VatandaÅŸ kriz miriz yok ayıp etme çarşıya git!

TÜKETİCİLER canlansın, esnafın biti kanlansın. Amaç bu kadar basit.

Haberin Devamı

Türk-İş, Hak-İş, TOBB, TİSK... Anlı şanlı meslek kuruluşları, krize çare bulmuşlar.

Kriz varsa çare de var, krize yenilmeyeceÄŸiz...Â

Afişler basmışlar, duvarlara asmışlar. Neymiş, vatandaş çarşı pazara çoluk çocuk çıkıp, ceplerindeki demet demet paraları saçsınlar.

Nasıl olsa vatandaşta para bol ya... Paketlerle evlerine dönecek. Aile reisi de, bir şişe Altınbaş rakı açacak... Keyif yapacak.

Krizi önledik ya, bayram yapacağız ya... Ne güzel şeyler bunlar değil mi?

Nasıl olsa kapanan fabrikalar tıkır tıkır çalışıyor, işini yitiren yüzbinler işbaşı yaptı...

Asgari ücretle çalışanların ve emeklilerin ücretlerine iki kat zam yapıldı; memur maaşları da iki kat artırıldı.

Bankalar da kazandığı yüksek rakamlardan çalışanlarına yüzde 75 pay verdiler. Sendikasız ve sigortasız çalışan emekçiler kayıt altına alındılar. Çalışanlara örgütlenme özgürlüğü verdiler; işçiler sendikalara üye oldular. İşverenler işçileri zorla masaya oturtarak toplusözleşme imzaladılar. Ücretlere yüzde 100 zam yaptılar.

Kriz miriz yok; her şey güllük gülüstanlık.

Vatandaş sen de ayıp etme artık! Çık çarşıya pazara yap alışverişini, sende para çok. Kriz var diyen kerizlere inanma; yap alışverişini esnafın tüccarın biti kanlansın.

Esnaf haykırıyor:

"Gel vatandaş gel, sen alışveriş yapasın diye fiyatları yüzde 80 düşürdük. Hem sen mutlu yaşa, hem de bizim bitimiz kanlansın."

Fakat vatandaş oralı değil, cebinde akrep var, eli cebine gitmiyor.

Ey halkını tanımayan veya halkla alay eden bitleri kanlı, tuzları kurular...

Size ’sarı’ bile layık görmekten utandığım meslek kuruluşu yöneticileri sizleri tanrıya havale ediyorum.

670 lira aylık alan işçi emeklisi başka ne yapabilir.
Tacettin KORKUT

Biliyor musunuz

ATATÜRK’ün İran Şahı’nın Türkiye’ye gelişi nedeniyle hazırlatıp ’Müzik ve Sahne Sanatları Devrimi’ olarak belirttiği, A. Adnan Saygun tarafından bestelenen ve ilk kez 19 Haziran 1934’te temsil edilen ilk ulusal operamız olan ’Öz Soy’un, 75. yıldönümü nedeniyle Semiha Berksoy Opera Vakfı’nın hazırladığı ve Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla Dolmabahçe Sarayı’nda bu akşam Türk opera sanatçıları ve Gabriella Benackova’nın (Çek Operası) katılımı ile kutlanacağını...

FAZIL Say’ın Amsterdam Kraliyet Concertgebouw Orkestrası (Şef Dennis Russell Davies) tarafından her yıl düzenlenen çağdaş müzik festivalinde, ’Anadolu’nun Sessizliği’ adlı kendi piyano konçertosunu bu akşam ve yarın yorumlayacağını, adı geçen orkestranın, Grammaphone dergisinin 2009 yılı sıralamasında Berlin ve Viyana filarmoni orkestralarının önünde dünyanın en başarılı orkestrası seçildiğini....

DANIŞTAY 8. Dairesi’nin, YÖK’ün araştırma görevlilerini mağdur eden ve üniversite özerkliğini çiğneyen yürütme kurulu kararının yürütmesini durdurduğunu, ancak kararın ne YÖK, ne de İstanbul Üniversitesi tarafından uygulandığını...

Kapadokya ve Kavala

Haberin Devamı

’Dostluk kahvesi’

TÜRKLER ve Yunanlı konuklar yanlarında bulundurdukları kahveleri karıştırıyor, sonra da bir ocağın külünde pişiriyorlardı. Ardından da geride kalan ailelerinin anılarına dalıp içiyorlardı, bu ortak kültürün kahvesini... Yer, Yunanistan’ın sahil kenti Kavala idi.

