Yalçın Bayer: Depremler değil sahte yapılar Türkiye'yi katletti

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Erzurum AÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Hayati Doğaner, ilk önce şu saptamayı yapıyor:

‘‘Türkiye coğrafyasının yalnızca yüzde 3'ü deprem açısından tehlikesizdir; geri kalan 97'lik kısmı 1., 2. ve 3. dereceden deprem bölgesidir; her zaman tehlike altındadır.

Doğaner, ‘‘Türkiye arazisi, tek-tonik yapısı itibariyle insan hayatı ve onun eserleri için büyük tehlike arz etmektedir. Çünkü sismik hareketler ve depremsellik, hemen hemen bütün ülke sathı için söz konusu olup sık aralıklarla farklı derecelerden etkilerini göstermektedir. Türkiye'nin insan eserleri için en yıkıcı doğal afet depremlerdir. Çünkü arazisi, fay zonları denilen kırık hatları yoluyla adeta bir cam gibi kırılmaktadır.’’

Prof. Doğanay, Türkiye arazisinin tek-tonik yapı özelliklerinden dolayı Anadolu'da 'insanlık tarihi' ile 'depremler tarihi'nin başa baş gittiğini belirterek, depremler tarihinin geçmişi ile ilgili olarak şöyle diyor:

‘‘Cumhuriyet devri öncesi depremler konusunda da önemli tarihi kayıtlar vardır; ama sadece Cumhuriyet tarihi içerisinde meydana gelenlerin sonucu bile çok ürkütücüdür. Nitekim 1903-1998 tarihleri arasında geçen 95 yıl içinde Türkiye'de can ve mal kayıplarına yol açan 64 büyük deprem meydana gelmiştir. Yani ortalama her 1.5 yıla bir büyük deprem düşmektedir. Yine bu depremlerde 60 bin 386 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 390 bin ev oturulmayacak derecede hasar görmüştür.’’

Türkiye'deki depremlerde can kayıplarının çok olmasının depreme dayanıklı binaların yapılmamasından kaynaklandığını anlatan Prof. Doğanay, ‘‘Teknik adamların hesaplamalarına göre; 1. ve 2. derecede deprem bölgelerinde yapılacak yapılarda 100 metrekarelik inşaat başına yaklaşık 6.5 ton inşaat demiri kullanılması gerekir. Hiç şüphe yok ki, özellikle kullanılması gereken çimentodan da çalınmaması şarttır. Ne yazık ki, bu esaslara uyulmamaktadır’’ diyor. Ancak geçen yılki Adana-Ceyhan depremi sonrasında Cumhuriyet Savcılığı hasar gören yapıların müteahhit ve mühendislerini gözetim altına alarak adalete teslim ettiler. Şimdiki depremdeki suçlu denetimsiz yapılaşma, mühendislik ve ileri müteahhitlik esaslarını yerine getirmeyen sorumlulardadır. Bu kişiler mevzuatın uygun gördüğü şekil ve esaslar dahilinde cezalandırılmalıdır.’’

TÜPRAŞ nasıl

söndürülecek?

TÜRKİYE'nin petrol ihtiyacının yarısını karşılayan TÜPRAŞ'taki yangın için çok şeyler söyleniyor. Özal döneminin TÜPRAŞ Genel Müdürü Ergun Göker, ‘‘Bizim zamanımızda yangın alarmı çaldığında herkes rafineriye koşardı, ama şimdi herkes infilak edecek, kaçın demiş. İnsan görevini terk eder mi?’’ diye soruyor.

TÜPRAŞ çalışanlardan bazıları Göker'in, şimdiki Genel Müdür Hüsamettin Danış'ı yıpratmak amacıyla TV'de görüntülere bakarak anlamsız iddialarda bulunduğunu belirterek, ‘‘Gelsin görsün; Genel Müdürümüz başında baret teknik kadronun başında günlerdir çabalıyor. Bizler hepimiz buradayız, kaçmadık. Orman yangını söndürülmüyor. Önemli olan tankın yanmasıdır, yanmaması değil. Yanmasa daha kötü olur; çünkü tanklar genleşir, Eskişehir'e ve Trakya'ya giden NATO hatları bomba gibi patlar, daha büyük felaketler doğar. Böyle dönemlerde polemik değil, tutarlı öneriler yapmak gerekiyor’’ diyorlar.

ERKİN'DEN ÖNERİLER

Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Tuğrul Erkin, depremin koordinasyonunun çeşitli bakanların konuşmalarıyla sağlanamayacağını belirterek, ‘‘Eskiden İmar ve İskan Bakanlığı'na bağlı Afet İşleri mükemmel çalışırdı; ekipler zıpkın gibiydi, araçları hazırdı; altı saatte olay yerine giderdi, nasıl yardım edeceklerini bilirlerdi. Maalesef bu ekipler şimdi yok. Bakanlar idare etmeye çalışıyorlar, dolayısıyla bir koordinasyon sağlanamıyor’’ diyor. Erkin, ayrıca şu öneride bulunuyor:

‘‘TÜPRAŞ yangını için her kafadan ses çıkıyor. Türkiye'nin tek yangın uzmanı Doç. Abdurrahman Kılıç'tır. Bundan bir süre önce Tuzla'da çıkan tanker yangınında yapılan yanlışlar sonunda ne canların gittiğini biliyoruz. Daha sonra Kılıç oraya gitti, koordinasyonu sağladı, yangını söndürdü. TÜPRAŞ yangını için böyle bir uzmanla koordinasyon yapmak gerekiyor.’’

YALOVA ve Çınarcık yöresinde inşaatlar yapan arsacı-müteahhit Veli Göçer'in acaba yaptığı kaç inşaat çöktü? Kendisini ilgililer hiç sorgulamayacak mı?

ÖZEL hastanelerin depremzedeleri ücretsiz tedavi etmesi yolundaki önerimiz yankı buldu. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Haluk Tokçuoğlu, ‘‘Para alınması halinde vatandaşların en yakın sağlık kuruluşuna hastanenin adını vermesini’’ istedi. Amerikan Hastanesi de, tüm depremzedeleri ücretsiz tedavi ettiğini, 'sahra koğuşları' kurduğunu açıkladı. Hani öteki özel hastaneler?



Yazarın Tüm Yazıları