Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

Al gülüm ver gülüm

OLMADI Metin Şahin, olmadı...

Bir Antalya milletvekilininin şu kıyak emeklilik meselesinde cansiperane ön saflarda çarpışması olmadı...

Antalya'da yaşayan biri olarak gururum kırıldı, incindim.

Hadi, diyelim ki TBMM Plan Bütçe Komisyonu Başkanısın... Ön saflarda olman o yüzden... Peki, kıyak emeklilik için yaptığın savunma oldu mu?.. Ağzından çıkanı kulağın duydu mu?.. Ne demişsin, bir daha okuyalım;

‘‘Eğer milletvekillerine hizmetlerinin karşılığı olan maaşı vermezseniz, sıkıntı çeker ve gelir getirici başka arayışlara gider.’’

BUNUN ANLAMI NE?

Ne demek bu?..

Türkçesini rica edelim Metin bey, türkçesini...

Kusura bakma ama bu lakırdıdan benim anladığım şu; Eğer milletvekili iyi maaş almaz ise para için Meclis'te birilerinin borazanı olur, onlar için parmak kaldırır, iş takibi yapar, rüşvet alır.

Benim adım vatandaş Hıdır, ‘‘Gelir getirici başka arayış’’ lafından anladığım budur.

Bu düşünceden yola çıkarsak, kamuda çalışan memur ve işçiler için de sendika başkanları çıkıp şunu söyleyebilir; ‘‘Eğer, çalışanımıza hizmetlerinin karşılığı olan maaşı vermezseniz sıkıntı çeker ve gelir getirici başka arayışlara girer.’’

Hangi mesleği istiyorsan onun için söyle bu sözü...

Cep Kanunu'na oy veren mebusları gazeteler yazdı, çizdi... Bizimkileri bir de ben yazayım... Seçim zamanı gelirse belki lazım olur...

Sizi paragözler sizi... Sizi, ‘‘Kendim için bir şey istiyorsam namerdim’’ diyen yiğitlerin çırakları sizi...

BİZİM KIYAKLAR

İşte, Cep Kanunu'na oy veren bizim kıyak emekliler;

ANTALYA; Metin Şahin (DSP), Ahmet Sancar Sayın (DSP), Mustafa Vural (DSP), Nesrin Ünal (MHP), Cengiz Aydoğan (ANAP)

ISPARTA; Mustafa Zorlu (MHP)

AFYON ; Abdülkadir Akça (MHP), Müjdat Kayayerli (MHP)

Unutmadan...

Şimdi, bu kanun Çankaya Köşkü'nde... Yani Demirel'in masasında... Meclis'e iade edip etmeyeceği bugün yarın belli olur.

Ancaaak....

DEĞİŞİKLİK

Yine unutmadan söyleyeyim...

Yarın bir gün de, cumhurbaşkanlığı süresini 5 artı 5 yapan Anayasa değişikliği mebusun önüne gelecek.

Bilmem anlatabildim mi?..

Al gülüm, ver gülüm meselesi canım...

Ah Şu Şöförler

AKSU'daki feci kaza haberi, daha gazeteye gitmeden cep telefonundan geldi... Matbaaya uğramadan direkt kaza yerine gittim.

Karşılaştığım manzara korkunçtu...

PATARA

Ölüm yolu dediğimiz Antalya-Alanya Karayolu'nun o bölümü daha yeni... Gidişli gelişli yapıldı üstelik. Ama, bizim şoförler için bunlar farketmiyor. Ne kadar güzel yol yaparsan yap, kazanın önüne geçilemiyor. ‘‘Yağmur var, yol kaygan, biraz daha dikkat edeyim’’ diye düşünen yok. Düşünse, hem kendisinin hem de karşı şeritten trafik kurallarına uygun gidenlerin canı yanmaz.

Oysa...

Antalya, trafik meselesine yüzyıllar önce parmak basmış, öncülük etmiş bir kent...

Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Havva İşkan anlatmıştı. Kendisi arkeolog olduğu için Patara'ya sık gider gelir... Patara'ya onun gibi giden bilir. Bu antik kente deniz yoluyla ulaşanlar, karaya ayak basar basmaz karşılarında bir anıt görürler... Trafik Kulesi veya diğer bir adıyla Yol Kılavuz Anıtı...

TARİHİ KULE

Dalyan'dan tutun Elmalı'ya kadar Teke Yarımadası'ndaki yol güzergahlarını en ince ayrıntısına kadar veren bir anıttır bu... Patara'dan Elmalı'ya mı gideceksin, şu kadar kilometre diye yazar. Bir de, alternatif yolları verir.

Antalya'nın tarihini yaratanlar, Trafik Kulesi ile dünyaya örnek olmuşlar...

Peki, o tarihi süreci devam ettirmesi gereken bizler...

Bırakın örnek olmayı... Rezil olmuşuz, rezil... Halen de olmaya devam ediyoruz...

Acil’deki defter

YENİ üniversite hastanesini göreniniz var mı?..

Ben gördüm. Bir dostumun rahatsızlandığı gün acil servise gittiğimde gezip hayran kaldım. Antalya için sevindim.

İşte o gün, arkadaşlarla acil kapısında beklerken, bankodaki bir defter dikkatimi çekti. Vatandaşın şikayetlerini yazdığı, kamunun kullanımına açık bir defter olduğu için de inceledim.

Neler var, neler içinde... İnanılmaz notlar, espriler, hatta dramlar... Sanırım, bu defter, eski acilden gelmiş. Şimdi, fazla yorum yapmadan size bazılarını aynen aktarıyorum;

İÇİNDE NELER VAR?

- Sevgili hastane personeli, hepiniz çok iyisiniz. Ama, hastane hemşireleri çok güzel. Birine aşık olmamak elde değil. (Murtaza Bahçeli)

- Bize güleryüzlü davranılıyor. Fakat hastalarla fazla görüştürülmüyoruz. Ayrıca, kız doktorlar da çok güzel. (Üç kafadar)

- Bir hastanın yatış işlemleri 8 saat sürerse Büyükşehir Mezarlığı'nı çabuk doldurursunuz. (Bir dost)

- Dr. Seçkin Bey çok başarılı bir doktor. Terfi ettirilmesini istiyorum. (Süleyman Demir)

- Hastane bahçesi çok büyük. Acili buluncaya kadar ölüyordum. (Abdullah Yerebakan)

- Asistan doktorların gece 03.00'te intern doktorların odasına girip kokoreç, köfte, lahmacun yemelerini şiddetle kınıyoruz. (Bir grup doktor)

- Yaklaşık 40 dakikadır doktor bekliyoruz. Hem de acilde. Başka söze gerek var mı? (Uğur Yerdelen)

- Acil serviste sineklerin, havada uçuşan böceklerin ne işi var. Yoksa onlar da bizim gibi hasta mı bekliyor? (Genç doktorlar adına Ali)

- Her şeyiniz çok güzel ama sorun tuvaletlerde. Köyden gelenleri hiç mi düşünmediniz. (Beyhan)

Ünlü sözler

‘‘Devlet başkanı olmaktansa gerçek bir devletin halkı olmayı tercih ederim.’’ Henry Clay

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları