Yaşananlar

Haberin Devamı

Datça bize bağlandı

İster inanın, ister inanmayın...

Muğla'nın Datça İlçesi artık Antalya'nın beldesi oldu... Ve, bir mucize daha gerçekleşti. Alanya'da, Manavgat'a 7 kilometre yakınlaştı...

Bunlar nasıl mı oldu?..

Tabi ki, zamane gençleri sayesinde...

Televizyonda İstanbul Liselerarası Bilgi Yarışması var... Üçerden 6'şar genç yarışıyor. Ve, tümüne, en çok bizi enterese eden bir soru geliyor.

Soru şu; ‘‘Antalya'nın doğusunda, Manavgat'a 7 kilometre uzaklıkta, yarımada şeklinde bir antik kenttir. Diğer adı da Selimiye'dir. Bu tatil beldesinin günümüzdeki adı nedir?’’

6 genç, kafa kafaya veriyor. Ama, ‘‘Side’’ yerine, o kafalardan çıka çıka, şu iki cevap çıkıyor. ‘‘Datça’’ ve ‘‘Alanya’’...

Buyur burdan yak türden, kel alaka iki cevap...

Oysa, Datça denilen yer Muğla'nın ilçesi... Alanya ise Antalya ile ilintili ama uzaklığı Manavgat'a en az 70-80 kilometre... Üstelik yarımada değil, hele, hele belde hiç değil...

Bu cevaplar gösteriyor ki, bizi daha kendi memleketimizdeki insanlar tanımıyor. Ki, elin turisti bizi tanısın...

Buradan iki sonuç çıkıyor.

Birincisi; Mississippi Nehri'nin debisi ve uzunluğunun öğretildiği coğrafya kitaplarımız sayesinde, öğrencilerin kafasında, Side'yi öğrenecek kadar yer kalmıyor.

İkincisi, biz Antalya olarak, yeni yetişen kuşağa kendimizi yeterince tanıtamamışız.

Şimdi, bu iki sonuç, en çok kimi ırgalar... Bence adres belli... Daha doğrusu adresler...

Milli Eğitim Bakanlığı ve Side Turistik Otelciler Derneği...

Önemle duyurulur...

Vahşet ayıbı

Sabah 07.30 civarı...

Arabamdayım...

Radyo D'yi dinliyorum. Bayan sunucu Hürriyet'ten dış kaynaklı bir haber okuyor. Haberin, Antalya ile uzaktan yakından ilgisi, alakası yok. Sonra, lafı döndürüp dolaştırıp Antalya'ya, bir vahşet olayına getiriyor. Okuduğu cinayet haberinin, kendisinde o vahşeti çağrıştırdığını söylüyor.

Dünyanın ucundaki bir vahşet, sunucu kızımıza, iki kardeşin ağaca bağlanıp vahşice öldürüldüğü o korkunç olayı anımsatmış.

Anımsatmış ki, sabah, sabah onu anlatıyor.

O anlattıkça, benim gibi o radyoyu dinleyen binlerce, milyonlarca insanın gözünün önünden, ormandaki vahşetin görüntüleri geçiyor. Ellerinden ağaca bağlanmış mavi önlüklü iki masum kız kardeşin, insanın kanını donduran o kareleri...

Şimdi oturup düşünmek lazım. Antalya buna layık mı?.. Böylesi bir tanıtımı hak ediyor mu?..

Vahşet denildiğinde, insanın aklına Antalya mı gelmeli?.. Veya, Antalya denilince, tecavüz yada vahşet mi?..

Bakın, aradan aylar geçti...

Yakalanan tek bir zanlı var...

O da, hala mahkemeye çıkarılmadı...

Kim, neyi bekliyor?..

Olayın hafızalardan silinip gitmesini mi?..

Yanılıyorsunuz...

Bakın, İstanbul'da yaşayan sunucu kızımız hala unutmamış...

Kaldı ki, biz unutalım.

O gözler kimin?

Terör yılları... Okul önünde silahların ardı ardına patladığı bir an... Ve, aynı duvarın iki yanına sığınan, biri sağcı, diğeri solcu iki genç... Ortalık sakinleşip kafalar kalktığında, birbirine nefretle bakan iki çift göz... O gözlerin sahipleri, yıllar sonra Antalya'da tesadüfen karşılaşmış, solcu olan, sağcı olanı gözlerinden tanımıştı.

Böyle bir hikaye yazmıştım. Ama, bu kişilerin kim olduklarını açıklamamıştım. İşte, aynı okul mezunu sağcı bürokrat ile solcu personelin o hikayesini yazdığım günden bugüne, arayan arayana... Sadece arasalar iyi, yolda karşılaştıklarım, dost sohbetlerinde görüştüklerim, hep aynı şeyi soruyor; ‘‘O gözler kimin?’’

Beni en çok şaşırtan, meraklı bir okuyucu oldu... Onunla geçen gün, sabahları spor yaptığım, koşu alanında karşılaştım. Sırf bu merakını gidermek için sabahın köründe bir banka oturmuş, beni bekliyormuş. Önüme fırlayıp, ‘‘O gözler kimin?’’ diye sorunca da şaşırdım. Israr etti... Ama, söylemedim. ‘‘Falanca kişi değil mi, yoksa bu mu?’’ diye, bir çok isim sıraladı. Belki de onlarca... Sadece biri doğruydu...

Aslında, geçtiğimiz günkü yazıda verdiğim ipucu o kadar açık ve netti ki... Hürriyet Akdeniz'in bir kaç aylık arşivini tarayan, o günlerde manşetlerden inmeyen o hipokratın, pardon bürokratın kim olduğunu anlar.

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları