümüzü kaplıyor.

Halbuki, doğayla bütünleşmeyi başardığınız zaman doğal olarak onun enerjisiyle de bütünleşiyorsunuz.

Durmadan ‘‘bütünleşme’’ lafını ediyorum, siz de meraklanıyorsunuz, ‘‘nedir bu bütünleşme’’ dediğinizi duyar gibiyim.

Buna ‘‘birleşme’’ diyebilir miyiz? Elbette diyebiliriz. ‘‘Bir’’ olmaktan geliyor. Ancak, bu açıklama sanırım işleri biraz daha zorlaştırıyor. Bir insanın bir insanla birleşmesi çok anlaşılır bir şey de, bir insanın, doğayla birleşmesini anlamak biraz zor sanırım.

En iyisi lafı uzatmadan doğayla bütünleşmeyi nasıl gerçekleştirebiliriz, onu anlatayım. Böylece bir yığın açıklamadan da kurtulmuş olurum.

Şimdi doğanın en canlı, renklerin en parlak (hava kirliliğinun izin verdiği ölçüde) filizlerin boy verdiği bir dönemdeyiz. Yani bundan daha iyi bir zaman olamaz. Aslında doğanın enerjisini çekmek isteyenler için her an, uygun zamandır. Tabii bunu bilenler için. Şimdiyse, öğrenmek isteyenler için en uygun dönem desek daha doğru olacak.

Mesela bugün. Hava bulutlu olmazsa, yağmur yağmazsa, hemen bir program yapın ve çoluk çocuk kırlara, ormanlara (Bunları bulabilmek çok zor, fakat en kötü halde parklara) doğru gidin.

Üzerinize hafif ve rahat kıyafetler giyip ayağınıza yürüyüş papuçlarını geçirin ve dalın ormana. Tabii bu arada çene çalmaya dalmasanız iyi olur. Hiç konuşmayın demiyorum fakat, dikkatinizi çevrenize yöneltmeniz gerekiyor. Eh konuşurken de bunu yapabilmek zor. En azından yürümeye başladıktan bir süre sonra konuşmak yerine ormanın sesini dinlemeye başlayabilirsiniz. İşte, o an çok önemli. Yani ormanın sesini duymaya başladığınız an.

Aslında sırf doğanın enerjisiyle bütünleşmeye niyet ederek ormana giderseniz, daha ciddi bir sonuç alabilirsiniz. Evet, bence böyle yapın. Yola çıkarken içinizden niyetinizi geçirin. Şayet, yanınızda çocuklar, eşiniz, dostunuz varsa, bu niyetinizi onlara da söyliyebilirsiniz. Hatta hep birlikte deneyebilirsiniz.

Ağaçların arasında yürümeye başladığınız zaman kafanızı meşgul eden bütün düşünceleri, dünyayla ilgili kaygılarınızı, fikirlerinizi arkanızda bırakın.

Bunu sağlayabilmenin en pratik yollarından biri de yürümeye başladığınız sırada dikkatinizi aldığınız nefese yöneltmektir. Mesela bir nefes alırken adımlarınızı sayın. Bir nefes aldığınızda kaç adım atıyorsunuz? iki, üç?

Ya, nefes verirken? Dikkatinizi aldığınız soluk ve adımlara yönelterek zihninizi boşaltabilirsiniz. Tabii bu arada adımlarınızı sayarak daha düzenli soluklar alıp verebilirsiniz.

Bir süre böyle yürüdükten sonra boşalmış bir zihinle bakışlarınızı yürüdüğünüz yoldan yukarı kaldırın. Ağaçlara, çevrenize alıcı gözle bakın. Bitkileri, çiçekleri dikkatle inceleyin. Sanki ilk kez görüyormuşcasına bakın.

Zaten dikkatle baktığınız zaman ilk kez gördüğünüzün de farkına varacaksınız. Çünkü, baktığınız nesnenin (Çiçek, ağaç, kuş) ayrıntılarını göreceksiniz. Güzelliğin, mükemmelliğin karşısında heyecanlanacaksınız. İşte o an içinizdeki enerji harekete geçiyor demektir. Bırakın o heyecan sizi sarsın.

Etrafınıza baktıkça içinizin giderek coşkuyla dolduğunu anlayacaksınız. Bunu anladığınız anda derin soluklar almaya başlayın. Ve her soluk alışınızda doğanın enerjisini içinize çekiyor olduğunuzu düşünün. sonra yavaş yavaş aldığınız nefesi verin. Bu sırada acele etmeyin.

Nefes verirken bu kez, içinizdeki kötü duygu ve düşüncelerin, sizi gerilime sokan her ne varsa, bütün bunların sizi terk ettiğini düşünün.

Ayrıca, çevrenizdeki insanlardan ve daima yaşadığınız yerlerden size bulaşmış kötü etkilerin, sağlınızı bozan olumsuz elektiriklerin de verdiğiniz nefesle birlikte gittiğini hayal edin. Böylece tamamen arındığınızı düşünün. Sonra yeniden yavaş yavaş soluk alın.

Soluk alırken dikkat edeceğiniz bir diğer nokta da ‘‘bir çiçeği koklar gibi’’ soluk almaya çalışmak, olmalı. Derin bir nefes. Havanın ciğerlerinize giderken genzinizi yaktığını hissetmelisiniz.

Tabii bu nefes uygulamasını fazla yapmayın. En uygunu beş veya altı nefes olmalı. Yoksa, içinize çektiğiniz fazla oksijen yüzünden başınız dönebilir.

Sonra etrafınıza ilgiyle bakarak yürüyüşünüzü tamamlayın. Kendinizi fazla yormayın. Şimdi, kendinizi dinleyin. Nasıl hissediyorsunuz? Canlandınız değil mi? Hatta karamsar duyguların sizi tamamen terk ettiğini (Şayet böyle bir şey varsa) hayat ve geleceğe yönelik yeni istekler içine girdiğinizi fark edeceksiniz. Bu müthiş bir şey. Bunu her fırsatta yapmalısınız diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları