Yaşamdan ders çıkarmak

GAZETENİN spor yönetimindeki değişiklik, genelden yerele dönüşümü sağladı. 5 yıldır yaptığım Trabzonspor yorumculuğu görevim, bir başka arkadaşa verildi. Ve ben Ankara’ya, yani özüme döndüm.

Aslında hiç gitmemiştim ancak hafta sonları böyle bir uğraşım vardı.
5 yıl boyunca, kar kış, yağmur çamur, soğuk sıcak demeden gittik, Karadeniz’in bu şirin kentine. Sevdik, sevildik, dostlar edindik. Ayrılık zamanı geldi, vedalaşamadan koptuk.
Bundan böyle daha çok Ankara havası soluyacağım, Ankaragücü’nü, Gençlerbirliği’ni, Türk Telekom’u daha çok izleyeceğim. Dikkatle, zevkle, keyifle...
Yaşamdaki her olumsuzluktan, olumlu bir ders çıkarmak gerek.
Sağlıklı olmak, bir işe yaramak, doğru şeyler yapmak için Ankara, İstanbul, Trabzon, Erzurum kentlerinin farkı yok. Doğruyu yapmak için, istemek yeter.
Ankara kendi dinamikleri olan, bununla yaşayan ve Ankaragücü ve Gençlerbirliği ile sportif yaşamı renklenen bir kent.
Kaynayan bir kazan Ankara.
İnsanı ısıtan, çok yaklaşınca da yakan.

KAZANIN YENİ AŞÇISI

Kaynayan kazanın başında 30 Ağustos tarihinden bu yana yeni bir aşçı var. Bir süredir cezalı olup, pişirdiği yemeklerin dağıtım törenlerine katılamasa da genç, hevesli, iyi şeyler yapma isteğindeki bir adam Ahmet Gökçek.
Ankaraspor gibi karışanı görüşeni olmayan bir yerden, fokurdayan kazanın ortasına düştü.
Şimdi ne olduğunu, nerede olduğunu, ne yaptığını anlamaya çalışıyor. Elindeki Ankaraspor da gitti.
İki takımdan bir takım yapmaya, federasyonun salvolarına dayanmaya, alacaklarla savaşmaya çabalıyor. İtiraf edemiyor ama zaman zaman “Ben nereye düştüm?” diye soruyor kendi kendine.
Elbette hataları olacak, eleştirilecek, tepki görecek. İyi işler yaptığında takdir edilip, alkışlanacak.
Kulübü iyi profesyoneller ve güvendiği yöneticilerle doğru yönetirse, doyumsuz keyif yaşar.
Aksi halde, geldiğine geleceğine pişman olup, arkasına bakmadan gider...

BEŞTEPE’DE ÇATLAK SESLER KESİLDİ

Bursa kentini ve Bursaspor’u sevsem de Gençlerbirliği’nin deplasman galibiyetine çok mutlu oldum. Çünkü Thomas Doll isimli genç bir adamın, kendisine yapılanlara cevabıydı bu.
Böylelikle yaşadıklarının oyuncularının kafasında nasıl iz bıraktığı da ortaya çıktı.
Manisa maçını gazozuna sanıp kaybeden Gençlerbirliği’nin delikanlıları, işi ciddiye alıp Bursaspor deplasmanında timsah avı yapınca, Yukarı Beştepe’deki çatlak sesler de kesildi.
Bu ülkenin insanını severim; bu ülkeye hizmet eden insanları da severim.
Thomas Doll, hem Gençlerbirliği hem de Türk futboluna hizmet eden bir teknik adam.
Son derece saygılı, işini seven ve doğru yapan bir Alman.
O zaman sevseniz de sevmeseniz de saygı duyacaksınız.

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE

Atatürk öleli, tam 71 yıl olmuş. Bugün varsak, konuşabiliyorsak, O’nu bile tartışabiliyorsak hep Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sayesinde.
Bazıları hala içine sindiremese de, Atatürk’ü sevmeme hakkını kullansa da O sonsuza kadar bu ülkenin insanlarının yüreklerinde yaşayacak.
86 yıllık genç cumhuriyetin, muhafızları genç kuşaklar olacak.
Ve hep birlikte haykıracak:
“Ne mutlu Türk’üm diyene...”

HOŞ GELDİN THREE S

Bizim Ankara yayın ailesine bir yeni eleman geldi. Başkent yayın aleminde artık Three S var. Sevgili arkadaşım ve meslektaşım Nezir Önal’ın yönetiminde çıkan yepyeni bir Ankara Dergisi. Adı Spor, Sanat, Siyaset’den geliyor.
İlk sayısı, geçtiğimiz hafta piyasaya çıktı.
İçinde spordan, siyasete; politikadan, magazin yaşamına kadar bir dergi dolusu güzel haber, fotoğraf, değerlendirme yazısı var.
Mesleğimizin büyüklerinden Sencer Güneşsoy fikirleri, Doğan Ersavaş yazılarıyla değer katıyor. Müge-Volkan Yanardağ çifti keyif veriyor, Prof.Dr. Ünsal Söylemezoğlu, Prof. Dr. Timur Gürgan, Umut Çevik, Vehbi Dinçcan renk katıyor, İhsan Kavak, Murat Tarhan ile Engin Kocabıyık katkı sağlıyor.
Hayırlı olsun, çok yaşasın, sürekli olsun.
Hoş geldin Three S...
Yazarın Tüm Yazıları