Yalçın Bayer: 74 yaşındaki bir dedenin başına gelenler

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Selim ve Tayyar Karaağaç kardeşler, ilginç bir olayı aktarıyorlar: ‘‘30 yıl evvel, babamız Fehmi Karaağaç, Avcılar Ambarlı Mahallesi'nde 41 pafta, 19202 parselde bulunan arsayı bizlerin, yani çocuklarının geleceği için almış.

Zaman içinde burası imara açılınca 1992 yılında Mustafa Gülgönül adlı müteahhitle anlaşarak kat karşılığı verdi. Yüzde 40'ı bizim olmak üzere noterden sözleşme yapıldı. Ve bina bittikten sonra müteahhit kendine ait olanları sattı. Biz de 3 dükkán ve 2 dairemizi kiraya verdik.

17.8.1999'deki depremde binamız çöktü, 14 kişi öldü.

Bizler hemen binanın incelenmesi ve gerekli işlemlerin yapılması için avukat tuttuk. Binanın yıkılan molozlarından alınan örnekler İTÜ'ye gönderildi. Gelen rapora göre, inşaatın çökmesinin tamamen müteahhit hatası, eksik malzeme kullanılması ve kaçak katlardan meydana geldiği gösterildi.

Bunun üzerine hem ölenler hem de kendimiz için müteahhidin malvarlığının bir bölümüne -bir başka yerdeki 26 daire ve dükkánına- ihtiyatı tedbir koydurduk.

Bu arada 74 yaşındaki babamız Fehmi Karaağaç, geçen 5 Ekim'de Küçükçekmece Savcılığı'na çağrıldı ve ifadesi alındıktan sonra TCK'nın 474. maddesine dayanılarak tedbirsizlik ve dikkatsizlikten tutuklandı.

Şimdi babam, müteahhit Mustafa Gülgönül ile Metris Cezaevi'nde aynı koğuşta yatıyor.’’

Gördünüz mü; TCK'nın ilgili maddesi sadece müteahhidi değil mülk sahibini de sorumlu tutuyor; tedbirsiz ve dikkatsiz davranmaktan... Bir örnek verirsek; arabanızı şoförünüz kullanıyor. Kaza yapıp bir kişiyi öldürüyor. Karşı taraf hem araba sahibine hem de şoföre tazminat davası açabiliyor bu durumda...

74 yaşındaki Karaağaç'ın suçu toprak sahibi olmak. ‘‘Benim müteahhitlikle ilgim yok, inşaatı ben yaptırmadım’’ demenin bir yararı yok.

Şimdi yargıyla uğraşan Karağaç'ın oğulları ve avukatları, ‘deprem nedeniyle başka toprak sahibinin tutuklanıp tutuklanmadığını’ araştırıyorlar. Müteahhidin yaptığı kaçak kat hakkında iki kez yıkım kararı alındığını, buna karşın Avcılar Belediyesi encümeninin bunu para cezasına çevirdiğini, müteahhitle bir ortaklıklarının olmadığını ispata çalışıyorlar. Büyük oğul Tayyar Karaağaç, ‘‘Müteahhit ihtiyatı tedbir kararını kaldırmamızı istiyor. Giden canlar için bunu yapamayız, çünkü oradaki insanların 240 milyarlık zararı var. Bütün bunlara rağmen yargının ve adaletin doğru karar vereceğini umuyoruz’’ diyor.

Bu ilginç davanın sanıkları durumundaki müteahhit ve toprak sahibi 18 Kasım'da yargıç önüne çıkacaklar. Bakalım ne olacak?

KTHY'nin trilyonluk tazminat davası

KTHY'nin başından uzaklaştırılan Ümit Utku hakkında kurumu zarara uğratmaktan açılan tazminat davası önümüzdeki pazartesi günü İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi'nde 15.30'da başlayacak.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporuna göre, Utku ve arkadaşları KTHY'yi 3 trilyon 467 milyar zarara uğratmakla suçlanıyorlar. KTHY de açtığı davayla bu zararın tazmin edilmesini istiyor.

KTHY'deki usulsüzlük ve yolsuzluklar, KTHY Yönetim Kurulu üyesi Av. Ruhi Kahraman'ın, ‘şirketin tek adam zihniyeti ile hukuk dışı yollarla idare edilmesine’ isyan ederek olayı ilgili yerlere duyurması ve Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun da ‘idari ve mali’ denetime dayalı raporu sonucu ortaya çıkmıştı.

Kahraman ‘‘Şirket yararına ve böylece devlet malına sahip çıktım, devletin ve kamuoyunun müdahalesini sağlayarak sadakat görevimi yerine getirdim’’ diyor.

