Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

BEN YOKKEN

TAYLAND dönüşü masamda bir sürü faks birikmiş. Sevgili Özlem, hepsine özel ilgi göstermiş, yazmam gerekenleri de bir kenara ayırmış. e-mail'ler birikmiş, mektuplar da öyle...

Bunlardan biri, aklımda olan, ancak yazmaya fırsat bulamadığım, Canan Anne'nin faksı... Hani, Yapex Yapı Fuarı düzenlenmişti de, ben de, fuara katılanlara, standlarda sergilediklerini kastedip, ‘‘Götürmeyin bağışlayın’’ demiştim ya, işte onunla ilgili bir faks...

Antalya Yetim ve Muhtaç Çocuklara Yardım Vakfı Başkanı Canan Tulgar, o çağrımdan sonra kolları sıvayıp tek tek standları dolaşmıştı. Fakstan anladığım kadarıyla semeresini de görmüş. Bana geçtiği bağış listesinde tam 37 kalem mal var... Boyadan tutun, müdür masası, etajer, kitaplık, faksa kadar her şeyi, götürmeyip Canan Anne'nin vakfına bağışlamışlar. Fuara katılan ve merkezi İstanbul'da bulunan Veyer Boya Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Aysan, bu konuda başı çekmiş anlaşılan... Bağışladığı malzemelerin listesine baktım, parasal değeri 2 milyarı geçiyor. Ama, vakfa, Canan Anne'ye verdiği manevi değerin miktarı parayla ölçülemez.

KOCAMAN BİR TEŞEKKÜR

Benden kocaman bir teşekkür Veysel Aysan'a... Yetim çocukların ve o çucuklar için çırpınanların duasını almak en büyük mutluluk.

Canan Anne ile telefonda görüştüm. ‘‘Çağrıyı yaptığın ve öncülük ettiğin için sağol evladım’’ dedi, çocuklar için yaptıkları inşaatın büyük eksiğini bu bağışlarla giderdiklerini söyledi.

Ne mutlu bana...

Gelelim ikinci faksa... O da fuarla ilgili... Ama, Yapex'le değil, Akdeniz Turizm Fuarı MEDİTT-2000 ile ilgili bir faks...

ATSO, AESOB, AKTOB, ATAV ve ANSİAD başkanları bir olmuş, Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya faks çekmişler. Özetle, Mumcu'ya fuarın açılışına gelmediği için sitem etmişler. ‘‘Bizim bulunmadığımız yerde bakan olmaz’’ dediği söylenen Ulusoy'u da isim vermeden eleştirmişler. Bizim Akdeniz ekinde de, başkanların verdiği mesaj çok güzel değerlendirilmiş, haber manşetten çıkmış.

Olayı bir daha hatırlayacak olursak mesele şu; Turizm fuarını düzenleyen Ekin-Yazım Şirketi ile Turistik Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Başaran Ulusoy'un kavgası, Antalya'ya kadar yansımıştı. Ulusoy, fuara katılımı azaltmak, daha doğrusu baltalamak için elinden geleni ardına koymamıştı. Yok efendim, telefon açıp, ‘‘Bu fuarı yapmayın’’ demeler, ardından fuar zamanı Kıbrıs'a gezi düzenlemeler falan...

OYUN TUTMAMIŞ

Bu meseleyi, bu köşede ilk dile getiren biri olarak şöyle seslenmiştim Ulusoy ve yandaşlarına; ‘‘Antalya'ya kıymayın’’...

Sonra da, fuarın açılışına gitmiştim. Ne Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yu gördüm o gün, ne Başaran Ulusoy'u...

Ben Tayland'a gittiğim gün fuar devam ediyordu.

Dönüşte gördüm ki, oyun tutmamış. Antalya kendisine kıydırmamış. Esnafından sanayicisine, turizmcisinden tanıtımcısına kadar herkes kenetlenmiş.

Açılışa, Turizm Bakanı Mumcu'nun neden katılmadığını merak etmiştim. Bizim Salih Uçar, bunu telefonla kendisine sormuş. O gün, Ankara'da Türk Dil Kurumu'nun Yüksek Haysiyet toplantısı varmış, ona katılmış... Turizm Bakanlığı ile kelalaka bir toplantı ama katılmış... Tercih meselesi...

Tüm olanlara bakıp, bir bakanın birilerini memnun etmek uğruna, sektörü küstürmesi ne derece doğru?..

Tabii ki, doğru değil...

Bakanın fuara gelmesi, sadece manevi destektir.

Peki, ya gelmemesi?..

İşte, onun adını koyamıyorum.

İki müthiş hikaye

Sevgili Orhan Fer, iki tane hikaye e-mail'lemiş... Hangisini yazayım diye düşündüm uzun süre... Kıyamadım, ikisini de bu köşeye aldım.

İşte, ilki;

Sabah, anne oğlunu uyandırmaya gelir;

- Oğlum, kalk artık, okula gitme zamanı geldi

- Anne, okula gitmek istemiyorum

- Okula gitmemen için bana en az iki sebep gösterebilir misin?

- Birincisi; çocuklar beni çok sinirlendiriyor. İkincisi; öğretmenlerin çoğundan hoşlanmıyorum.

- Bunlar sebep değil, kalk ve hazırlan bakalım

- Peki anne, sen benim okula gitmem için iki sebep söyleyebilir misin?

- Birincisi; 52 yaşındasın, ikincisi; sen okulun müdürüsün

İkinci hikaye, tam bir şok;

Ailesinden ayrı, başka bir kentteki üniversitede okuyan bir kız, uzun süredir görüşmediği babasına şu mektubu gönderir;

‘‘Sevgili babacığım;

Bir trafik kazası geçirdim ve hastanede yatıyorum. O kadar sarhoşken, araba kullanmam büyük aptallıktı. Çarparak büyük hasara yol açtığım Rolls-Royce için korkarım polis aleyhime dava açtı. Erkek arkadaşımın sigortası olmayan arabasını izinsiz almam, çok budalacaydı. Doktor, kırık sol bacağımın iyi kaynayacağını söylüyor. En iyi haber ise karnımda taşıdığım çocuğa zarar gelmemiş olması. Aslında hamile olduğumu size daha önce söylemek istemiştim. Erkek arkadaşımı çok seveceğinizden eminim ve altı ay sonra tahliye edildiğinde tanışabileceğinizi umuyorum. Onunla eroin alışkanlığımın az çok tedavi edildiği uyuşturucu rehabilitasyon kliniğinde karşılaşmıştım. Fakat, şimdi de alkolik oldum sanırım.

Sizi seven kızınız Julie’’

Ünlü sözler

‘‘Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlar da erkeklerin son aşkı

olmalarını isterler.’’ Oscar Wilde

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları