Ulusal kalp koruma kılavuzu gerekiyor

Kalp hastalıkları bakımından riski yüksek bir ülkede yaşıyoruz. Koroner kalp hastalıklarına bağlı ölümler yüzde 43’lük bir pay ile ne yazık ki birinci sırada yer alıyor. Kalp ile ilgili ölümler, özellikle 40-60 yaş arasında, erkeklerde yoğunlaşıyor.

KORONER kalp hastalığındaki artışın başlıca sebepleri, sigara ve alkol kullanımındaki artış, hareketsiz, egzersizden uzak bir yaşam, beslenmede yapılan yalnışlıklar, kilo fazlalığı, şişmanlık, hipertansiyonluların sayısının artması ve genetik bir kusurumuz olan faydalı kolesterol HDL’nin azlığıdır.

EN KOLAY YÖNTEM

Kalp ve damar hastalıkları ile mücadelede en etkin, ucuz, kolay yöntem ‘Birincil korunma’dır. Korunma, hastalık ortaya çıkmadan, hastalığa neden olan risk faktörlerinin yok edilmesi demektir. Korunmanın nasıl yapılacağının, ne gibi alanlarda yoğunlaşıp, hangi risk gruplarına öncelik verileceğinin belirlenmesi için ‘ulusal bir strateji’nin oluşturulması zorunludur. Ortak hedeflerin ve önceliklerin belirlenerek o noktalara kilitlenmenin zamanı gelmiştir.

RİSKİ YÜKSEK ÜLKE

Eğer her iki yetişkinden biri hayata sigaraya başlıyor, 35-65 yaş grubunda yer alan 12 milyon kişi kalp hastalığı riski taşıyor ve her yıl 300 bine yakın insanımız kalp ve damar hastalıkları nedeniyle ölüyorsa... Her üç vatandaşımızdan birinde metabolik sendrom var ve 60-69 yaş grubunda bu sıklık yüzde 62’lere ulaşmışsa, faydalı kolesterol azlığı nüfusun neredeyse yarıya yakınında (yüzde 44) saptanıyorsa durum sandığınızdan da ciddi demektir.

Kalp damar hastalıkları ile mücadelede hangi risk faktörlerinin önemli olduğu biliniyor. Önemli olan bizim ülkemiz için bu risk faktörlerinden hangilerinin önemli olduğunun belirlenmesi, bir öncelikli riskler sıralamasının yapılmasıdır. Sonrası kolaydır: Belirlenen risk faktörlerini azaltarak bir ‘Ulusal Kalp Korunma Kılavuzu’ oluşturmak, veremle, çiçekle, sıtmayla savaşta olduğu yeni bir sağlık savaşı başlatmak.

Örsan Öymenler, Ömer Tarkanlar, Kemal Sunallar, Barış Mançolar, Ahmet Piriştinalar, Selçuk Polat’lar ve daha nice güzel dostlar, can arkadaşlar, akrabalar bizi bırakıp gitmesin istiyorsak, şaşırmayı ve sızlanmayı bırakıp hemen bir acil eylem planı yapmamız, ‘ Ulusal Korunma Kılavuzu’ oluşturmamız, koruyucu tıp denilen mucizeyi biraz daha ciddiye almamız gerekiyor.

UNUTMAYIN

Kalbi korurken yapılan en önemli yanlışlar

Kalbi güçlendirmeyi keten tohumu veya balığa, hipertansiyonun tedavisini bir-iki baş sarımsağa, kanserden korunmayı yeşil çaya, brokoliye, lahanaya, iç arınmayı maydanoza, enginara bırakmanın, her baş ağrısına parasetamol, mide yanmasına Omeprazol, kalp çarpıntısına propranol ile çare aramaktan farkı yoktur. Koruyucu sağlık önlemleri bir bütündür: Dengeli, yeterli ve çeşitli beslenmek, uyku kalitesini yükseltmek, egzersizi önemsemek, stresi yenmek, koruyucu aşıları ertelememek, huzuru ve keyfi geliştirmek ve daha pek çok şeyi birlikte ama severek, keyifle dengeyi esas alarak sürdürmektir.

Kalbi korumak için kolaycılığa kaçmayn

‘Koruyucu tıbbı’ yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde tanı koyucu ve tedavi edici tıptan ayırdılar. Bu, biz doktorlardan çok teşhis araçlarını üreten sanayinin ve tedavi edici molekülleri keşfeden ilaç endüstrisinin tercihi idi. Koruyucu tıbbın önemi görmezden gelindi. Tıp uzun süre ‘teşhis koy-tedavi et’ hedefine kilitlendi. 2000’li yılların son çeyreğine girerken, işin yanlışlığı geç de olsa fark edildi. Doğal yaşamın etkin desteğini ve ruhun muhteşem estetiğini ıskalayan bir tıbbın sağlık sorunlarını çözmede aciz kaldığı görüldü. Koruyucu tıp küllerinden yeniden doğdu ve modern tıp, 21. yüzyıla muhteşem bir başlangıç yaptı.

Koruyucu, tanı koyucu ve tedavi edici tıp bir bütündür. Sadece bedensel değil, ruhsal ve sosyal tam bir iyilik hali olan ‘mükemmel sağlığa’ ulaşmanız için bu bütünü asla parçalamamanız gerekir.

Kısacası koruyucu tıp size mükemmel bir sağlıklı ve kaliteli bir hayat için gerekli olan bedensel ve ruhsal donanımı sağlar. Bunu yaparken de genetik mirasınıza, sosyal yapılanmanıza, ağız tadınıza, kültürünüze, ekonominize en uygun çözümleri arar.

Sağlığı koruyup güçlendirmede yiyip içtiklerimizin önemi büyüktür ama koruyucu tıp sadece yediklerinizle ilgilenmez. Sizin fındık mı, ceviz mi yediğinizi, bunların ne kadarı ile yetindiğinizi önemser ama yetinmez. Cinsel yaşamın beden ve ruh işbirliğinize desteğini, ‘haftada kaç kez ya da kaç saat’ seks yaptığınızdan daha çok önemser. Sadece bedensel değil ruhsal yönden de yeterli, dengeli ve çeşitli beslenmeyi de tavsiye eder. Bedensel egzersizleri önerirken duygusal egzersizleri ihmal etmemenizi de ister. Kalbinizi koruyan sağlık yaklaşımlarının kolaycı yanlarına takılıp kalmayın!

Kalp hastalığına yol açan nedenler

Fazla kilo ve şişmanlık,

Sigara ve alkol kullanımı,

Kötü beslenme: Kolesterol, doymuş yağ, trans yağ asidinden zengin, fazla kalorili beslenme alışkanlığı,

Hareketsiz yaşam,

Stresi, endişesi, öfkesi, korkusu fazla bir hayat tarzı,

Genetik mirasın kötülüğü: Ailede erken yaşlarda yoğunlaşan kalp ölümleri,

Şeker hastalığı,

LDL (zararlı) kolesterol ve trigliserit yüksekliği, HDL (faydalı) kolesterol azlığı,

Metebolik sendrom mevcudiyeti: Tablodaki risk faktörlerinden üçünün birden bulunması.
Yazarın Tüm Yazıları