Yasemince

Dünyayı katleden yaratıklarYangın nihayet söndü. Sevinsek mi, üzülsek mi bilemiyorum. Tabii ki, söndüğüne seviniyorum. Yoksa, daha günlerce yanmaya devam etseydi, ne olurdu? Herhalde Marmaris diye birşey kalmazdı. Zümrütü kıskandıran yeşilliğin yok olmasından en çok zümrüt memnun olurdu herhalde... Fakat, haberlere bakılacak olursa bu muhteşem ormanları kıskanan başkaları da var. Yoksa, üç gün içinde tam onbir farklı yerde yangın çıkmış olmasının ne çeşit bir açıklaması olabilir? Düşünün bir... Aynı koyda iki farklı noktadan aynı anda yangının başlaması ne çeşit bir tesadüftür? Böylesi bir durum, tesadüfle açıklanabilir mi? Üstelik yangının başlangıç anını görüntüleyen fotoğrafın sahibi Hollandalı bir turistin, yangının başlangıç noktasında iki gulet teknenin daha bulunduğunu söylemesi, yangının kendi kendine çıkmadığının tipik bir göstergesi değil mi?Bu meşum tekneler, hangi amaçla orada bulunuyorlardı? Belli ki, kahrolası amaçları yangın çıkartmak, canım ormanları kırılası elleriyle tutuşturmaktı... Yaktıkları sadece ağaçlar mıydı? Elbette ki, değil. Yaptıkları düpedüz bir katliam. Katlettikleri de dünyanın kendisi. Ağaçlarla birlikte orada yaşayan bütün canlıları yok ettikleri gibi insanlığı da yok ediyorlar. Ağaçlar, dünyanın soluk aldığı organlar. Şayet dünya nefes alamazsa üzerinde yaşayan diğer canlıların ve insanların nefes alması mümkün mü? Aklı başında ve sağlıklı düşünen herkes, dünya üzerindeki canlılığın bitmesiyle birlikte kendisinin ve kendisiyle birlikte tüm insanlığın da canlı kalamayacağını biliyor. Peki, dünya üzerindeki canlılığı yakıp yoketmeyi amaçlayan bu meşum yaratıklar insan değil mi? Aslında dünyayı yaktıklarını bilmiyorlar mı? Bence biliyorlar. Bile isteye insanlığın geleceğine kastediyorlar. Yoksa üç gün içinde tam onbir değişik bölgede yangın çıkar mıydı? Ya, İtalya’daki altı değişik yerde aynı zamanlarda yangın çıkmasına ne demeli? Binlerce hektar ormanı yok edenler acaba insan olmayıp insanlığa kasteden dünya dışı meşum yaratıklar mı?Hangi insan, gözünü bile kırpmadan bir hayatı söndürebilir? Gözgöre göre bağırta bağırta öldürebilir mi? Bir insan, bunu yapabilir mi? Ağaç canlı değil mi? Bir çok canlıyı koynun da barındırmıyor mu? Ağacı yaktığınız zaman çığlık atmıyor mu? Ölürken kıvranmıyor mu? Ya, o ormanın içinde yaşayan milyonlarca börtü, böcek, bitki, hayvan... Onlar da ağaçlarla birlikte yanmıyorlar mı? Ağaçları bir anda saran alevlerin hayatı nasıl yokettiğini çok yakından gören, Marmaris Hürriyet temsilcisi arkadaşımız Mustafa Sarıipek, Kargı koyu civarında yangının tam ortasında kalışlarını şöyle anlatıyor; Gittiğimiz yoldan karşı tepelerin yandığını görüyorduk. Fotoğraf çekmek için biraz daha yaklaştık. Çünkü, sol tarafımız tarla olduğu için buraya yangının gelmeyeceğini düşünüyorduk. İnanılmaz bir hızla birden bire alevler etrafımızı sardı. Üstelik, gelmez dediğimiz yere havaii fişek gibi patlayan bir kaç kozalak düşünce olanlar oldu ve sol tarafımızın aniden ısınmaya başladığını hissettik. Geri kaçmaya çalıştığımız sırada bir de baktık ki, yangın geldiğimiz yolu da tamamen kaplamıştı. Etrafımızdaki ağaçların nasıl bu kadar süratle yandığını ve kısa bir zaman içinde bizi de saracağını dehşetle görüyorduk. Geri kaçmamız mümkün değildi. Bulunduğumuz yerde kalmamız da mümkün değildi. Kanal 48’in muhabiri ve kameramanı ile birlikte ne yapacağımıza karar veremiyorduk. Karşımızdaki yol alevlerle tıkanmıştı. İleriye, Löngöz’e giden yol üzerinde de alevler vardı fakat kısmen daha azdı. Bunun üzerine dedim ki, 'Hızla alevlerin arasından geçelim. Ölürsek içinde bulunduğumuz minübüs patlar bir anda ölürüz. Yanarak ölmekten iyidir.' Hemen harekete geçtik ve içinde bulunduğumuz minübüsü alevlerin arasına sürdük. Şans bizden yanaydı. Löngöz Koyuna varmayı başardık. Mustafa Sarıipek, ölümle burun buruna gelişlerini anlatırken, 'Bundan sonra asla kestane kebabı yemeyeceğim' diyerek espirili bir dille yangının yokediciliğini tanımlıyordu. Önüne çıkan herşeyi bir anda yutan alevlerin müsebbibi olan meşum yaratıkların (Yaratıklar diyorum, çünkü insan demeye dilim varmıyor) biran önce bulunup işledikleri insanlık suçunun cezasını ciddi bir biçimde görmelerini yürekten diliyorum. Hem de bir an önce. Hem de bir daha teşebbüste bulunamayacakları biçimde cezalandırılmalı, nelere sebep oldukları beyinlerine kazınmalı diyorum, Yasemin’ce...
Yazarın Tüm Yazıları