KTHY'nin bu davayı açmak için tam 91.2 milyar lira teminat yatırdığı öğrenildi.

Bakalım, böyle bir önemli dava öncesinde Ümit Utku yargıç önüne çıkacak mı? Kimse bu konuda 'evet' diyemiyor. Çünkü, uzun süredir Şişli, Osmanbey, Halaskárgazi Caddesi, 184/4'teki adresine gönderilen tebligat geri geliyor.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Biz ölmüşüz de ağlayanımız yok.’’

(Bir halk deyişi)

THY'nin cimriliği

SEYAHAT etmeyi severim. Dünyanın birçok yerine çeşitli havayollarıyla uçtum. Milli havayolumuz THY dünyada belirli bir seviyeye gelmiş olan bir kuruluştur. Fakat yaptığım son uçuşlarda aksayan ve göze batan bazı faktörleri size yazmadan yapamadım.

Şimdiye kadar THY ile uçarkan hiç Hürriyet Gazetesi okuyamadım. Son uçuşumda önden 3. sıradaydım ve ‘Herhalde bu kez Hürriyet’i bitmeden alabilirim' dedim. Ama ne gezer, daha 2. sırada Hürriyet, Milliyet ve Sabah bitmişti.

THY uçaklarında portakaldan başka meyve suyu içemezsiniz, çünkü yoktur. Ayrıca hostesler plastik bardak paketlerini açarken bardağın içine elleriyle temas etmektedirler. İnanın artık ikinci sınıf otobüslerde bile birkaç çeşit meyve suyu seçme hakkınız vardır ve muavinler de bardakları kağıt peçetelerle tutmaktadırlar.

THY'de check-in yaptırırken yer hostesleri çok ilgisiz, sanki bagajınızı alırken ve biniş kartınızı verirken zoraki iş yapıyor gibiler.

Dr. Murat GÖKÇE-ORDU

Av. Semizer: Her şeyi anlattım

AVUKAT Aydoğan Semizer'in açıklamasını, hiçbir şey katmadan aynen yayınlıyoruz:

‘‘9.11.1999 tarihli 'Kavga Başlıyor' yazınızda benim; Erol Evcil'in büyüdüğü dönemdeki avukatı olduğum, Cavit Çağlar'ın da avukatlığını üstlendiğim, Türkbank ihalesinde de Korkmaz Yiğit'in danışmanlığını yaptığım belirtilerek, kilit isimlerden birisi olduğum sonucuna varılmış bulunuyor. Oysa ben, Erol Evcil'i büyüme döneminde değil, tam aksine bankalara olan borçlarını ödeyemez hale geldiğinde ve Niso Malki'nin ölümünden aylarca sonra tanıdım. Ona verdiğim hukuksal hizmet ise dört banka ile borç tasfiye anlaşması yapma biçiminde olmuş ve bu anlaşmalar hukuksal metinlere bağlanarak taraflarca da ifa edilmiştir. Cavit Çağlar'ın avukatlığını yahut temsilciliğini ise hiç yapmadım. Bunun gibi Türkbank ihalesinde Korkmaz Yiğit'e de danışmanlık yapmış değilim. Egebank'ın satış işlemlerinde Murat Demirel'e danışmanlık yaptığım ise bir gerçektir.

Malki cinayeti ve Türkbank ihalesiyle ilgili olarak bundan bir yıl önce başlatılan soruşturma nedeniyle bilgime başvuran Cumhuriyet Savcılığı ile Maliye Müfettişleri ve Hesap Uzmanlarına bildiğim her şeyi anlattım.

Türkbank ihalesi nedeniyle öteki sanıklarla birlikte hakkımda ‘‘suç işleyenlere yardım’’ iddiasıyla açılan dava dosyasına da yazılı beyanda bulundum. Bunun sonucu olarak da benim duruşmalardan vareste tutulmama karar verilmiş bulunmaktadır.

Bu açıklamalarımla yalnızca yanlış bilgilendirilmenize mani olma amacı taşıdığımı bilmenizi rica eder, başarı dileklerimle saygılar sunarım.’’

SAYIN Oya Akgönenç'e okurumuz Enis K.'dan: Geçen 29 Ekim günü İstanbul'dan Lufthansa ile Frankfurt'a uçtunuz. Yanınızda Pakistanlı eşiniz ve oğlunuz da vardı. Ailecek İngilizce konuşmanızı dikkatle izledik, garipsedik. Türkçe'yi unuttunuz mu? Türkiye için mi varsınız, Amerika için mi?



Yazarın Tüm Yazıları