Yalçın Bayer: TIME, yanlışını affettirmelidir

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

İnternet üzerinden köşemizi okuyan Amerika'daki bazı okurlarımız Fiden Oytaç, Nahit Pakel, Doğan Korgan, çektikleri elektronik postayla haklı olarak TIME Dergisi'nin her zamanki gibi Avrupa ve Amerika baskılarının olduğunu, yazının Avrupa baskısında yer almış olacağı ihtimalini öne sürdüler. Ne yazık ki TIME, Türkiye'yi aldatmıştı, Türkiye dışında böyle bir dergi dağıtıma girmemişti.

İngiltere'den okurumuz Ferhat Alkan ise, ‘‘Yazdığınız gibi dergiyi aldım, Türkiye'yle ilgili bir şey göremedim. İşin gerçek yüzü nedir, bizi bilgilendirin’’ diyor.

Bilgilendirelim.

Turizm Bakanı Erkan Mumcu, ‘TIME’ın kapak skandalı' üzerine ‘‘TIME'dan arkadaşlara söylenen TIME'ın bu sayısı için iki baskı yapıldığı, Türkiye'nin kapak olduğu dergi basıldıktan sonra ABD'li şirketler TIME Warner-AOL'nin birleştirilmesi gündeme gelince, Türkiye kapağı çıkarılmış ve birleşme kapak olmuş. ABD ve Avrupa'ya birleşmenin kapak olduğu TIME dergisi yollanırken, Türkiye'ye, Türkiye'nin kapak olduğu baskı gönderilmiş’’ diyor.

Tanıtma Fonu'ndan bir kaynak aktarılmadığını söylüyor Mumcu...

TIME'ın Türkiye dağıtımcısı Dünya Yayıncılık yetkilisi ‘‘Almanya'daki şirketten bize böyle bir teklif geldi, biz de kabul ettik’’ diyor.

Acaba Almanya'daki şirket, Türkiye'nin tanıtım ihalesini alan yabancı reklam şirketlerinden birisi olabilir mi?

Keşke Türkiye ile ilgili 9 sayfalık yazı, tüm dünyada yayınlansaydı da reklamımız olsaydı.

TIME'IN SAYGINLIĞI!

Amerikan basını, basın etiği konusunda burnundan kıl aldırmaz. Bu nedenle TIME da 'dünyanın en saygın dergisi' olarak bilinir.

Bazı okurlarımız, TIME'ın basın etiğine aykırı davrandığını söyleyerek, ‘‘Bu derginin inandırıcılığı kalır mı? Para için bir ülkeyi nasıl kandırabilir?’’ diye soruyorlar.

Örneğin TIME, Türkiye için 400 bin dolara ısmarlama dergi çıkarırken, bunun karşısında PKK veya bir şeriatçı örgüt çıkıp 600 bin dolar vererek Türkiye aleyhine bir dergi hazırlatırsa ahlaki olur mu?

TIME, Türkiye'ye karşı yaptığı bu ayıbını ancak o yazıyı dünya baskısında yayınlarsa örtebilir. Eğer TIME, ‘‘ben bunu sadece Türkiye için yaptım, bedeli de buydu’’ derse, o zaman bu görev bu kapağı hazırlatan ilgili şirkete düşüyor.

Bunu biz değil okurlarımız söylüyor.

İlgilisine...

‘‘Çınarcık (Yalova) hastadır, yoğun bakımdadır. İstanbul'dan koluna takılan bir serum vardı, bu serum çıkartıldı ve hasta ölüme terk edildi. Evet... Denizcilik İşletmeleri bizim vapurumuzu seferden kaldırdı. Bizim can damarımızı kesmeyin lütfen.’’

(Hasan DELEN-ÇINARCIK)

Program güzel proje yanlış...

KÜLTÜR Bakanlığı'nın Viyana'da Osmanlı'nın 700. kuruluşu dolayısıyla verdiği konser ve mehter gösterisiyle ilgili ‘‘Türkiye'nin 200 bin doları mehter gürültüsüne gitti’’ (18.1.2000) yazımız tartışılıyor.

Bazı okurlarımız, 'mehter gürültüsü' sözüne kızarken, çoğu da bize hak verdi. Viyana'dan bize not gönderenler de, ‘‘Yazdıklarınız çok doğru. Depremzedeleri bu işe alet etmek doğru olmadı’’ dediler.

Bakan İsmemihan Talay'ın dünkü açıklaması ne derece doyurucu? Bakanın ‘‘Amacımız, Mozart gibi bestecileri etkileyen mehterimizi tanıtmak, Ankara Devlet Opera Balesi'yle de çağdaş yanımızı göstermekti...’’ demesi doğru... Ancak eleştiri konusu çok... Depremzedelere ne kadar para toplandığının henüz yanıtı yok.

Talay'la, 'Viyana çıkarması'na yöneltilen eleştirileri konuştuk.

- Konser neden depremzedelere gelir diye lanse edildi?

