Yağmurdereli neden linç ediliyor

Geçenlerde Vatan gazetesi Osman Yağmurdereli’yle Fazıl Say’ın CV’lerini yanyana koymuştu; birinin eğitimi ve aldığı uluslararası ödüller hatırı sayılır vaziyetteydi, diğerinin da mafya liderlerine övgü dolu sözleri vardı aynı sayfada ve yaptığı dizilerin listesi.

Son olarak Yağmurdereli’nin çocukken Beethoven büstünü kırdığı, piyanoya pislediği haberleri çıktı.

Giderek yargısız bir infaza dönüştü bu hikaye...

Fazıl Say taraftarı basın, karşılarına aldıkları Yağmurdereli’yi kum torbasına çeviriyor.

"O da hak etti" diyen olabilir, ben öyle düşünmüyorum.

Elbette Fazıl Say’ın sanatıyla, Yağmurdereli’nin sanatını kıyaslayacak halimiz yok.

Biri dünya çapında bir sanatçı...

Benim de Yağmurderli’yi eleştirdiğim çok nokta var.

Sanki yıllardır televizyonun içinde değilmiş gibi, meclise girdikten sonra ilk iş olarak televizyonlara çeki düzen vereceğini söylemesi...

Fazıl Say’ı anlamaya çalışmak yerine, siyasi bir refleksle eleştirmesi...

Eşinin türbanlı olsa daha iyi olacağını söylemesi gibi...

Oysa Yağmurdereli’nin bunlara hiç ihtiyacı yoktu.

"Bir kağıdın arkasına yazıp kapatalım, bakalım hangimizin ki daha çokmuş" deyip, arkadaşlarıyla yarıştıracak kadar milyon dolarları var.

Siyasete hiç bulaşmadan, hatta bundan sonra televizyona bile iş yapmadan hayatını sürdürebilirdi.

Bu kadar eleştirmeme rağmen, köşelerden, manşetlerden, televizyonlardan, internetten uğradığı bombardımana içim el vermiyor.

Eleştirilerin dozunun kaçtığını, giderek haksızlık yapıldığını düşünüyorum artık.

Her gün bakalım O.Y’nin bugün hangi macerasını okuyacağız diye açıyorum gazeteleri.

Medya haklı olduğu konuda, Yağmurdereli’yi ne kadar küçültürsek, Fazıl Say’ı o kadar yüceltiriz noktasına geldi ki bu büyük bir yanılgı...

Halkalı trafiğini çözecek kimse yok mu

Halkalı toplu konutları sürekli büyüyor, Soyak’ın binaları, Avrupa Konutları ve onlarca site daha var bölgede.

10 binlerce insan yaşıyor burada.

Bu insanların hepsi de aylardır bitmeyen bir kavşak yüzünden sabah-akşam aynı trafik derdini çekiyorlar.

Kavşak, Halkalı toplu konutlara bağlanan ana arter üzerinde, eski Star son olarak Vodafone’un kullandığı binanın hemen ilerisinde, İkitelli köprüsüne bağlanan göbekte.

Halkalı toplu konutlarda oturanlar sabah işine gitmek için de, akşam evine dönmek için de bu kavşağı kullanıyor.

En az 6 aydır bitmeyen bir inşaat var kavşakta.

Neden bitmez, niçin bitmez, bir kavşak inşaatı 6 ay mı sürer anlamak mümkün değil.

Hadi yöneticiler kilometrelerce uzanan trafiği görmüyorlar, sabah-akşam kulakları çınlıyor onu da mı duymuyorlar.

Hayırsever Biletix

Geçen hafta Lütfi Kırdar’da yapılan Ferhat Göçer’in sahneye çıktığı Minik Kalplerle Elele konserini yazarken, herkesin taşın altına elini soktuğunu, Biletix’in bile yok denecek bir komisyon aldığını yazmıştım.

Yanılmışım.

Meğer Biletix bütün ricalara rağmen alabileceği komisyonun en fazlasını almış.

Çocuk yuvalarının yapımı için organize edilen bu hayır konserinden tam 8 bin lira kar elde etmiş Biletix...

Zaten konser gelirinin eti ne budu ne?..

Bunun da 8 bini Biletix’e gitmiş, üstelik mükerrer bilet satarak karışıklığa da yola açmışlar konserde.

Elbette hiçbir firmayı yardım yapmaya zorlayacak değiliz, sadece benim hatam sonucu Biletix’in hayırsever firma olarak anılmasını istemedim.

Youtube şöhretlerinin albümleri de çıktı

İnternetten son popüler olan isimler Öykü ve Berk oldu...

Hem de 40 yılın şarkısı Evlerinin Önü Boyalı Direk’le.

25 yaşında ikiz kardeşler Öykü ve Berk, küçük bir odada videoya kaydetikleri bu şarkıyı Youtube’a koydular.

Bir anda flamenko tarzda söylenen bu şarkı insanların ilgisini çekti.

1,5 milyon ziyaretçi gelince Youtube’un son şöhreti oldu ikiz kardeşler.

Beyaz Show’a bile çıktılar.

Geçen akşam baktım Cahide’de bu şarkı çalıyor, insanlar dans ediyor.

Sonunda bu şöhret albümü getirdi. Yaşadıklarını kısmet olarak değerlendirdikleri için albümlerinin adını Kısmet koymuşlar.

Evlerinin Önü Boyalı Direk dışında albümde üç türkü daha var; Hastane Önü İncir Ağacı, Doldurdum Martinimi ve Akşam Mahnısı.

Diğer altı parçanın ise söz ve müzikleri kendilerine ait.

Youtube’a şarkı koydukları dönemde albüm çalışmaları sürüyormuş kardeşlerin.

Yani doğru pazarlama tekniğini bulmuşlar.

Hollywood yapımcıları da geçen ay aynı taktiği kullandılar, New York’un yandığı ve 18 Ocak’ta vizyona girecek filmin ne ismini ne de oyuncularını duyurdular.

Sadece çarpıcı bir fragman yetti filmin konuşulması için...
Yazarın Tüm Yazıları