Bu şampiyonada hep point guardlarımızdan söz ettik, oyuncularımızın sıkıntılarını dile getirdik. Bugün Almanya ile yarı final maçı oynuyoruz. Point guard sorunumuza kaldığımız yerden devam edelim. Ama bu maçın daha da önemli bir başka yönü var. Onu ise yazımızın sonuna bırakalım.Orhun ve Kerem ile ilgili yazılarımız beklenenden fazla ilgi çekti. Ama gelen e-mailllerin çok büyük bir bölümünde neden 3 büyüklerden sadece G.Saray'a odaklandığımız soruluyor. İsterseniz kısaca diğer iki büyük futbol kulübümüzün basketbol şubelerine de kısaca göz atalım.
Beşiktaş'ın bu yıl gençlere yönelip, yabancısız oynayacağını ve ileriye dönük büyük planları olduğunu duyuyoruz. Siz de heyecanlandınız değil mi? Durun durun, sözümü bitirmemi bekleyin. Bunu söyleyenler aynı zamanda Muratcan gibi Türk basketbolunun ve Beşiktaş'ın genç yıldızını satan insanlar. Bu yüzden bu iddianın ne kadar inandırıcı olduğuna siz karar verin. Önceki akşam maçları Muratcan'ın babası Necati Güler ile birlikte izledik. Necati öne çıkmadan, reyting peşinde koşmadan kendini Türk basketboluna adamış ender
spor adamlarımızdan biri. Beni teselli etti. Halen Beşiktaş'ta oynayan küçük oğlu Sinan'ın, en az Muratcan kadar iyi basketbolcu olacağını söyledi. Türk basketbolu için bu duyduklarıma çok sevindim. Bir yandan sevindem diğer yandan da Muratcan'ı satan sorumluların iki yıl daha maaşlarını garantiye aldığını düşünmekten kendimi alamadım. Gelelim
Fenerbahçe'ye... Orhun sakatlandı, milli takım sadece Kerem'e kaldı... Geçen yıl hep ÅŸunu söyledik: ‘‘Milli takımımızın üçüncü bir point guarda ihtiyacı var ve bu namzetlerin başında da Murat EvlioÄŸlu geliyor.’’Ama Fenerbahçe sorumluları takımın başına Nihat Ä°ziç'i getirip Lukovski'yi de transfer ederek Fenerbahçe'nin bir basketbol yılını heba ettiler. Murat EvlioÄŸlu, belki ideal bir guard deÄŸil, üstelik zor bir karakter. Ama Murat gerektiÄŸinde kendini aşıp, oyunun sonlarında o gün kim iyi ise ona pası verecek kadar saÄŸlam bir kiÅŸiliÄŸe de sahip. Gelelim Mustafa Abi'ye... Fenerbahçe'nin alt yapısından yetiÅŸmiÅŸ Mustafa bana göre sarı lacivertlilerin sembolüydü. Ä°ki sene önce G.Saray'ın, Kerem'e yaptığını, Fenerbahçe de Mustafa Abi'ye tekrarladı. Büyük futbol kulüplerimiz, basketbol ÅŸubelerine ‘‘küçük olsun ama bizim olsun’’ zihniyeti ile yaklaşıyorlar. Yazık...Åžimdi gelelim yazımın başına... Bu geceki rakibimizin en büyük silahı ve en iyi oyuncusu 6 yıllığına kulübü ile tam 90 milyon dolara anlaÅŸan Nowitzki. Nowitzki'yi sınırlamak Alman maçını kazanmakla eÅŸ anlamlı. Yugoslavlar onu 15 sayıda tutup Almanları farklı yendiler. 8-10 sene önce kafamızı kaldırıp Avrupa basketbolundan korkmayı bıraktık.KEREM’E YAZIK OLUYORÅžimdi artık bir adım daha atalım ve NBA'yi de eriÅŸilmez olarak görmeyi bırakalım. Nowitzki, önümüzdeki yıl için NBA'in ‘‘En iyi beyaz oyuncu’’ namzetlerinin başında geliyor. Bizim takımda ona benzeyen 3 oyuncu var. Mirsad, Hidayet ve Mehmet Okur. Ama bizimkilerle Nowitzki arasında bakın ne fark var. Bizimkiler ‘‘önce ÅŸut’’ derken, o öncelikle rakibine ‘‘saldırmayı’’ tercih ediyor. Ama kendisine saldıran hücum oyuncuları karşısında da aciz kalıyor. Savunması çok güçlü deÄŸil. Bu muhteÅŸem üçlünün ardında bir de ‘‘Savunması ile rakibini öldüren’’ Haluk var. Onu da unutmayalım. Åžunu söylemeden geçemeyeceÄŸim. Ãœlker'de oynayan Kerem Gönlüm'ü herhalde tanıyorsunuz. Nowitzki'yi 2 yıl önce Fransa'da izlediÄŸimizde yarı düztaban gibi koÅŸuyordu. ABD'de bunu 2 yılda azaltmışlar. Bana göre Kerem'in hiçbir yeteneÄŸi Nowitzki'den aÅŸağı deÄŸil. Ãœstelik iki misli atlet. Ama biz Kerem'i yıllardır, sırtı potaya dönük dikilmeye mecbur ettik. Kerem'in çok yönlü oyuncu olmasını kısıtlayan bu anlayışımızın, Kerem ve ailesine kaç milyon dolar borçlu olduÄŸumuzu hesap edebilir misiniz?Â
button