- Konseri ağustos sonunda yapacaktık. Deprem olunca erteledik. Bu nedenle, geliri depremzedelere gelir olarak kullanılması düşünüldü. Bu tür faaliyetleri, Türkiye'nin tanıtımı için olumlu buluyorum.

- Konsere kimler geldi?

- Bakanlar ve meclis başkanı, hükümet krizi olduğu için gelemediler. Ama büyükelçiler, müzik otoriteleri, medyadan davetli vardı. Kültür Daire Başkanı'nın eşi hanımefendi, 'Ah Mozart yaşasaydı da bu konseri görseydi, ne kadar mutlu olurdu' diyerek bizi övdü.

- 1500 kişilik salonda boşluklar varmış, 1000 kişi izlemiş.

- Hayır 1500 kişi vardı. Oran olarak Türkler 10 ise, onlar 30'du.

- Böyle bir konser için 200 bin dolar çok bulunuyor.

- Hayır, Tanıtma Fonu'ndan 100 bin dolar harcandı. Bu paranın büyük çoğunluğu sanatçılara harcırah olarak verildi. Yani yurtdışındaki bir konserde sanatçılarımız desteklenmiş oldu.

- Biletlerin üzerinde bir fiyat yazmıyormuş... Ne kadar gelir toplandı?

- Bunu bilmiyorum, ancak bazı protokole biletler bedava verildi. Ne kadar gelir oldu, hesaplar henüz bana gelmediği için bilmiyorum.

- Türkiye'den giden sanatçılara para ödediniz mi?

- Evet harcırah verdik.

SEFARETE BİLET SATTILAR

Milliyet'in Viyana muhabiri Ali H. Yurtsever dün gazetesinde, ‘‘Mehter takımı ve orkestranın iki konseri için orkestra şefi Hikmet Şimşek'e 1.5 milyon Avusturya Şilingi'ni -6 milyar- ödeyen Kültür Bakanlığı, depremzedelere vaat ettiği yardımı toplayamadı’’ diye yazınca kendisini aradık. Bize şunları söyledi:

‘‘Bu konserin hiç yararı olmadığını biliniz. 1983'te Ecmel Barutçu'nun büyükelçiliği döneminde, Viyana Kuşatması'nın 300. yıldönümü kutlanmıştı. Caddelerde günlerce gösteri yapan mehter takımımızla birlikte sergiler açılmış, hatta dönerimiz tanıtılmıştı. Papa bile sergiyi ziyaret etmişti. Heyetin tüm masraflarını da Avusturya devleti karşılamıştı. Şimdiki gösteriye gelirsek; program güzel, proje yanlıştı. Avusturya kültüre çok önem veren bir ülke... İkili kültürel ilişkiler çerçevesinde yapılmalıydı bu tanıtım... Depremzedelerin adı neden bulaştırıldı, anlaşılamadı. Öğrendiğime göre biletlerden 400'ü bakanlığın talimatıyla buradaki sefarete aldırıldı. (Bilet fiyatları 19-40 dolara kadar değişiyor). Bana göre konserden gelen gelir sıfır... Ben 25 yıldan fazla Viyana'dayım, böyle bir rezalet görmedim. Başka bir şey söylemek istemiyorum.’’

Türkiye'nin ne çok parası varmış...

Kooperatifçinin cinliğine bakın

MANİSA'nın Uluderbent kasabası Esnaf ve Sanatkárlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Hüseyin Gezgin, 'cin' gibi zeki bir adam! Kooperatifi kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Kredi isteyen esnafa, bana da yüzde verirseniz ancak öyle kredi işleminizi hallederim, diyerek işini yürütüyor. Bunu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bildirdik. Bakanlık kendi müfettişinin yerine Merkez Birliği müfettişini gönderdi. Müfettiş bazı esnafın ifadelerini aldı. Ama aradan 5 ayı aşkın zaman geçmesine rağmen ne müfettişten, ne de raporlarından bir ses çıkmadı. Acaba birileri müfettişe baskı mı yaptı? Kasabamızda 60 tane esnaf var. 42'si bunun yolsuzluk yaptığını belirterek imza topladı. Başkan Gezgin buna karşı hemen önlemini aldı. Kendine yakın insanları esnaf gösterdi ve küçücük kasabada esnaf sayısını 160'a çıkardı. Dünyanın hangi yerinde 2500 nüfusu olan bir kasabada 160 esnaf var. Biz Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'dan buraya müfettişi göndermesini ve bu yolsuzluk ve haksızlıklara dur demesini istiyoruz.

Ali EROĞLU-MANİSA

DEVLET, memuruna ve sözleşmeli personele % 15, kamu işçisine ise % 40 zam verdi. Aynı kurumda çalışan iki ayrı personel grubunun bu kadar farklı değerlendirilmesi nasıl bir adalettir? Aynı kurumda çalışan işçi kadrosundaki odacı, başındaki amirinden daha fazla ücret alıyor. Memurun suçu okumuş olmak, sorumluluk üstlenmek mi? Devlet, memur ve sözleşmeli personeli bu kadar ezmemeli; onlar da bu vatanın evlatları. Recep YILMAZ-İZMİR

Yazarın Tüm Yazıları