Ve ilk ihtiyaç: Siyasi ahlak

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

İnsan ister istemez sormak gereğini duyuyor:

Siyasi ahlaksızlığın arş-ı âlâya (en yüksek noktaya) çıkmasını izleyen bir dönemde sorumluluk yüklenen 55'inci hükümet acaba programında, siyasi ahlak konusuyla ilgili hiçbir vaatte neden bulunmadı?

Oysa, bu hükümet varlığını biraz da o özleme borçlu.

Acaba ‘‘Bu iş hükümetin değil, olsa olsa Meclis'in kendi işidir'' diye mi düşündüler.

Eğer gerekçe bu ise, onun anlaşılır bir tarafı var: İhtimal daha önceki hükümetler de konuya aynı şekilde bakmışlar ki, hiçbirinin programında biz bu konuda tek satırlık bir vaat bulamadık.

Neyse ki, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli konuya duyarlı olduğunu gösterdi de bir yasa önerisi hazırlayarak Başkanlığa sundu.

Yiğidin hakkını yememek için bir noktayı belirtelim:

Özünde bir ‘‘kendi kendini denetleme'' mekanizması oluşturma fikrine dayalı olan bu öneriyi yanılmıyorsak ilk defa -aynı amaçlı Basın Konseyi'nin kuruluş çalışmalarına katılan meslektaşımız- Güneri Civaoğlu ortaya atmıştı. Sonra aynı fikri biz destekledik. Bizden sonra da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal konuyu olabildiğince sık bir biçimde dile getirdi. Ama hiçbirimiz hiçbir hükümeti harekete geçiremedik.

Şimdi karşımızda Mustafa Kalemli'nin, ABD'deki Kongre Siyasi Ahlak Komitesi uzmanlarının raporlarına dayanarak hazırladığı (veya hazırlattırdığı) yasa önerisi var.

Hemen belirtelim:

Milletvekillerimiz eğer artık yüzlerine karşı da ifade edilen ‘‘politikacı ahlaksızlığı'' suçlamalarından kurtulmak ve TBMM'nin saygınlığını korumak niyetindelerse, Kalemli'nin önerisini hızla ve ciddiyetle ele alıp tartışmalıdırlar.

Kalemli'nin önerisinde bizim katılmadığımız hususlar da var: Örneğin TBMM bünyesinde kurulacak Siyasi Ahlak Komisyonu'nun üyelerini neden TBMM Genel Kurulu değil de TBMM Başkanı seçer, belli değil. Daha doğrusu makul bir gerekçesi yok.

Keza milletvekilleri ile dışarıdan bakan tayin edilen kimselerin mal varlığı konusunda ‘‘açıklık'' ilkesini getiren önerinin, bu kişilerin ‘‘kişiye özel'' ve fakat ‘‘değerli eşya'' nitelikli mallarının kamuya açıklanmasına neden karşı çıkıldığı da anlaşılmıyor.

Ama, milletvekillerinin ücret karşılığı iş takipçiliği, komisyonculuk, müşavirlik yapmalarının, devletin şahsiyetine karşı işlenmiş suçlar nedeniyle devlet aleyhine dava almalarının yasaklanması, onlara her yılın başında mal beyanında bulunma zorunluluğu getirilmesi, bunu yapmayanların isimlerinin Resmi Gazete'de teşhir edilmesi yolunun açılması, ‘‘net asgari ücret'' miktarından daha değerli hediye kabul etmenin yasaklanması, bu miktardan kıymetli hediyeleri TBMM Siyasi Ahlak Komisyonu'na teslim etme mecburiyeti getirilmesi... Ve pratikte belki de en önemli husus olan ‘‘bir siyasi partiden ötekine geçişte menfaat sağlanmasının'' yasaklanması alkışlanacak hükümlerdir. Tabii bilirlerse...

Yazarın Tüm Yazıları