Washington, Ankara'nın ciddi olduğunu gördü

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Tansu Çiller'in 1993 yılında bir kuyrukluyıldız gibi gelip başbakanlık koltuğuna oturması, Türkiye gibi Batı'da, özellikle de Amerika'da çok olumlu bir hava yaratmıştı.

Ekonomi profesörü olan bu genç ve güzel kadının başbakanlığı, Batılı ülkelerin kamuoylarında da ilgi ile karşılanmıştı.

Amerikalılar Çiller'i tanıyorlardı. Doktorasını orada yapmış, uzun yıllar üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalışmıştı.

Ama 96'da Amerika Çiller'e olan bütün güvenini bir tek olayla yitirdi.

DYP Lideri'nin RP ile hükümet kurması ABD'yi adeta şoke etti.

Çünkü Çiller bu olaydan kısa bir süre önce Amerikalılar'a kendisine destek vermelerini, aksi takdirde RP'nin iktidara geleceğini, bunun da Türkiye'ye fundamentalizmin yerleşmesi demek olduğunu söyledi.

Amerikalılar buna inandılar.

Ama Refah Tansu Hanım'ın sayesinde iktidar olunca fena halde kızdılar, ‘‘Çiller bizi aldattı’’ dediler ve onu defterden sildiler.

Sonra da Çiller'le ilişkilerini en alt düzeye indirdiler.

Washington bu dönemde Türkiye'yi uzaktan dikkatle izledi ve Ankara'yı incitmemeye özen göstererek sıcak ilişkilere girmemeyi tercih etti.

Böylece iki ülke ilişkileri bir hareketsizliğe büründü.

* * *

Refahyol'dan sonra ilişkiler normale dönmeye başladı.

Yılmaz'ın ziyareti ise bu normale dönüşü hızlandırdı. Önümüzdeki aylarda bunun somut sonuçlarının alınması bekleniyor.

AB şokunu yaşayan Türkiye için bu ziyaret sırasında Washigton'ın Başbakan'a göstereceği ilgi çok önemliydi ve merakla bekleniyordu.

Görüşmelerdeki sıcak hava, Amerikan yönetiminin Refahyol sınavından bir kez daha geçmek istemediğinin bir göstergesiydi.

Bu nedenle Washington ne pahasına olursa olsun Türkiye ile Avrupa ilişkilerinin devam etmesine taraftardı.

Ancak Amerika bu görüşmelerde Yılmaz'ın ağzından Türkiye'nin Batı'ya karşı gösterdiği tepkiyi sürdürmeye ne kadar kararlı olduğunu öğrendi.

Clinton ve ekibi, Yunanistan ve Kıbrıs konularında Ankara'nın kabul edemeyeceği bir formülü dayatmanın bir yarar getirmeyeceğini de yine Yılmaz'ın tutumundan anladı.

Yunanistan ile Avrupa'nın tam üyeliğe aday olmayı çok isteyen Türkiye'den bugüne kadar koparamadığı ödünleri zorla alma hesabının tutmadığını da gördüler.

‘‘Türkiye'yi pes ettirme operasyonu’’ olan bu politikaya kendilerinin de destek vermelerinin büyük bir hata olduğunu kabul ettiler.

En önemlisi de bu sefer Türkiye'nin kesin kararlı olduğunu anladılar.

* * *

Batılılarda şu inanç yaygındır: ‘‘Türkler evvela kızarlar, bağırırlar, çağırırlar ama sonunda unutur giderler.’’

Washington bu sefer Türkler'in kendilerine yapılan haksızlığı unutmayacakları mesajını aldı.

Bunun için de bu görüşmelerde her zamankinden daha kolay yeşil ışık yaktılar.

Bu yeşil ışığın alt kademeyi hareketlendireceğine ve bunun somut sonuçlarının önümüzdeki aylarda alınacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Ama zaman yitirmeden insan hakları, demokratikleşme, Yunanistan'la ilişkiler ve Kıbrıs konularında adımlar atmalıyız.

Bunu Amerika'ya ve Batı'ya yaranmak için değil, dünyada hakkımız olan saygın ve onurlu yeri almak için yapmalıyız.

NOT: Pazartesi günkü yazımda dolar krizinin 1993 Şubatı'nda patladığını yazmıştım. Doğru tarih 1994 Şubatı'dır. Bu yanlışı düzeltir, okurlarımdan özür dilerim. T.T.

Yazarın Tüm Yazıları