Verimli bir işbirliği

Güncelleme Tarihi:

Verimli bir işbirliği
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2004 00:00

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın İmam-Hatip Lisesi mezunu ve futbolcu olması meyvelerini vermeye başladı. Bunun ilk örneğini 29 Nisan tarihli gazetelerden öğreniyoruz. Büyük bir olasılıkla, adaletin terazisine ve Cumhuriyet yasalarına inancını yitirmiş bir çilekeş gazetecinin sorusu üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mensubu, zavallı futbolumuzu kangren gibi kemirip, kanser gibi oyan ‘şike ve teşvik olayı’na son derece nesnel ve diyalektik bir yorum getirmiş.* * *Diyanet İşleri Başkanlığı, şike yapmanın İslam dinince uygun olup olmadığını açıklarken, ‘Bir spor karşılaşmasının sonucunu etkilemek veya değiştirmek amacıyla maddi ve manevi bir çıkar sağlamak yani şike yapmak uygun değildir’ görüşünü açıklamış.‘Teşvik primi günah mıdır?’ sorusuna ise Diyanet şu veciz yorumu getirmiş:‘Bir takımın oyuncularını isteklendirmek ve özendirmek için teşvik primi vermesi dinimizce uygundur. Zaten her takım sahaya kazanmak için çıkar. Futbolcu kendi gücünü gösterecektir. Futbolcuya ‘Kapasiteni kullan prim vereyim’ denirse dinen bir şey denilemez. Ancak puan sıralamasındaki durumu lehine çevirmek maksadıyla başka takımın oyuncularına teşvik primi verilmesi, spor ahlakı ve centilmenlikle bağdaşamayacağından şık ve uygun değildir.’* * *Malum olduğu üzre, futbol camiasında herhangi bir şeyin şık olmaması fair play ruhuyla zaten bağdaşmaz. Amma velakin, bazı gazeteler durum ile vaziyeti birbirine karıştırmışlar. Bazıları ‘Şike de günah, teşvik de günah’ derken kimileri de (örneğin Radikal Gazetesi) ‘Şike haram, teşvik normal’ diyor.Normal olan ne? Yazıyı dikkatli okuyunca, teşvik priminin kendi takımına verilmesinin normal, ama başka takımın oyuncularına verilmesinin anormal olduğu anlaşılıyor. Yani Fenerbahçe kendi oyuncularına prim verirse helal, fakat Gündoğan Belediyespor’a verirse haram. Ancak, her yorumda olduğu gibi bu şike ve teşvik primi hususunda da bir boşluk var: Bazı takımların en azından 5 oyuncusu Nasrani dininden yani Hıristiyan... Peki helal ve haram fetvası bu futbolcuları da içeriyor mu, içermiyor mu? Süper Ligimizde az da olsa daha başka dinlerden de futbolcular var. Örneğin İsrailli ve Koreli futbolcular da var. Bunlar için Roma’daki Papa’dan, İstanbul Hahambaşılığı’ndan ya da Fener’deki Rum Patriği’nden görüş almak gerekmeyecek mi? Ortodoks inancı için işler biraz çatallaşmaya başladı. Çünkü Atina kilisesi bizim Patrikliğin dini otoritesini kabul etmiyor artık.Hepsi iyi de Koreli futbolcunun durumu ne olacak? Ya Afrika’dan animist bir futbolcu transfer edilirse?..* * *Yakın gelecekte, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan başka hususlarda da fetva istenmesi lüzumu hasıl olabilir. Örneğin, Bayan Voleybol Milli Takımı oyuncuları maçı kazandıkları zaman federasyon başkanı, antrenör, masör gibi erkeklerle birlikte nümayiş yapıyorlar, birbirlerine sarılıyorlar. Bu konuda da bir görüş açıklaması gerekebilir.Bu ilişki olacaksa karşılıklı yetki tanımayla gerçekleşebilir. Türkiye Milli Futbol Federasyonu Başkanı ve Diyanet İşleri Başkanı birbirlerine vekalet edebilirler ve Futbol Federasyonu ‘Hortumlanmış parayla hacca gitmek caiz midir?’ sorusunu yanıtlayarak vatandaşa yardımcı olabilir. Bunun tek sakıncası ise gazetelerde Diyanet’in işlerine de bakacak olan spor servisi elemanlarının angaryalarının çoğalması...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!