Türkiye’den gelenler Kavala’da dedelerinin, anneannelerinin köylerini arıyorlardı. Kavala’dan Kapadokya’ya gelenler de atalarının köylerini ziyaret ediyorlardı.

Bunlardan biri Osman Kavala idi; diğeri de eşinin köyünü arayan Kavala Theodoros Kalliontzis’di...

Neden ’karışık kahve’?

Türk-Yunan Defne Derneği’nin, 2001’den beri süren festivali bu yıl Kavala ve Kapadokya’da yapıldı.

Türk ve Yunan sanatçı, akademisyen, diplomat, yazar, işadamı ve gazetecilerin katıldığı festivalin ana teması ise ’kavuşma’ydı. Çünkü ’mübadele’de ağırlıklı olarak Kapadokyalılar Kavala’ya, Kavalalılar da Kapadokya’ya göçmüştü. Geçen hafta sonu başlayan ve dört gün süren festivalde paneller, sergiler, konserler, dans gösterileriyle ’dostlar’ bir kez daha kavuştu.

Kavala’daki etkinlik ilginçti...

Konuklar kahvelerini içtikten sonra cezve ve fincanlarını, hazırlanan ıslak çimentonun üzerine sapladı. Bu, ’kavuşma anıtı’ olarak Kavala Valiliği’nin bahçesine dikilecek önümüzdeki günlerde.

Bunun karşılığında da Kapadokya’da Türk ve Yunan heykeltıraşlar Adonis Kutsibas ile Ertuğ Atlı’nın, Galip Körükçü atölyesinde Kızılırmak Nehri’nin çamurundan yaptıkları ’kavuşma’ temalı heykeller de Nevşehir Kültür Merkezi’nin bahçesine... Gündüz Vassaf kökleri birbirine bağlı iki ağaç ve ortadan bölünmüş bir armudu birleştiren ellerle kavuşmayı anlatan heykellerin savaşsız yaşam isteğini anlattığını söyledi.

Türkiye ve Yunanistan’ın yanı sıra AB ile de ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan Türk ve Yunan Defne Dernekleri’nin barış yolculuğunda gerçekleştirdiği festivalde ana sponsorluğu Multi Türk Moll üstlenmişti. Kavala Valisi Kalliontzis, mübadelede Kapadokya’dan Kavala’ya pek çok kişinin geldiğini, kendisinin köklerinin de Kapadokya’ya uzandığını ve devlet yönetimleri ne yaparsa yapsın iki ülke halkının ve yerel yönetimlerinin karşılıklı hoşörü, sevgi ve işbirliğinin süreceğini söylüyordu.

Kavala’nın ardından İstanbul’a dönen festival heyeti Haydarpaşa Garı’ndan ’Barış Treni’yle Kapadokya’ya hareket etti. Nevşehir’in Göreme beldesindeki meydanda düzenlenen panelle başladı Türkiye’deki etkinlik. Prof. Kostas Sofoulis’in moderatörlüğünde yapılan panelde Yalım Eralp, Prof. Katerine Papatheou, Ioannis Gregoriadis ve Enis Rıza kavuşmak üzerine konuştular. Panelin ardından Avanos Uranos yeraltı eğlence merkezinde bir Türk gecesi yapıldı.

Türkler, niçin patent yapmaz

EVET, Türkler patent almaz, icat yapmaz neden acaba?

Yukarıda yazdığım ’ezber’ bir sakız olarak çok kullanılır.

Marka, sanayi ve mülkiyet hakları (IP) bizde çok yüksek vergilendirilmekte. Yüzde 33!

Bu oran İskandinav ülkelerinde %11, Fransa’da ise 0 (sıfır) Yani patent sayısı düşüklüğü Türklerin akılsızlığı değil yöneticilerin akılsızlığı! Faydalı modeller ve incelemeli patent için teşvik bile yok. KOBİ teşviği var ancak onun için de firma olmanız gerekiyor.

Ezcümle: Her patent alan firma kurmak zorunda. Gerçek kişilere patent verilmiyor. Faydalı modeller teşvik edilmiyor.

Dünya ile kıyaslamadan milletine hakaret etmek yerine milletin önünü açmak politika değil midir?

Nerede bu politikacılar?
Nevval SEVÄ°NDÄ°

Yazarın Tüm Yazıları